Park KrallığıSabah olmuştu,yeni uyanmıştım.Güneş odamın içini aydınlatmıştı.Kuş sesleri ortama harika bir hava katıyordu.Birden odama ani bir şekilde uşaklarıyla annem girdi.
"Prens Seonghwa bakıyorum da uyanmaya hiç niyetin yok."
Annem çok dakikti ve bizimde öyle olmamızı istiyordu.Şaşkınlıkla cevap verdim.
"K-kraliçem bende tam kalkıyordum."dedim ve uzandığım yerden kalktım o sırada annem odayı süzüp bir şey demeden çıkıp gitti.
Uşaklardan birini yanıma göndermişti.
Ben duş alıp çıktım,uşağa ise bütün eşyalarımı hazırladıktan sonra çıkmasını söylemiştim.Hazırlandıktan sonra odamdan dışarı çıktım.Kapının önündeki uşağımla birlikte aşağıya kahvaltı salonuna indim.Annem çok katı ve disiplinli bir kadındı ama babam tam tersi çok sevecen ve rahattı.Kardeşlerim ve ben onların bu zıt ama bir o kadar garip huylarına bayılıyorduk.
Ama hepimizin sevmediği tek şey annemin Wooyoung'u sevmemesiydi.Bunun nedeni ise Wooyoung'un üvey olmasıydı ama Wooyoung babamın başka bir eşinden değildi.
Wooyoung halamın tek çocuğuydu ve babamın tek yeğeniydi.Babamın tek bir kardeşi vardı o yüzdende Wooyoung'u hep kendi çocuğu gibi sevmiştir.Halamın kocası bir gün bir görüşme için başka bir krallığa gitti ve ondan bir daha haber alınamadı.Herkes onu aradı. Dağ,taş,dere,tepe her yeri aradılar ama bulunamadı.Aradan 2 yıl geçti ve bir çiftçi onun cansız bedenini buldu.Babası öldüğü zaman Wooyoung 15 yaşındaydı ve halam mahvolmuştu.Hiç bir şey yemiyor sadece ağlıyordu,herkes onun için endişeleniyordu.Kocasının hasretine artık dayanamayan halam kendini astı.Bütün krallık çok üzülmüş ve uzun bir süre yas tutmuştu. Wooyoung'da artık hem annesiz hem de babasız kalmıştı.Babamda hemen onu çocuğu kabul etmişti ve bunu bütün krallığa bir törenle açıklamıştı.Artık Wooyoung'da bizim kardeşimizdi.
Ama annem onu asla benimsemiyor ve bir yabancı gibi davranıyordu. Wooyoung buna üzülüyordu ama belli etmemeye çalışıyordu ve bizde hep ona destek çıkıyor, yanında oluyorduk.
"Sonunda,nerede kaldın Seonghwa hyung?Kaç saattir seni bekliyoruz."
"Evet,ağaç olduk burada."
"Üzgünüm,duş almam uzun sürdü"
Woooyoung ve Yeosang'ın sitemine küçük bir tebessüm ile karşılık verdim.Daha sonra annemin komutuyla kahvaltıya başladık.Kahvaltıda tek konumuz krallık ve benim ileride nasıl bir kral olacağımdı.
Hepimiz kahvaltımızı yaptık ve ben çalışma odama gittim.Ardımdan Yeosang içeri geldi ve ne yaptığıma baktı.Biraz kağıtlarımı karıştırdı sonrada anlamsız ve şaşkın bakışlar atarak çıktı.Onun bu haline güldüm ve işime döndüm.
Bu gün yapmam gereken çok şey vardı ve hepsini bitirmeliydim.1-2 saat boyunca aralıksız önümdeki kağıtlara odaklandım ve hepsini okudum sonra kapının çalmasıyla irkildim ve "İçeri gel"dedim.Uşaklardan birisi bana bir mektup getirmişti ve bunun Jeong kralından olduğunu söylemişti.
Hemen mektubu alıp çıkmasını söyledim.Selam verip odadan çıktı ve kapıyı kapattı.Jeong krallığından gelen bir mektup olduğu için heyecanlıydım çünkü Kral Yunho benim en yakın arkadaşımdı.Hemen mektubu açtım ve okumaya başladım.
"Sevgili Hwa
Ben Yunho ve bu mektubu sana iyi bir halde yazamıyorum.Malesef kötü bir hastalığa yakalandım ve sana bunu haber etmek istedim.Çünkü sonra söylemeyince kızıyorsun.Kral olduğum için yapmam gereken bir sürü iş var ve bana yardım edebilecek tek kişi sensin.
Ayrıca Jongho'ya söylemedim çünkü hasta olduğumu bilse peşimden ayrılmaz ve kendiside hasta olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◇~Kingship~◇
RomanceGece ansızın anne ve babası öldürülen Veliaht Prens Seonghwa, cinayet yerinde bulunan mektupta yazan yere tek başına gider ve kaçırılır. Kardeşleri ve en yakın arkadaşı Kral Jeong Yunho ise onu bulmak için ellerinden gelenleri yapmaya başlarlar. Ama...