Çisem Taşkın: O komiserini çağır, hemen beni buradan çıkarsın benim bir suçum yok.
bağırıyordum sesimin çıktığı kadar bağırıyordum. Ayak sesleri gelmeye başladığı an hemen o tarafa doğru ilerleyip demir parmakları, ellerimle kavradım. Karşımda ki p...
Komiser tarafından karakola götürülmemin üzerinden bir hafta geçmişti. Alt sokağımda oturduğunu söylediği halde çınar komiser ile karşılaşmamıştık. Sürekli aklıma geliyordu ve tekrar tekrar sinirleniyordum. Düşüncelerimle birlikte oturduğum yerden kalkıp öğle saatlerinde olan dersim için hazırlanmaya başlamıştım
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
. Üzerime düz beyaz bir sweatshirt ve siyah şort etek giymiştim. Tabi havanın soğukluğunu göz ardı etmemiştim ve kalın çoraplarımdan bir tanesini de giymiştim. Saçlarıma hafif dalgalar vermiştim.
(Eğer kombini beğenmezsmediyseniz kendiniz farklı bir kombin düşünebilirsiniz.)
Son olarak kabanımı üzerime geçirip, atkımı boynuma sardıktan sonra evden çıktım. Kış mevsiminden hiç haz etmiyordum. Aralık ayına girdiğimizden dolayı havalar soğuk oluyor, Bazen ise öğlene doğru ısınıyordu. Sabah kalın giyinince öğlenleri sıcak olduğundan,ince giyinsem üşüyordum. Kalın giysem öğleden sonra terliyordum. Dengesiz havalardan nefret ediyordum. Aralık ayında olmamıza rağmen kar bile yağmamıştı.
Durağa geldiğimde bugün şanslı olmalıydım ki hemen ardımdan otobüs gelmişti. Akbilimi basıp boş olan yere doğru geçip oturdum. Kulaklığı takıp spotifydan en sevdiğim şarkılardan biri olan Skapova - Son Arzum' u açıp telefonumun ekranını kapattım.
İneceğim durağa yaklaştığım sırada düğmeye basıp, oturduğum yerden kalkıp hala hareket eden otobüsün içinde dikkatlice kapıların oraya doğru ilerledim. Otobüsten indikten sonra yavaş adımlarla fakülteye doğru gitmeye başlamıştım. Hafif esen rüzgar yüzüme vuruyor saçlarımı uçuşturuyordu. Kış aylarında en sevdiğim şey olabilirdi. Beş dakikalık yürüyüşün ardından Fakültenin içerisindeki çardaklara doğru gidip birine oturdum. Edayla birlikte bugün dersten sonra yemek yemeye gideceğimiz için ona mesaj attım.
Çisem: Çardakların orada bekliyorum ne zaman gelirsin?
Eda: Beş dakikaya oradayımm.
Tamam yazıp beklemeye başladım. Beş dakika olmadan eda gelmişti. Oturduğum çardaktan kalkıp birlikte içeriye girdik. Büyük ihtimal birkaç dakika sonra Doçent gelirdi. Neyseki bazı hocalar gibi erken gelmiyordu. Amfi'nin içerisine girdiğimizde orta kısımlarda boş olan yere doğru gidip oturduk. Not defterimi çıkarıp Doçentin gelmesini beklemeye başladım. Doçent geldiğinde önemli gördüğüm yerleri not alıp geri kalan zaman da ise sadece dinlemiştim. 80 Dakikalık ders sonunda edayla birlikte amfiden çıkıp fakültenin yakınlarında olan cafeye girmekten vazgeçip biraz daha merkezde kalan Güneş Cafe'ye gitmek için 10 dakikalık bir mesafe vardı.
Kafeye geldiğimizde alt kat biraz kalabalık olduğu için üst kata çıkıp köşede sakin ve boş olan bir masaya oturduk. Siparişlerimizi verdikten sonra asıl konumuz olan eda hoşlandığı kişiyi anlatmaya başlamıştı.