Kader, bedenlerine ördüğü ağı yavaş yavaş çekiyor, yerini sonsuzluk bağlarına bırakıyordu. Oda da sadece ikisinin nefesleri duyuluyordu. Sanki iki melek derin bir uykuda gibi görünüyordu.
Gecenin yarısı, çoktan geçip gitmişti. Wei gözlerini açtı. Neredeydi, ne olmuştu? Bir anda anımsayamadı. Az evvel sokakta yürüyordu. Karşı caddede ki genç adam Lan Zhan değil miydi neden ona Wangji diye bağırmıştı? Wangji diye seslenerek koşuyordu sonra ne olmuştu? Hatırladı, bir araba ona çarpmıştı. Gerisi kocaman bir boşluk.
Yavaşça kalkmak istedi, doğrulurken onu gördü. Elini tutmuş üstünde uyuyordu Lan Zhan. Acı acı güldü Wei, uyanmamıştı demek, hala rüya görüyordu. Elini Lan Zhan'ın saçlarına uzattı. Ona rüyada da olsa dokunmak, onun güzel yüzünü sevmek istedi. Elinin dolaştığı onun saçlarıydı ve çok güzel bir rüyaydı bu.
Lan Zhan'ı yavaşça gözlerini açtı. Wei ona büyük bir sevgiyle bakıyordu.
Güldü Wangji Wei'ye
"Wei aşkım uyandın."
"Sen çok güzel bir rüyasın Lan Zhan ve ben sana sadece rüyalarımda ulaşabiliyorum. Lan Zhan'ım keşke hep rüyada seninle kalsam hiç uyanmasam."
Wangji'nin gözünden dökülen bir damla yaş Wei'nin elinin üstüne düştü.
"Wei ben gerçeğim, yanındayım."
Wei inanamaz gözlerle bakıyordu.
"Hayır bu bir rüya ve ben bu rüyayı defalarca gördüm, gözlerimi tekrar kapatıp açtığımda, kaybolacaksın."
Wei, başını sağa sola çevirip itiraz ediyordu.
Wangji ellerini yüzüne uzatıp tuttu ve kendini Wei'ye doğru yaklaştırdı. Çok yakınlardı. Wangji, gözlerinin derinliğinde kaybolmak istediği o dipsiz kuyu gibi kara gözlere dalıp gitmek istiyordu.
Yavaşça Wei'nin dudaklarını dudaklarıyla buluşturdu. Tıpkı o gece ki gibi. Wei şaşkındı önce, sonra büyük bir özlemle o dudaklara cevap verdi. Evet gerçekti, Lan Zhan yanındaydı ve onu öpüyordu, öpüşüyorlardı. İkisi de nefes nefese kalmışlar, yine birbirlerinin dudaklarında nefeslenmişlerdi.
Wangji kendini çok zor ayırdı Wei'den. Birbirlerini büyük bir sevgiyle süzüyor, gülüyordu ikisi de. Kavuşmanın heyecanı, bedenlerin özlemi ile ikisi de titriyordu. İkisi de zamanın farkında değildi.
'Özür dilerim Lan Zhan , seni çok kırdım, üzdüm, o gece için beni affet ne olur. "
Özür dilemeye devam eden Wei' yi Wangji tekrar dudaklarıyla susturdu.
"Wei, öncelikle adım Lan Wangji, Lan Zhan dışarıda kullandığım takma bir isim. Bunu sana sonra açıklarım. Şimdi biraz daha dinlenmelisin, sonra konuşacağımız çok şey var."
Wei itiraz ediyordu, şimdi konuşmaları gerekiyordu,her şeyin açıklama zamanıydı şu an.
" Lütfen Lan Zh... ah özür, Wangji otur, sana bugüne kadar olanları anlatmam gerekiyor. "
Wei büyücü kadın ve iksirden başladı, tek tek bugüne kadar olanları anlattı. Wangji dinledikçe yüzü soluyor, inanamıyordu dinlediklerine.
Başı ağrıyordu ve birden acıyla bağırarak başını ellerinin arasına aldı. Anılar bir bir hafızasına yerleşirken büyücü kadının Wei'den söz edişi, kızı hepsini anımsıyordu artık.
Acı birden kesildi, Wangji ağlamaya başladı. Wei onun ellerini tutuyordu.
*Ağlama aşkım* diyerek teselli etmeye çabalıyordu. İlk şoku atlatan Wangji konuşmaya başlamıştı.
"Şimdi Juan Yu bizim kızımız öyle mi? Ve ben onu çok kıskanmıştım. Benim kızım! Benim. Ve sen oğlumuzu biliyorsun, ben, ben o kadar korkuyordum ki sana oğlumuzu nasıl anlatacağımı bilemiyordum. Bana inanmazsın diye hep korktum, bu kaza olmasaydı, sana yeniden gelmeye karar vermiştim. Oğlumun *babam nerede, niye gelmiyor, niçin onu göremiyorum? * sorularına artık cevap bulamıyordum. Dün gece sen rüyamdaydın, bu kazayı gördüm çıldırmıştım. Biliyor musun oğlumuz da seni görmüş, *babam gidiyordu, bana bakmıyordu, gitme baba dediğim halde gidiyordu* diyerek yeri göğü inletiyordu. Ahh burada şunu da açıklamalıyım hamile olduğumu öğrenince Feng teyzeden yardım aldım o bir doktor, ünlü bir cerrah, aynı zamanda annemin yakın bir dostuydu, annem ölmeden önce beni ona emanet etmiş o da benimle oğlu gibi ilgilenmiş. Ondan dedektif bulmasını rica etmiştim. Senden haber alıyordum hep, hatta düne kadar takip ettirdim seni. O rüyayı görünce dedektifi aradım, bana olanları söyledi ve hangi hastanede olduğunu bildirdi."
"Neler yaşamışsın Wangji'm, bundan sonra yalnız değilsin sen, ben ve çocuklarımızla çok mutlu olacağız inan bana. "
Wangji devam etti. Sorguluyordu işte.
"Biz neden bu acıyı çektik?"
"Ben de bilmiyorum ama sende artık hatırlıyorsun, büyücü bize bunun sınav olduğunu söylemişti. Neyin sınavı, hiç bir zaman anlayamıyordum. Bildiğim tek şey, bunu başaramazsak birbirimize kavuşamayacaktık. Büyücünün sözleri bunlardı. Anladığım kadarı ile sınavı geçene kadar, tekrar tekrar reankarne olacaktık. Şimdi sen de hatırladığına ve kavuştuğumuza göre sınavı geçtik sanıyorum."
Oda birden aydınlandı. Işık o kadar parlaktı ki, ikisi de gözlerini kapatmak zorunda kaldı. Parlaklık kaybolduğunda Wei ve Wangji aynı anda bağırdı.
" Büyücü..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wizard ~ Büyücü ~ Wangxian ~ YİZHAN~
FanfictionBir rüya ile başladı herşey. Ve bir büyücü Wei'yi aşkın kucağına attı. New York'tan Çin'e aşkını bulmaya gelen Wei, aşkını bulduğu gecenin sabahı kaybetti. Şimdi ortada, ne büyücü vardı, ne de aşkı. Üstelik Wei...