16

75 12 9
                                    

     Feng teyze sakinleşmişti. Wangji'yi öyle duyunca hemen soğukkanlılığını korudu.

     "Wangji, bana her şeyi sakin sakin anlat, ben hazırlanıp hemen orada olacağım. Sen anlat bildiklerini."

      Wangji, öncelikle rüyasını söyledi.

     "Kabustu bu teyze, rüyamda Wei bana sesleniyor. Ben kaçmaya başladım ama o sürekli *Wangji bekle ne olur kaçma* diye bağırırken aniden bir araba gelip ona çarptı. Wei yere düştüğünde kanlar içindeydi. Ellerini bana uzatıp gelmemi bekliyordu. Gözleri...o gözleri yalvarıyordu adeta ama eli birden düştü, gözleri kapandı, ben ona doğru koşarken *Wei* diye bağırıyordum. Böylece uyandım, biliyorsun ki rüyalarım hep çıkıyor, o nedenle hemen dedektifi aradım, haberi ondan öğrendim. Feng teyze çok korkuyorum. Wei'ye bir şey olursa kendimi hiç affetmeyeceğim. Gitmeliyim ona gitmeliyim..."

      Feng teyze anlamıştı.

     "Sen Sying'i bana bırak, hemen ilk uçakla yola çık. Ben oteli, her şeyi ayarlarım. Oraya gelince Sying ile birlikte yola çıkıp yanında oluruz. Sen şimdi sakin ol. Sying bir şey anlamasın. O uyandığında ben ona usulca anlatmaya çalışırım. Elbet babasını söyleyemem, çok ağlar yoksa.."

     "Bir dakika teyze kapı çalındı. Teyze Sying çoktan uyanmış ve ağlamaya başlamış. Onu artık burada bırakamam."

     Wangji, kapıyı açıp ağlayan oğlunu kucağına almıştı.

     "Feng teyze biz dadıyla yola çıkacağız, sen direk New York'a gel. Orada buluşalım."

      Sying ise babasının kucağında hıçkırarak ağlıyordu.

     "Baba Wei babam...ben onu gördüm rüyamda. Bana el sallayıp uzaklaşıyordu, *baba gitme* diye bağırıyordum ama beni  duymadı, gidiyordu babam."

     Küçük çocuk *babam gitti* diye yeri göğü inletiyordu adeta.

      Wangji oğlunu sakinleştirmeye çalışırken ne diyeceğini bilemiyordu.

     "Sying babana gidelim mi? O iyi mi, görüp rahatlarız olur mu oğlum? "

     O bağıra bağıra ağlayan çocuk birden susmuş gözleri parlamaya başlamıştı. Hafifçe gülümserken babasına soruyordu;

    "Ciddi misin baba gerçekten artık babamı görebilecek miyim? Yaşasın!"

     Sevinç nidalarıyla babasının kucağında zıplıyordu Sying.

     *Umarım görürüz ve umarım iyidir* diye mırıldandı içinden Wangji.

     Feng teyze hala telefonda, o da hem ağlıyor, hem dua ediyordu. Geçen zaman içinde Wei'nin çok dürüst, sevilen bir kişi olduğunu öğrenmiş ona karşı öfkesi biraz olsun yatışmıştı. Kim bilir kader bu kez onların yanında olur, her şey yoluna girerdi.

     Feng'in düşüncelerini değiştiren Wei'nin hiçbir ilişkiye girmemesiydi. Evi ve işi arasında sadece kızıyla ilgilenmesi olmuştu. Hala telefonda olan Wangji'de teyzesinin herşeyi duyduğunu anlamıştı.

     "Teyze her şeyi hemen hallet, biz özel uçakla gideceğiz. Sende hiç beklemeden özel uçakla gelmelisin. Kaybedecek zamanımız yok." 

     Telefonu kapatıp,hazırlanmak üzere odalarına çıkmışlardı.

     Kısa süre sonra yola çıkılmıştı. New York'da otele vardıklarında çoktan akşam saatleri olmuştu. Feng teyze de bir saat içinde orada olacağını bildirince Wangji yorgun oğlunun uyuması gerektiğini anlamıştı. New York'a gelmeleri uzun sürmüş, bu saate ulaşmıştı .

     "Oğlum, ben şimdi bir arkadaşımı görmeye gitmeliyim. Sen yemeğini yedikten sonra dinlenmelisin. Tamam mı?"

      Eğilip oğlunun yanaklarını öptü.

     "Babamı ne zaman göreceğiz?"

     Çok haklı bir soruydu.

     "Wei babanda yolda, uzaktan geliyor. O gelince seni uyandırırım oğlum. Anlaştık mı?"

      Sying başıyla onaylayıp kocaman bir gülümseme bahşetti babasına.

     Wangji, hastaneye doğru yola çıkmıştı. Wei odasında yatarken başında Chang, Ming Jie, Lian ve Rendi vardı. Chang sessizce ağlıyordu. 24 saat geçmiş ve Wei hala kendine gelmemişti. Şükür ki vücudunda ufak çizikler vardı ama kafasını kaldırıma vurduğu için travma oluşmuş, o nedenle uyanması bekleniyordu.

     Doktor onlara açıklama yapmıştı.

     "Endişelenecek bir durum söz konusu değil. Aslında çoktan kendine gelmeliydi. Bu gece de takip edip yarın tekrar tetkikler yapacağız."

     Onlar merak ve heyecanla Wei'ye bakarken odanın kapısı açıldı aniden. Dört kafa bir anda kapıya dönmüş gelen kişiyi tanıyınca hep bir ağızdan bağırmışlardı *Lan Zhan*

       Wizard ~ Büyücü ~ Wangxian ~ YİZHAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin