Osamu eve ne kadar hızlı geldiğini hatırlamıyordu bile. Aklında Suna'nın yazdığı not dışında başka bir şey yoktu.
Bisikleti bağlayıp notu aldı ve apartman kapısını da hızlıca açtı. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarken fark etti ki bir komşu evinin kapısını açmış, evden çıkmaya hazırlanıyordu.
Yaşlı adamın Osamu'yu görmesi ile yüzüne yansıyan şaşkınlığı barizdi.
"Merhaba Osamu, seni hiç görmüyo- Hey??"
Osamu adamın dediklerini umursamadan merdivenleri çıkmaya devam etti.
Kendi evinin olduğu kata geldiğinde derin soluklu bir nefes aldı. Elindeki zarfı sımsıkı tutarken kapının zilini çaldı ve bekledi. Bu bekleme sürecinde nefesini düzenlemeye çalışıyordu ama zarfın da etkisi olacaktı ki bunu yapamıyordu.
1 dakika,
3 dakika,
5 dakika derken,
Kapı bir türlü açılmadı.
"Dışarıdadır." diye düşündü Osamu. Diğer elini cebine atıp anahtarını yokladı. Anahtarı bulunca anahtarı kapı deliğine soktu ve kapıyı açtı.
Ayakkabısını çıkarıp içeri girdi. Kapıyı ardından kapattı. Şapkasını Suna'nın mezarında bırakmıştı, bu yüzden eli ile saçını düzeltti.
"Sevgilim?"
Belki karısı kapıyı duymamıştır diye düşünerek içeriye seslendi ama karşılık alamadı.
Salona geçti. Karısı dışarıya çıkacağı zaman Osamu'ya not bırakır, dışarıda olacağından ve onu çok sevdiğinden haber ederdi. Not yazardı çünkü Osamu telefonunu eskiye nazaran artık çok az kullanırdı.
Salondaki masanın üzerindeki kağıt dikkatini çekti. "Evet, dışarıdaymış." diye içinden geçirdi ve koltuğa oturdu. Heyecandan elleri titriyordu. Zarfı açtı.
______________
"Sevgili Onigiri-san'a...
Görüşürüz Osamu. Biliyorum, normal bir başlangıç değil ama başlangıcı normal olmayan bir hikayede sonun ne kadar normal olması beklenir, değil mi?
Ben gidiyorum; nereye bilmiyorum, ancak tek bildiğim bundan sonra devam edecek bir hayata sahip olacak olman. Hayatımda ne kadar süredir varsın onu da bilmiyorum ama bu bilmediğim süre hayatımın en güzel zamanlarıydı. Bunun için teşekkür borçluyum.
İleride o hayalin olan onigiri dükkanını açacak olursan seni gururla izleyeceğim. İlk müşterin olacağıma dair söz vermiştim. Özür dilerim. Sanırım söz tutmakta iyi değilim.
Sen hayatıma girmeden önce ve hayatımızın bir döngüde olduğunu anlayınca kendime de sözler vermiştim. "Bu oyunu aşacaksın Suna." gibi sözler. Kendime bile yalancıyken sana dürüst olmak için şu güne kadar yaşadım. Daha sonrası olmuyor maalesef. Olamayacak. Bunun için de özür dilerim, umarım beni affedebilirsin.
Babanın ölümünü öğrendin mi veya biliyor muydun bir fikrim yok. Ama ben biliyorum. Ve eğer baban aşkı için öldüyse, ben de ölebilirim Osamu. Aşk için ölünebilmeli. Aşk o zaman aşk olur. Sen benim aşkımsın.
Olur da ölümümden kendini suçlarsan diye söylüyorum. Bunu ben kendim istedim. Babama da kızgın değilim. Sana da değilim. Atsumu benimle çok uğraşırdı, ona da kızgın değilim. Bu mektubu okurken ağlama, çünkü ben senin daha yaşayacağını bildiğim için çok mutluyum.
Kaderimiz ne kadar da tuhaf değil mi? Babam ve baban bir zamanlar çok aşıkmış birbirlerine. Kader bir araya getirmemiş onları. Biz de bir araya gelemedik belki, yine de ben seni bekliyor olacağım. Bir arkadaşın olarak bekliyor, aşkım olarak seviyor olacağım. Söz vermeyeceğim, tutamayacağımı düşünmeni istemiyorum. Yine de, beni tanırsın. Kalbinde hisset.
Güzel bir hayat yaşa. Gül, eğlen, aşık ol... Keşkeler olmasın hayatında. Ve eğer kalbinde ben varsam, unut beni de. Yük olmayayım kalbinde. Belki sen yük olarak hissetmezsin ama babamın kalbindeki aşk getirdi bizi buraya. Ama ona da kızgın olma, olur mu? Kim onun yerinde olsa bunu yapardı, tıpkı ben gibi.
Seni seviyorum. Son sözümü ve nefesimi babama karşı "Seni seviyorum" diyerek kullansam da aklımda ve kalbimde senin adını geçirdim. Hissettin mi?
Bir gün görüşmek üzere Osamu. Hoşça kal, hoşça yaşa."
-Suna."
______________
Gözyaşları kağıdı ıslatmaya başlayınca titrek elleri ile gözlerini sildi. Nefesleri derinleşti, kalbi sıkışıyordu. Kağıdı önündeki masaya bırakırken gözyaşları durmadan akıyordu. Yine de kendini tutmaya çalışıyordu.
Gözleri masadaki diğer kağıda takıldı. O kağıda uzandı ve karısının el yazısı ile yazılmış olan kağıdı aldı.
______________
"Osamu. Uzun tutmak istemiyorum seni, çünkü artık hayatında olmayacağım. Sen kendini sevmezken ben seni sevdim ve gördüm ki kendime ne sevgim ne saygım kalmış. Şu zamana kadar o çocuk için ağladığında bile bana bunu yansıtmasan da ben anlardım ve yanında ben vardım. Ama artık ben yokum Osamu. Artık "Sevgilim?" diye eve seslendiğinde kalbin sızlamasın."
______________
Osamu elindeki kağıdı bıraktı. Yere süzülen kağıtla beraber gözlerinden yaşlar da süzülmeye başlamıştı. Kafasını elleri arasına aldı ve hıçkırarak ağladı.
Notun kalan yarısı şöyle sesleniyordu Osamu'ya;
______________
"Ve şu an ağlayarak kendini yıpratma Osamu. Eminim ki benim notumdan sonra döktüğün her gözyaşında o çocuğun yarası var."
______________
-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blanc en noir | SunaOsa
ActionArkadaş kelimesi "arka taş" lafından gelir. Savaş sırasında sırtını yaslamak amaçlı kullanılan bu taşlar bir süre sonra "arkadaş" kelimesinin adı olacak şekilde türemiştir. Şu an arkadaş oldukları söylenemezdi ama bulundukları savaşta birbirlerine y...