Sedyenin önüne gelmesine çok az kala bazı polisler onu durdurdu. Osamu ellerinden kurtulmak için ne kadar çabalasa da polisler onu bırakmıyordu.
"YAKINIYIM. BIRAKIN BENİ!"
Polisler ne kadar çabalasa da sakinleşmesi için sedyeden uzaklaştırdıkları çocuk sakinleşmiyordu. Suna'yı görmek istiyordu ve ona ne olduğunu merak ediyordu.
Neden bu hâle gelmişti? Daha doğrusu ne hâle gelmişti onu bile tam olarak görememişti. Tek gördüğü sedyedeki Suna'ydı.
Polisler ve Osamu arasındaki sürtüşme sonrası Osamu'yu ambulansa almışlardı. Atsumu ise oradaki insanlardan olayı dinliyor ve duydukları karşısında kanı donuyordu.
"Ne? Babası mı-"
Söylenenleri daha fazla algılayamadığı için kaldırım kenarına oturup kafasını elleri ile destekleyerek duruyordu.
Aklını yitirmiş gibi hissediyordu.
~
Hastaneye varmışlar ve Suna'yı ameliyata almışlardı. Osamu ise koridordaki oturma yerlerinden birisine oturmuş, soğuk koridorda soğuk gözlerle karşıdaki duvarı izliyordu.
Gerçeklik algısını yitirmiş gibi hissediyordu. Çünkü Atsumu ile konuşmuş, konumu atmış, Atsumu ve takımdaki diğer kişiler hastaneye dolmuş ama bunların hiçbirisinin ne zaman olduğunu hatırlamıyordu.
Ne kadar orada boş gözler ile otursa da beyninin içindeki sesler susmuyordu. Hepsi bir ağızdan bir şeyler söylüyor ve Osamu bu sesler karşısında aklını yitirmemek için insanüstü bir çaba harcıyordu.
"...Samu"
"Osa..."
"Hey!"
Aniden bileğinin tutulması ve yüksek ses ile boş gözlerle izlediği duvardan gözlerini çevirdi. İlk önce bileğine, sonra bileğini tutan kişiye baktı. Takım kaptanları Kita-san'dı bu kişi.
Konuşmadan sadece ona bakıyordu. Konuşacak hâli bile yoktu, beyni şu an tamamen boştu.
Kita-san Osamu'nun onu fark ettiğini anlayınca onun bileğini tutmayı bıraktı önünde diz çökmüş bir şekilde durdu. Kendisi de kafasında bir sürü şey ile savaşıyordu ve hastane koridorunda bir ileri bir geri gitmekten yorulmuştu.
"Kafana vuruyordun da..."
Kısık sesle konuşuyordu. Ama Osamu'nun onu duyduğundan emindi.
"Biliyorum, kötü hissediyorsun. Hepimiz öyleyiz. Ama kendi canını acıtman bir işe yaramayacak. Sakin kalıp beklemek hepimiz için daha iyi."
Osamu gözlerini kırpıştırıp takım kaptanını dinliyordu.
"Kafama mı... vuruyordum..?"
"Farkında değildim."
Kita-san yorgun ve sönük gözleri ile tebessüm etti.
"Fark ettim. Seslenmeme rağmen devam ediyordun."
Derin bir nefes aldı ve konuşmasına devam etti.
"Normalde yakın değildiniz, ne ara yakın oldunuz bilmiyorum. Ama belli ki ona fazla değer veriyorsun. Şunu unutma Osamu, kendini yıpratman bir işe yaramayacak. Bu yüzden sakinleşmen gerekiyor."
"Atsumu burada, takımdaki herkes gibi. İstersen onunla konuşabilirsin. Veya çay içmek, dışarı çıkmak iyi gelebilir."
Osamu'nun omzunu sıvazladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blanc en noir | SunaOsa
ActionArkadaş kelimesi "arka taş" lafından gelir. Savaş sırasında sırtını yaslamak amaçlı kullanılan bu taşlar bir süre sonra "arkadaş" kelimesinin adı olacak şekilde türemiştir. Şu an arkadaş oldukları söylenemezdi ama bulundukları savaşta birbirlerine y...