17

82 12 16
                                    

     Wangji, hiç kimseyi görmüyor, duymuyordu. *Wei* diyerek yatağın yanına koştu. Yüzü solgun görünüyordu Wangji'nin. Wei'nin elini tutarak konuşuyordu.

     "Ben geldim Wei"

     Wangji, kötü haberi alınca öyle korkmuştu ki bütün her şeyi unutup, ona koşmuştu sonunda.

     Chang'e dönerek sordu.

     "O nasıl, nesi var?"

     Bilmediği için yanıt arıyordu. Chang'in göz yaşları Wangji'nin endişesini artırmaktan başka bir işe yaramamıştı.

     "Çok mu geç kaldım?"

     O da başladı ağlamaya. Wangji Wei'nin odasına girene kadar zaten zor tutuyordu göz yaşlarını. Chang'in ağlamasıyla o da bırakmıştı kendini.

     Lian ve Rendi birbirlerine baktı.

     "Konuşmalıyız."

     "Lan Zhan Wei kötü bir trafik kazası geçirdi. Ama durumu şimdilik iyi, sadece uyanması gerekiyor ama nedense uyanmıyor. O nedenle bekliyoruz. Yarında uyanmazsa yeniden tetkiklere başlanacak."

     "Aaa ama siz adımı yani takma adımı nereden biliyorsunuz? Wei karşıdan karşıya geçerken neden bu kadar dikkatsizdi?"

     Hepsi de şaşırmıştı.

     "Takma adın mı? Gerçek adın ne o zaman Wei'nin kaza geçirdiğini ve ayrıntısını nereden biliyorsun?"

     "Özür dilerim kendimi tanıtmayı unuttum benim adım Lan Wangji, Wei'yi önceden tanıyordum. Dün gece onu rüyamda gördüm, gerçek gibiydi."

     Chang birşeylerin ters olduğunu anlamıştı konuşmaları gerekiyordu.

    "Şimdi buradan çıkmalıyız, Wei dinlenmeli, biz de konuşmalıyız."

     Wangji istemeden de olsa çıktı onlarla odadan. Söze başlayan yine Chang oldu.

    "Bunca zaman seni aradığımızı biliyor muydun?"

     Wangji hayır anlamında başını salladı. Yeni anlamıştı.

     "Beni mi arıyordunuz? Nasıl yani neden?"

     "Tam beş yıldır, o gecenin sabahından beri seni arıyoruz. Tam bulduk derken tekrar kaybetmiştik dört yıl önce seni. Wei çok acı çekti, o geceyi hatırladıkça kendine lanetler okuyordu. Bize söylediğine göre sana biraz takılmak istemişti. At kafalı Wei. Sabah seninle konuşacakmış, hayat planları yapıyormuş oysa. Ama haklı olarak sen kaçıp gitmiştin." anlatan Lian'dı.

     Wangji duydukları karşısında şok geçiriyordu. Rendi merakla ona sordu.

    " Peki, sen anlat Wei'yi nasıl buldun?'

     Wangji oğlundan söz etmeden kısaca anlatıyordu.

     "Ona aşık oldum, kırıldım, kaçtım ama unutamadım o nedenle dedektif tutmuştum beş yıl önce. En azından ondan haberler almak istiyordum. Evet dört yıl önce burada, New York'taydım. Onu bir kadın ve çocukla görünce tekrar hayatına girmeye cesaret edemedim. O yüzden kaçtım, ta ki dün gece o kabusu görene kadar."

    "Peki neden gerçek adını kullanmıyordun? "

     "Ohh bu konu biraz özel açıklayamam şu an belki sonra."

     Aslında anlamışlardı, çocuk yüzündendi kesin, öyle ya bilerek kaçıp saklanmamıştı.

     "Şimdilik şunu söyleyebilirim Doktor teyzem önermişti bunu bana, özel bir nedenden dolayı gerçek adımı sadece evde kullanıyordum. "

     Hepsi susmuştu, susmak zorundaydı. Wangji'nin büyücüyü ve sözlerini hatırlaması için Wei'nin anlatması gerektiğini bildikleri için. Tekrar Wei'nin katına çıktıklarında Chang ona dönerek konuşmaya başladı.

    "Biz buradayız, sen yorgun görünüyorsun istersen gidip dinlen Wangji."

     Wangji şiddetle itiraz etti.

     "Bu saatten sonra yıllar bile sürse uyanması, hiçbir güç beni buradan ayıramaz. Wei gözlerini açtığında ilk beni görmeli."

     Haklıydı tabiki de.

     "Biz burada beklemeyelim o zaman, ayrıca Juan Yu'da endişeliydi onu biliyorsun değil mi? Wei'nin kızı. Biz ona bakmalıyız, üstümüzü değiştirip dinlenir sabah geliriz."

     Chang ve diğerleri hemen Wangji'nin numarasını aldılar. Tek tek numaralarını kaydettirdiler.

    "Bir sorun olursa hemen ara Wangji."

     Onlar giderken Wangji gıpta ve özlemle baktı arkalarından, ne güzel dostlukları vardı Wei'nin. Hiç yalnız kalmadığını anlamış, kendinin yalnızlığına hüzünlenmişti. İç çekerek odaya girdi. Koltuğu yatağa yaklaştırıp oturdu ve Wei'nin ellerini tuttu. O güzel yüzüne büyük bir hasretle bakıyordu. Doya doya o güzel yüzü inceliyordu. Eğilip elini öptü.

     "Uyan artık Wei, o güzel gözlerinle yine bana bak, bak ki kaybolayım o gözlerde. Yine gül ki bana başım dönsün, ayaklarım yerden kesilsin, kalbimdeki yangın sönsün. Sana geç geldiğim için üzgünüm ama geldim, bak birbirimizden ayrı geçen günleri telafi etmeliyiz. Oğlumuz bizi bekliyor, sana kavuşmak için o da benimle için için yandı Wei'm uyan.."

     Gece boyu konuştu Wangji. Sonunda yorgunluk ve heyecan bedenini usulca sarmış uykuya dalmıştı.

       Wizard ~ Büyücü ~ Wangxian ~ YİZHAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin