Bölüm 13

2.1K 28 2
                                    

Huzurlu bir şekilde uyurken son kez dönüp esnemek istedim ama sırtımı çıplak bir göğüse çarpması beni ürküttü. Hemen sıçrayıp arkama döndüm ama karşılaştığım manzara yumuşamama sebep oldu.

Onur saçları dağınık dudakları kızarmış ve hatta görkemli vücuduyla manav tezgahı gibi duruyordu. Benim üzerimde ise Onur 'un bol bir tişörtü ve iç çamaşırlarım vardı.

İyi de ben buraya nasıl geldim?
Dün gece bir şeyler mi yaşandı?
Bunları neden hatırlayamıyorum?

Leş gibi koktuğumu fark edince hemen kalktım ve banyoya yöneldim. Onur uyanmadan üzerimdeki bu kötü kokudan kurtulmam şarttı.

Üzerimdeki tişörtü ve iç çamaşırlarımı çıkarttım ve kabinin dışına doğru fırlattım.
Ilık suyu ayarladım ve açtım. Su vücuduma değdikce arındığımı hissettim bu his gerçekten çok güzeldi. Saçlarımı da şampuanladım ve duruladım bir kaç kez daha aynı şeyi yaptıktan sonra askıdan Onur 'un bornozunu aldım ve üzerime geçirdim.

Banyodan çıktığımda Onur çoktan uyanmıştı öylece uzanıp tavanı izliyordu.

"Eee elektrik alabildiniz mi birbirimizden ben bi çaya çıkmanızı öneririm."

Bana döndü ve beni boydan süzdü.

"Daha önemli işlerim olacağına eminim."

"Ne gibi?"

"Öğrenirsin."

Sesimi çıkarmadım ve öylece suratına baktım.

"Üstünü giymeyeceksin sanırım. Boş ver giyme fazlalığa gerek yok zaten. Hatta bence sen bornozu da çıkar daha rahat edersin."

Bu sefer onunla oynama sırası bendeydi. Bornozun kuşağını çözdüm ve bir süre öylece durdum. Yutkunma sesi kulaklarımı çınlatıyordu. Bornoz iyice açıp omuzlarımdan düşmesine de izin verdim karşısında tamamen çıplaktım.

Ağzını hafif aralayıp hızlı nefesler almaya başladığında biraz daha oynamaya karar verdim.

"Ne o hoşuma gitmedi mi?"

"Seni hayvan gibi arzuladığına emin olduğun genç ve sağlıklı bir adama neden bunu yapıyorsun. Beni öldürmek mi amacın?"

Ayağa kalktı ve yavaş yavaş yanıma geldi işaret parmağının ucunu köprücük kemiğimde gezdirdi bu her ne kadar beni ürkütse de ona belli etmemeye çalışıyordum ama ona ihtiyacım vardı.

" Tenin.. "

Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Ellerini saçlarımın arasına attı.

"Saçların... Sende beni sana bağlayan bir şeyler var Balım."

Dudaklarıma uzandığında gardını düşüreceğimi sandım ama düşürmemek için elimden gelen her şeyi yaptım. Sonunda dudaklarımız ateş ve barut gibi kavuştuğunda vücudumun kavrulduğunu ve hatta kalbimin taşlar arasına alınıp ezildiğini hissettim.

Ellerime belime kaydı ve beni sardı. Tamamen aşağıya indiğinde ağzımın içine inledi ve kalçalarımı sertce sıktı.

Ben ona işkence yapmak istemiştim ama şuan o bana işkence ediyordu.

Beni yatağa itip üzerime çıktığında bir süre daha sadece öpüşmeye devam ettik.

Diz kapağını kadınlığıma bastırıp hafifce bastırdığında kendimi tutamadım. Acı ve ihtiyaç içeren bir inilti dudaklarımdan kopup Onur 'un ruhuna kadar işledi.

"Bir daha bunu bana yapma. Tanrı aşkına Balım öldürmek mi istiyorsun beni?
Buzlar kraliçesi intikam mı almak istiyor onu eriten ateşinden?"

Konuşmadım sadece diz kapağının altında ezilen kadınlığımı düşündüm.

"Tamam madem öyle yağmala beni buzlar kraliçesi eğer istediğin buysa durma. Bana alabileceğin intikamı göster. Öldür beni."

Tekrar öpüşmeye başladığımızda ikimizde daha istekliydik.

Dönüp onu altıma aldığımda öpüşmeye de am ettik ama hiç bir şekilde onu içime kabul etmedim. Belli ki artık sabrı kalmamıştı sık sık inliyor ve nefes nefese kalıyordu.

Altındaki boxerını çıkarmak için eğildim ve aletinin ne kadar dik ve sert olduğunu fark ettim. Göz ucuyla bakmam bile o an ki hâlini anlamama yetmişti. Artık tamamen bana muhtaçtı hatta şu dakika onu bıraksam bana yalvarmamasının tek sebebi gururu olacaktı. Her ne kadar bende istekli olsamda bunu umursamadım ve üzerinden kalktım.

"Ne yapıyorsun?"

"Hazırlanıp çıkmam lazım akşam buluşmam var."

"Ne?"

"Duydun işte."

"Balım sen dalga mı geçiyorsun? Bak şu halime beni böyle bırakıp gidecek misin? Acı çekiyorum."

"Evet. Biliyorum ve bu benim işimden önemli değil."

Saçlarımı havluyla iyice kuruttum ve dün gece ki elbiselerimi ve iç çamaşırımı üzerime geçirdim.

Bu sırada Onur öylece uzanmıltı ve olayın etkisini üzerinden atmaya çalışıyordu.

"Hâlâ ciddi olduğuna inanamıyorum."

"Belki bu inandırıcı olur." Dedim ve odadan çantamı da alıp çıktım. Aynı şekilde dış kapıyı da çarpıp çıksam da aklım hâlâ
Onur 'da kalmıştı şuan ki halini düşününce gülmeden edemedim.

Yolun kenarında duran taksiyi durdurup bindim evi tarif ettim ve telefonumla ilgilenmeye başladım.

Onur beni arıyordu. "Buyrun Onur Bey."

"Balım neredesin?"

"Evime gidiyorum. Sizin de bir an önce gelmenizi tavsiye ederim işinizi kaybetmemeniz adına."

Telefonu yüzüme kapattığında onu ne kadar kudurttuğumu fark ettim ve bu bana fazlasıyla haz ve mutluluk verdi.

Eve vardığımda taksiciye gereken ücreti ödedim ve eve doğru hızlıca yürüdüm. Şanslıyım ki annem aşağı katta değildi. Hemen yukarı kata da çıktım ama orada da yoktu bende hemen odama girdim ve kapıyı yavaşca kapattım.

Kirli kıyafetlerimi giydiğim için kendimi temiz hissetmedim o yüzden bende tekrar dula girme kararı aldım temiz kıyafetlerimi çıkardım ve yatağımın üzerine koydum. Kaç yaşıma gelirsem geleyim bu huyumdan hiç bir zaman vazgeçmemiştim.

Kıyafetlerimi çıkardım ve kabine girdim suyun altında iyice şampuanlanıp durulandığıma emin olduğumda günlük eşofman takımlarımdan birini üzerime geçirdim ve yatağıma uzanıp sosyal medyada gezinmeye başladım.

Arda 'nın bütün postlarımı beğendiğini yeni fark etmiştim bu vesileyle bende onun hesabına girip öne çıkanlarına göz attım.
Arda gerçekten çoğu kızın aşık olacağı tipten bir çocuktu kumral ve gamzeliydi bunun üzerine bir de ela gözlü olması onu cidden her ortamda ön plana çıkarıyordu.

Buna rağmen bana hayatımın hiç bir döneminde çekici gelmemişti şuan bile onunla konuşmamın, görüşmenin tek sebebi Onur 'un onu kıskandığını fark etmem oldu.

Belli kazanacaktım aramızdaki bu savaşı ama bu beni biraz zorlayacaktı.

Zevkin En Koyu Tonu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin