Bazı anlar vardır, diğerlerinden farklı.
Her saniye eskitir bulunduğumuz zamanı.
Günler gelip geçer, kalır geçmişin "ah"ı.
Söndüremez o yağmur, içimizdeki yangını.
~~~
Bir yol ayrımının önündeydim ve nereye gideceğimi bilmiyordum ama savrulacağım yönü belirleyecek olan da bendim. Bunu bilmek ise üzerimde inanılmaz bir baskı yaratıyordu çünkü biliyordum. Girdiğim yolun sonu her şeyi değiştirebilirdi. Belki bir bataklığa saplanırdım, belki de bir köşke ulaşırdım. İyi veya kötü, bundan kaçamazdım.
Gideceğimiz yolu ve sonunu oluşturacak bazı dönüm noktaları olurdu hayatımızda. O dönüm noktalarından birisi ise saatler sonra gireceğim sınavdı. Evet, beni bir yola sürükleyecek şey; kesinlikle bir sınavdan ibaretti.
İlk oturumunu dün olmama rağmen heyecanım geçmiyordu çünkü asıl önemli bölümünü sağlayacak oturum az sonra gerçekleşecekti. Düşünmekten doğru düzgün uyuyamamıştım bile, yine de o sınava girmek zorundaydım.
Girebileceğim tek bir yol ama ulaşabileceğim çok fazla sonuç vardı. Bunu içimden sürekli olarak tekrar etmeden duramıyordum çünkü geleceğim sadece beş şık arasındaydı ve o şıklar arasında yaptığım seçimler her şeyi değiştirebilirdi.
Geleceğini bildiğimiz dönüm noktaları farklı bir etki yaratırdı üzerimizde. Sınava gireceğimi uzun zamandır biliyordum ve bu üzerimde öyle bir etki yaratmıştı ki, stresinden dolayı vücudumda istemediğim izleri taşır olmuştum. Önce yüzümde başlamıştı, ardından vücuduma yayılmıştı sivilceler. Ara sıra kızarıyordum veya kaşınıyordum.
Açıkçası doğru düzgün falan değil, bütün gece boyunca uyuyamamıştım ben. Saati kontrol edip durmuştum istemsizce. Yaptığım iki tane şeyden biri bu olmuştu. Diğeri de duvarları izlemekti.
Pek renkli bir insan sayılmazdım ama çocukken, buraya annemle ilk taşındığımızda morun koyu ve hoş bir rengine boyamış olduğumuz odamın duvarını bir daha değiştirmemiştik. Böylece rengi mor olarak kalmıştı ama hiçbir zaman bunu gördüğümü söyleyemezdim çünkü duvarlara bakarak düşüncelere dalıyor, beni nelerin beklediğini ve olabilecekler hakkındaki ihtimalleri ele alıyordum.
Gözlerim tekrardan saate kaydığında sınav anının beklediğimden daha da yakınlaştığını gördüm. Sadece birkaç dakika için düşüncelere dalmış ve kafamı saatten uzaklaştırmıştım ama farkında bile olmadan saatler geçmiş, geç kalmaktan korktuğum için uykusuz kalan bedenime bir isyan başlatarak bunu yapmamın ne kadar boşuna olduğunu göstermişti.
Sanki gözlerim açıkken bile kafam burada değildi, adeta uyuyordum ve böyle giderse sınava yetişemeyecektim. Zaman sanki hiç akmıyormuş gibi gelse de çok hızlıydı ve yetişmekte zorlanıyordum.
Daha fazla vakit kaybetmek istemeyerek ben de akan saniyeler gibi hareketlendim. Zaten birkaç saat önce yatağın üzerinde doğrularak kafamı yatağın sırtına yaslamıştım. Şimdi de ayaklanarak yatağımın çaprazındaki dolabımdan, dünden hazırlayıp astığım kıyafetleri ortaya çıkardım ve hızlı bir şekilde giyindim.
Ardından görmesem bile dağınık durduğunu bildiğim saçımı taramak adına toplamaya üşendiğimden darmaduman olmuş olan odamı taradım ve mor tarağımın, çalışırken her yere saçılan çok fazla kitabın arasında olduğunu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEĞİN GÖLGESİNDE
RandomNefes alıyorduk ve veriyorduk. Bu süreç devam ettikçe hepimiz yaşıyorduk. Yaşadıkça çoğalan anılarımız, her birimize farklı seçenekler sunuyordu ama hiçbirinin sonunu öngöremiyorduk. Her bir seçenek, bize birer nokta oluyordu. Birer dönüm noktası. B...