Oy ve yorum ♡
--------
Eve gittiğinde 3 çocuğun oturma odasında koltukta dip dipe uyuduğunu görmüştü. Üstlerine battaniye örtüp işe gitmişti.
sabah
Jeongin çalan telefonla uyanmış karıncalanan elini Jisung'un kafasının altından çıkarıp telefona cevap verdi
"Aşkım nerdesin mesajlarıma niye bakmıyorsun"
"Ne aşkı be"
"Bi dakika, sen kimsin?"
"Asıl sen kimsin, AH JİSUNG EZME KOLUMU"
"Jisung'a ver telefonu" Jeongin telefondaki cümleyi duyduktan sonra telefona bakarak biraz geç olda da telefonun kendisinin olmadığını anlamıştı.
"Jisung uyan sevgilin seni soruyo"
"Hımm" Hala uyanmamış halde telefona cevap verdi Jisung "efendim"
"Bana konum atıyorsun hemen" Jisung duyduğu cümle ile hemen dikleşmiş ve bu dikleşmesi Jeongin'in yere düşmesine sebep olmuştu
"Hay amınıza koyiyim"
Gözlerini ovuşturarak cevap verdi Felix "Bizim amımız yok Jeongin"
"Jisung bana hemen konum atıyorsun"
"Tamam ya niye bu kadar sinirlendin"
"Çünkü sevgilime dün akşamdan beri hiçbir türlü ulaşamıyorum ve sabah telefonu tanımadığım birisi açıyor"
"Ah, ben özür dilerim"
"Özür dileme Jisung sadece konum at oraya gelicem"
"Peki" Jisung telefonu kapattıktan sonda Minho'ya konum atıp kafasını yastığa gömdü "Ah kesin çok kızıcak"
"Aman kızar geçer ne kafana takıyorsun" Felix koltuktan kalkıp salon ile birleşik olan mutfağa yöneldi
"Üf öyle değil işte çok endişeli ve kızgın bir kişiliği var onun"
"Bu battaniyeyi kim örttü lan üstümüze" Jeongin elindeki battaniyeyle bakışmaya başlamıştı.
"Abim örtmüştür, evde mi yiyelim dışarı mi çıkalım"
"Pazarları kalabalık oluyo evde yiyelim" Jeongin kalkıp Felix'in yanına gitti
"Minho beni alıp götürmezse sizinle yerim" Jisung kendini yeniden koltuğa atıp telefonuna bakmış ve Minho'dan +1490 mesaj ve 19 cevapsız aramayı gördükten sonra telefonu yeniden bırakmıştı.
Yaklaşık 10 dakika sonra zil çalmıştı Jisung tuvalette olduğu için kapıyı Jeongin açmıştı.
"Jisung nerde"
"Tuvalet"
"Çağırır mısın?"
"Çocuk işiyo nasıl çağrıyım"
Felix aralarina girip Minho'yu selamlamış ve konuşmaya başlamıştı "İçeri girmez misiniz?"
"Gerek yok zaten Jisung'u almaya gelmiştim ben"
"A olur mu öyle sey bizde tam kahvaltı edicektik buyrun lütfen" Felix zorla Minho'yu içeri ittirip masaya oturtturmuştu.
1 dakika sonra Jisung içeri gelmiş ve Minho'nun yanına oturup konuşmaya başladı "Ya gerçekten telefonu duymadım çocuklarla film izliyorduk sonra biraz konuştuk sonrada uyuya kalmışız zaten özür dilerim" gözlerini parıltarak bakmıştı Minho'ya Jisung.
"Özür dileme Jisung, ailen burda değil, senin arkadaşlarınıda pek tanımıyorum kimi arıyacağımıda bilemeyince başına bir şey geldi sandım, ulaşamayınca çok korktum üstüne telefonu tanımadığım biri açınca" Jeongine bakarak devam etti cümlesine "içtin sandim"
"Ben olsam bende öyle düşünürdüm özür dilerim"
"Güzelim özür dileyip durma lütfen" oturduğu sandalyeden kalkıp hala oturmaya devam eden Jisung'a sarılmış ve yanağını öpmüştü.
"Ne zaman baba ne zaman" Jeongin'in lafını duyunca ikili ayrılmış ve Felix Jeongin'in kafasina vurmuştu "Tavayı yakıcaksın gerizekalı yemeyine bak"
Yemekleri hazırlayıp masaya geçmişler masada Minho'yla tanışmışlar ve sohbet etmişlerdi.
--
"Sikicem" Elindeki telefonu karşısındaki duvara fırlatmıştı sarı saçlı genç.
"Biraz sakin ol, bu sinirle hiçbir sey yapamayız"
"Biliyorum Seung, ama soktuğumun adamı parayı alıp gitti ha farkında değilsen bide üstüne malzemeleri vermedi. Ne tepki vermemi bekliyorsun benden?"
"Bilmiyorum bulucaz bir yolunu çok fazla gidicek yeri yok zaten"
"Biliyorum bilmesine ama bunun senin suçun olduğunun farkındasın değil mi?"
Seungmin gözlerini büyülterek bakmıştı sarı çocuğa "Benim suçum mu? Ne dediğinin farkında mısın sen?"
"Soktuğumun polisine kendini kaptırmasaydın onlarda bizden kaçmayacaklardı"
"Bunun benimle ne alakası var Hyun, adam parayı alıp malzemeleri vermeden siktirolup gitti. Bunu benle nasıl bağlaştırabiliyorsun?"
"Seung lütfen, lütfen yapma"
"Asıl sen yapma. Şuan yaptığın boş konuşmak başka hiçbir şey değil"
"Bak saat olmuş 11 tüm gece işlerle ilgilendim gram uyumadım ve kafam yerinde değil. Senden tek istediğim su polisten uzak dur. Onun yardımına da ihtiyacımız yok senin onun altında yatmanada ihtiyacımız yok."
Seungmin hiçbir şey demeden arabasına doğru yürümeye başladı.
"Lütfen onun yanına gittiğini söyleme"
Seungmin cevap vermemişti
Hyunjin Seungmin'in yanına gelmiş arabaya binmesini engellemişti.
"Eskisi gibi hissetmiyorum ona karşı Hyun"
"Seung bu sadece zararımıza olucak lütfen yapma"
"Çek elini kapıdan"
"Hayır onun yanına gitmiyorsun. Kendine gelmen lazım bizim gibi insanların polislerle işi yok. Git ne biliyim mafyalarla fingirdeş kaçak iş yapanlarla birşeyler yap, polisle değil. Bu yaptığın bizi yine tehliye sokmaktan farksız"
"Hyunjin yeter!" Seungmin'in sesi diğerler konuşmasından daha sesli çıkmıştı. "Sadece iş ilgilendiriyor değil mi seni? Bi kerede benimle ilgilenme bana bir şey sorma"
"Ben zaten iyiliğin için söylüyorum Seungmin. Sen uyuşturucu kaçakçılığı yapıyorsun, borç verip borçları geri iade etmeyen insanlara zarar veriyorsun. Böyle birinin bir polisle ne kadar ileri bir ilişkisi olabilir?"
Seungmin'den bir cevap beklemişti Hyunjin ama Seungmin sadece onun gözüne bakmakla yetinmişti.
Hyunjin elini kapıdan çekmiş ve 2 adım geri gitmişti "Sana daha ne diyeceğimi bilmiyorum Seungmin."
Seungmin arabaya binip uzaklaşmıştı ordan. Hyunjin sadece bakmakla yetinmişti.
--------
Şükür geldin Hyun
hoş mu geldin pek anlamadım ama
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maze Of Memories || Chanmin ✓
Hayran Kurgu"Bak ne diycem, ne zaman benim olmayi kabul ederseniz işte o zaman silerim o videoyu komiserim." [Düz yazı][Amatörce]