Wangji, keşke bunları önce sorup öyle çıksaydım yola diyerek söyleniyordu. Bir kere cesaretini toplamıştı, bir daha zor olurdu.
Wei cephesinde de, aynı dedektifin dediği olaylar zinciri vardı. Rendi ve Shun, Lian ve Hua doğumdan üç ay sonra evlenmişlerdi. Şu an çiçeği burnunda yeni evliler kervanına katılmışlardı. Chang doğumdan iki ay sonra Çin'e gidip Meng Jie ile dönmüştü. Yalnız olan bir Wei kalmıştı. Wei ve kızı..
Chang ve Meng Jie'de iki hafta sonra evleniyordu. Wei arkadaşlarına gün içinde yaşadığı garip olaydan söz etti. Lian'ın aklına takıldı.
"Acaba biz onun için mi bulamıyoruz Çin'de bu adamı? Buraya gelmiş olabilir mi gerçekten?"
Wei epey heyecanlanmıştı. Ufukta bir ışık belirmişti sanki. Telaşla söylendi.
"Kameralar, çabuk bulalım bu arabayı."
Rendi, hemen babasının yakın arkadaşı olan komiserden yardım istedi. Hepsi toplanıp kayıt merkezine koştu. O gün ve saatte bir araba vardı. Tıpkı Wei'nin söz ettiği gibiydi. Kırmızı lüks bir araç anında dikkat çekiyordu. Başka açılardan bakıldığında, araç Wei'nin evinin yakınında durmuş onlara bakıyor gibiydi.
Sonra da büyük bir hızla geçip gidiyordu.
"Bu kesinlikle o, çok net görünmüyor olsa da bu o!"
Merkezdekiler de şaşırınca anladı Wei bağırdığını.
"Wei sakin ol."
Kamera ne kadar yaklaştırılsa da, yüzü tam görülmüyordu başındaki şapkadan dolayı.
"Plaka.Plakayı alalım oradan ulaşabiliriz."
"Ahh haklısın Lian."
Ne var ki plaka, bir araç kiralama şirketine aitti. Kiralayan kişi arabayı galeriden almış gün içinde tekrar teslim edip gitmişti.
"Bir isim, adres veya telefon numarası?" diye sordu Wei.
Çalışan kız üzgün olduğunu belirterek bu bilgileri veremeyeceğini söyledi.
"Özür dilerim efendim, müşteri bilgilerini size veremem."
Wei adeta yalvarıyordu.
"Bakın bu çok önemli, bu kişi bir kızı olduğunu bilmiyor ve kızı onu bekliyor, baba kızın kavuşması sizin elinizde. Sadece ismini vermeniz bile yeterli olur."
Genç kız Wei'nin neredeyse ağlamak üzere olan dolan gözlerine bakıp iç geçirdi. En sonunda kız da dayanamamış ismi ve yazılan adresi onlara vermişti.
O isim öğrenilmişti nihayet *Lan Zhan.*
Bu isim Wei'nin dudaklarını hem alev alev yakıyor, hem de mutlulukla gülümsetiyordu. Güneşi, nihayet tekrar ona doğacak, evlerini güzel ışığıyla aydınlatacaktı. Wei çok mutluydu ve arkadaşları da bu mutluluğa ortaktı.
"Lan Zhan, Lan Zhan."
Wei sürekli bu isimi tekrarlıyordu. Aşkı buraya gelmişti, O'na gelmişti, Çin'den kalkıp Amerika'ya gelmişti işte. Bu düşünce Wei'yi öyle mutlu ediyordu ki, kalbi durup durup çalışıyor gibiydi. Bir yandan da oğluna kavuşacağı düşüncesiyle yerinde duramıyordu.
Bu kez Rendi'nin evine gitti kader ortakları. Kızı her ne kadar küçük olsa da, çok hisliydi, ulu orta rahat konuşamazlardı.Şimdilik kızını huzursuz etmek istemiyordu. Çok küçüktü evet ama babasının her halini anlar gibiydi. Wei ne zaman dışarıdan eve gelse Juan Yu babasının kollarında oluyordu. Babasına mutluluk verdiğinin farkındaydı sanki.
Wei arkadaşlarına dönüp konuştu, hatta sorguluyordu.
"Sizce Lan Zhan niye evimin önüne kadar gelip, görünmeden çekip gitmiştir, bir fikri olan var mı?"
Bu kez Rendi patladı, kafasına hafifçe vurdu.
"Düşün bakalım Wei neden olabilir sence."
Gözlerini Wei'ye dikmişti.
Wei düşünmeyi unutmuş, onu bulmuş olmanın sarhoşluğundan aptala dönmüştü.
Rendi sorusunu yine kendi sorusuyla yanıtladı.
"Düşün Wei, sen taa Çin'den Amerika'ya geliyorsun, hatta evine kadar gidiyorsun. O da ne??? Çocuğunun babasının yanında kucağında bebek olan bir kadın var. Ne yapardın!? Üstelik o senden farklı. Sen anlatana kadar hiç bir şeyi hatırlamayacak. Bebeğin kendi kızı olduğunu bile bilmiyor. Yanlış fikirlere kapılması doğal değil mi? Hadi rüyasında kızını gördü diyelim. Yani biliyoruz gördüğünü ama bunu nasıl yorumlayabilir sence? Sen bile bilmiyordun o zamanlar, hatırladığın için biliyorsun artık. Ama karşımızda kim var? Hİç bir şey bilmeyen, hatırlamayan, adamın birinin onu bir gecelik aşk olarak gördüğünü sandığı bir genç adam. Ne kadar üzüldü, ne kadar korktu, neler yaşadı hiç birimiz bilmiyoruz. Burada emin olduğumuz tek şey var Lan Zhan epey varlıklı biri, rahatlıkla Amerika'ya gelmiş, bir hayat kurmuş, hatta kiraladığı araç bile lüks, ayrıca sahte bir isim de kullanıyor ki onu bulamıyoruz. Bunlar bize o gencin mali durumunu bildiriyor. Sevinmemiz gereken tek olumlu gerçek bu. Anlayabildin mi şimdi? "
Bunları hiç biri düşünmedikleri için hayıflanmışlardı. Ama onu bulma telaşından kimse de akıl kalmamıştı.
Rendi işleri ele almalıydı anlaşılan.
"Şimdi artık kolları sıvayıp, onu bulmaya odaklanmalıyız."
Herkes başıyla onayladı.
Keşke her şey isim bulmayla çözülebilseydi. Bir insan bulunmak istemiyorsa yapılacak bir şey yoktu.
Bilmedikleri şey onun gerçek adıydı. Onlar aslında hiç var olmayan birini arıyorlardı. Lan Zhan adında birinin kaydı hiç bir yerde yoktu. Sanki bulunmak istemiyordu. Bu onun gerçek adı değildi yani. İyice çıkmaza giriyorlardı. Wei, aldıkları son bilgiler doğrultusunda Çin'deki araştırmalarını sonlandırmış, tüm kaynaklarını Amerika'ya yönlendirmişti. Yine de ellerinde sahte bir isimden başka bir şey yoktu.
Wei, bu neyin sınavı diye kendini sorgularken aradan bir ay geçmişti.
Bebekler 8 aylık olmuştu. Wei iyice karamsarlığa bürünüyordu. Yakında bebekleri, bir yaşına girecekti. Hem birbirlerinden hem de babalarından ayrı olacaklardı. Bu ilk yılları, İlk doğum günleri buruk geçecekti Lan Zhan'ı bulamazlarsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wizard ~ Büyücü ~ Wangxian ~ YİZHAN~
FanfictionBir rüya ile başladı herşey. Ve bir büyücü Wei'yi aşkın kucağına attı. New York'tan Çin'e aşkını bulmaya gelen Wei, aşkını bulduğu gecenin sabahı kaybetti. Şimdi ortada, ne büyücü vardı, ne de aşkı. Üstelik Wei...