1.8

66 13 44
                                    

Osamu, günün ışıkları yüzüne vururken söylenerek yatağından çıktı. Kaç gibi uyuduğunu hatırlamıyordu. Bir süre sonra içi geçmiş olmalıydı.

Odadaki aynanın önüne geçtiğinde yüzünü inceledi. Gözlerindeki parıltı yoktu artık. Göz altları fazlasıyla belirgindi. Dün gece ağladığı için gözleri de şişmişti. Birkaç yıl öncesinde oluşan yaraların çoğu geçmişti. Çok az belli olan vardı o kadar. Eski günlere nazaran başı ağrımıyordu artık.

Ama Suna'yı canlı görmek için baş ağrısı ve yaralara katlanabilirdi. Bu yüzden yaraların ya da başının ağrısının geçmesine hiçbir zaman sevinmedi.

Yaralar bedende değil, ruhtaydı artık.

Gece boyunca karısı yanına gelmemişti, yatakta yoktu. Karısına bakmak için odadan çıktı.

"Sevgilim?"

Odalara göz atarken biraz kısık bir tonda karısına sesleniyordu. Salona geldiğinde karısını koltukta uyurken bulmuştu.

Balkon kapısının açık olması ve televizyonun kapatılmaması ile karısının da koltukta sızdığı anlaşılabiliyordu.

"Neden yanıma gelmedi ki?"

Karısının önüne geçip eğildi. Bir süre uyuyan karısını izledi.

Bu kadın onu fazlasıyla seviyordu, onun her şeyine yardımcı olmaya çalışıyordu. Osamu için de aynı durum geçerliydi ama Osamu bunu sevgiden değil saygıdan yapıyordu.

Annesi bunalımı atlatması için birisi ile evlenmenin, birisi ile yuva kurmanın ona iyi geleceğini söylüyordu. Osamu ne kadar evliliğin getireceği sorumlulukları kaldıramayacağını söylese de annesi ısrarla Osamu'ya eş adayı gösteriyordu.

Annesinin baskısından kurtulmak için evlendiği bu kadının git gide Suna'ya benzediğini fark etmek onun için işleri daha zor kılıyordu.

Yine de karısı ile belli bir süre geçmişti. Bu kısa sürede her türlü duyguyu barındıran anılar biriktirmişlerdi. Ona saygı duyuyordu ve evliliği bu yüzden devam ettiriyordu.

Kendisine iyi bir eş diyemezdi. Ama kendisini bu konuda hiçbir zaman suçlu görmedi. Hayat ona karşı iyi miydi ki o hayata karşı iyi olacaktı?

Kötü birisi, kötü olduğunun farkında ise kötülüğünden övünme payı vardı.

Olduğu yerden doğrulup balkon kapısına doğru ilerledi. Yaz ayı olmasına rağmen içerisi az da olsa soğuktu. Kapıyı kapatıp sessiz adımlarla tuvalete doğru ilerledi.

Tuvalet kapısını kapattı ve lavabonun karşısına geçip derin bir nefes aldı. Bugün daha bitkin hissediyordu. Musluğu soğuk su için ayarlarken esnedi. Ardından musluğu açıp yüzünü yıkadı. Suyun soğukluğu ile ürperse de yüzünü çekmedi.

O zamanlar fazlasıyla acı çekiyordu, ama şu an ikizinin ona kahvaltı yapmak için seslenmesini isterdi.

Musluğu kapatıp yüzünü ve ellerini kuruladı. Tuvaletten çıktığı gibi doğruca odasına gitti. Kıyafetlerinden siyah olanları seçip giydi.

Siyah tişört, siyah pantalon ve siyah şapka. Ayakkabı olarak da siyah giyinecekti.

Anahtarını ve telefonunu alıp kapıya yöneldi. Kapıyı sessizce açıp sessizce kapattı. Boş gözlerini yere dikerek merdivenleri indi, apartmandan çıktı.

blanc en noir | SunaOsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin