Başımın altında yavaşca kıpırdanan beden beni güzel bir rüyanın ortasında uyandırdı.
Yavaşca gözlerimi araladım ve kafamı kaldırdım."Daha yavaş hareket edemez misin sen?"
"Uyandırmak istemedim ama ben işe, sense eve geç kalıyoruz."
"Saat kaç?"
"11 olmuş neden bu kadar uyuduk bilmiyorum."
"Benim sabah erkenden dışarı çıktığımı zannederler lütfen en azından yarım saat daha mı uyusak?"
"Pekala."
Sanki altımda yatağım varmış gibi koltuğa yayıldım başımı Onur 'un göğsüne iyice gömdüm ve beline sarıldım.
Her ne kadar Onur artık tamamen uyanmış olsa da kalkmıyordu bense onu umursamadan uyumaya devam ediyordum.
Ellerini saçlarıma geçirdi ve yavaşca saçlarımı okşamaya bazense parmaklarıyla yavaşca taramaya başladı.
Ellerini çekmek üzereydi.
"Durma, parmakların huzur veriyor."
Durmadı ve saçlarımı okşamaya devam etti.
"Uyuduğunu sanıyordum."
"Sustum."
Hafifce gülümsediğini hareket eden karnından anladım.
Gözlerimi tekrar kapadım ve uyumaya devam ettim.Bana hafifce dokunan elin dürtüsüyle uyandım.
"Balım artık uyanman lazım hadi güzel kızım."
Hafifce üstünden kalktım ve bir süre tarlası yanmış köylü gibi koltukta oturup dışarıyı izledim.
Sonunda ayağa kalktığımda kendimi yeni doğmuş bir ceylan gibi hissettim.
Onurr
Onur ise öylece durup bana gülmekle meşguldü."Balım yardım ister misin?"
Ona yan yan baktım ve boş vermeye karar verip yavaşca merdivenleri çıktım ve banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadım kağıt havluyla iyice duruladım ancak burada dişlerimi fırçalayabileceğim bir diş fırçası yoktu.
Kapıya yöneldim ve Onur 'a seslendim ;
" Onurr! Yedek diş fırçan var mı?"
"Aynanın önündeki ikinci çekmecede var!"
Aynanın önüne geçtim ve eğilip ikinci çekmeceye baktım. Bulduğum diş fırçasını kaptım ve paketten çıkardım.
Macunu sıkıp iyice dişlerimi fırçaladım ve ağzıma aldığım suyu iyice gargara yapıp tükürdüm aynısını bir kaç defa daha yaptıktan sonra ağzımı da kurulayıp banyodan çıktım.
"Efsane kalçalar."
Döndüm ve Onur' a uzaylı olduğunu itiraf etmiş gibi baktım.
"Sana gerçekten yapmak istediklerimi yapsaydım iki hafta boyunca oturamazdın ."
Ona ne demem gerektiğini bilmiyordum.
Yanıma yaklaştı ve dudaklarıma yavaşca dudaklarıyla dokundu. Bir kere daha alayla dokunduktan sonra ikimizde teslim olup öpüşmeye başladık.
Elleri tişörtün zar zor kapattığı kalçalarıma geldi ve onları yavaşca sıktı.
"Bu kadar güzel olmak zorundalarmış gibi."
Öpüşmeye devam ettik, Onur ikinci defa ve daha sert şekilde kalçalarımı sıkınca inlemeden edemedim.
Olacakları tahmin etmiş olmalı ki beni kendinden uzaklaştırdı.
"Hadi hazırlan çıkalım artık."
Yerdeki kıyafetlerimi yerden topladım ve onun karşısında değiştirmeye başladım.
O ise gözlerini ayırmadan beni izledi. Birok kez sırıttı ve dudaklarını yaladı.
"Hoşuna mı gitti?"
"Fazlasıyla."
"O zaman gel ve al."
"Şuan zamanı değil ama almak için geleceğim güzellik."
"Bekliyor olacağım."
Tamamen hazırlandığımdan emin oldum ve Onur 'un başında dikildim.
"Ben hazırım çıkalım artık."
Evden çıktık ve arabaya bindik. Kısa süren bir yolculuğun ardından eve vardık.
Arabadan indim ve bizimkilere belli etmemeye çalışarak odama çıkmaya çalıştım ama annemin gözünden yine hiç bir şey kaçmadı.
"Buraya geliyorsun kızım."
Bu sevdadan vazgeçerek pes ettim ve annemin yanına gittim.
"Bütün bir gece neredeydin?"
"Küçük bir randevu anneciğim."
"Bana pek küçük gibi gelmedi ama neyse, korundun değil mi? Pişman olacağın bir şey yapmandan korkuyorum."
"Abartma anneciğim öyle bir şey olmadı film izlerken uyuyakalmışız o kadar."
"Umarım öyledir kızım."
"Öyle anneciğim öyle."
Hemen merdivenleri çıktım ve odama girdim. Kapıyı da kilitledikten sonra kendimi yatağıma attım ve dün bütün bir gün boyunca olanları düşünmeye başladım.
Gerçekten çok güzel bir gün geçirmiştim bu yüzden bugün hiç bir şey canımı sıkamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevkin En Koyu Tonu (+18)
RomansaTürkiye ' ye gelişinin ilk gününde baban tarafından senin için tutulan koruma ile en fazla ne kadar ileri gidebilirsin ki? FAZLASIYLA Peki ya bu yakışıklı sadece bir koruma değilse? Bu senin için bir şeyleri değiştirir mi?