18. Bölüm : Karanlıkta ilerlemek

31 13 0
                                    

Keyifli okumalar. Hepinizi çok seviyorum. :)

Saat 00.00

Gecenin karanlığı ormanı ve ortasındaki asfaltlı yolu görünmeyecek kadar zifiri bir hale getiriyordu. Jimin'in minibüsünün farları karanlık yüzünden parlayan ışığı göz kamaştırıcı hale getiriyordu. Jungkook ise camın kenarında elini çenesinin altında kapıya yaslamış, gözleriyle uyumlu olan karanlığı izliyordu. Sisli ve ürkünç bir hava vardı. "Nereye gidiyoruz?"

"Bende bilmiyorum. Merkeze gidip birşeyler düşünürüz."

Yollar çok fazla viraj ve taşlarla doluydu. Birinden birine dönerek gitmek çok yavaş ve sıkıcıydı. Özellikle Jungkook sabırsızlığı yüzünden bu durumdan çok şikayet ediyordu. Yol boyunca "öff! Puff!" diyerek Jiminin'de içini şişirmişti. "Anlıyorum sıkıldın ama az kaldı." Diyerek patladı en sonunda jimin.

Araba bir anda yavaşlamaya ve farları yanıp yanıp sönmeye başladı. Jimin vitesleri zorluyor ve gaza tüm gücüyle basıyordu ama araba bir anda durmuş ve farları da sönmüştü. Jungkook yaslandığı yerden bir panikle doğruldu. "Hadi çalış lanet olası çalış!!" Karanlık daha zifiri bir hale geliyordu. Sanki korku filmlerindeki gibi birşey olacak gibiydi. Jungkook korkuyla, sevgilisinin kolundan sımsıkı tutmuş ve kafasını boynuna yaslamıştı. Bu onu rahat hissettirmişti. Güçlü ve bir o kadarda yumuşak kollarında uykusu gelmişti ama Jimin koltuğundan kalkarak minibüsüne bakmak için dışarı çıktı. Niye kalktın ki ne güzel yaslanmıştım.

Jimin minibüsünün önüne geçmiş ve bir tamirci gibi kaputu kaldırmıştı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Jungkook ise çiçeğinin bu işlerden anladığını düşünerek, büyük bir hayranlıkla ona bakıyordu. Bir insan her konuda çok çekici olmayı nasıl başarır?
Diye düşündü. Birkaç dakika sonra Jimin'in "sorun yok sadece radyatörün suyu bitmiş." diyen sesini duydu. Arabadan bir damacana su alan Jimin onu radyatöre doldurmak için tekrar arabadan çıktı. Yapabileceğini biliyordum.

Jimin arabadan aldığı damacadan radyatöre su doldururken, Jungkook ormandaki ağaçlara bakıyordu. "Jungkook" diye kendisine seslenen birini duydu. Ama bu Jimin değildi. Daha çocuksu bi sesti. Üstelik bu ses önden değil arka taraftan geliyordu. Arkasını dönmeye korkuyordu Jungkook. Ama merakına yenilip döndü. Ve hiç kimse yoktu. Önüne tekrar döndüğünde yine o çocuk sesi geldi. İsmiyle Jungkook'a sesleniyordu. Dikiz aynasını arkaya doğru döndürdü. Beyaz Elbiseli kız o koltukta oturuyordu. "Emma?"

"Sana yardım etmek için geldim." Emma'nın bunu söylerken sesi psikolojisi bozuk biriymiş gibi çıkmıştı.

"Sen bir ölü değil misin nasıl yardım edeceksin?" Jungkook aklını kaçırmış olduğunu düşündü. Ölü bir çocuğun ruhuyla konuşmak onu korkutuyordu.

"Ölüyüm ama ruhum size yardım için geldi. Dinle beni, sizi uyarmaya geldim. İblislerin elinden zar zor kaçtım. Vaktiniz kalmadı. Ruh almak için planlar yapıyorlar. Ne planladıklarını bilmiyorum ama daha da öfkeliler. Burdan çabucak gidin Jungkook. Ona da bunu söylemelisin ama aklını kaçırmış olduğunu düşünmemeli.

"Bunu ona kendin söylesen olmaz mı?"

"Üzgünüm ama bir kişiyle konuşma hakkım olduğu için sadece seni uyarabilirim. Beni sadece konuştuğum kişi görebilir. O yüzden Jimin beni göremez. Jiminle konuşursam da sen beni göremezsin. Sadece çok dikkatli olmalısınız."

Emma'nın ruhu ortadan kayboldu. Büyük bir sessizlik olmuştu ki Jiminin kaputu kapatmasıyla bu sessizlik bozulmuştu. Kapıyı açıp koltuğuna oturan jimin, anahtarla minibüsü çalıştırmıştı. Farlar yeniden yanmıştı ve tekrar taşlık virajlı yolda ilerlemeye başlamışlardı.

15 dakika sonra

Önlerinde bir tabela vardı ve birde yol ayrımı vardı. Biri merkeze biri ise başka bir köye gidiyor olmalıydı. Tabelanın üstündeki yazılar karanlıktan dolayı okunmuyordu. Farların ışığı bile okunmasına yetecek kadar güçlü değildi. Jimin rastgele minibüsle sol tarafa doğru yöneldi. Ama merkez ise sağ tarafta kalıyordu halbuki. Minik bir köy ve o köye ait evler duruyordu. "Sanırım kaybolduk." Dedi Jungkook. "Bu karanlıkta bişey görmek imkansız." Evlerin çocuğunun ışığı yanmıyordu. Büyük ihtimalle herkes uyuyordu diye düşünürken Jimin'e "şu evde bir ışık yanıyor" diyen ve parmağıyla kuzeybatıyı gösterenl jungkook'un sesi yükseldi. "Orda kalabiliriz o zaman" dedi Jimin.

"O halde ne bekliyoruz?"

Işığı sarı yanan eve doğru yürüdüler. Evin Minik bir verandası ve Kalın tahtalardan oluşan bi kapısı vardı. Kapıya vurduklarında çıkan ses büyük bir güçle yankılandı. Birkaç dakika sonra ise kapı açılırken arkasında onları yaşlı ama uzun boylu, beyaz sakallı ve mavi gözlü bir amca karşılamıştı. Üstünde kareli bir gömlek belinde siyah bir kemer ve altında kahverengi bir pantolon vardı. "Buyrun" dedi nazik bir şekilde.

"İyi geceler amcacım. Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz ama kalacak bir yer arıyoruz. Bu gece sizde kalabilir miyiz? Yarın sabah gideceğiz.*

"Kanıtlayın o zaman." Dedi amca tersler bir şekilde. Aksine bu terslemek deil sadece güvenlerini kanıtlamalarını istiyordu. Kimseye güvenmeyen biri için fazla tatlıydı bu amca.

"Nasıl kanıtlayacağız?" Diye sorarken elinde valizle duran jungkook'a baktı yaşlı amca. Valiz bunun için bir kanıt sayılabilirdi ama içini açıp göstermelerini istedi. Hırsız olabileceklerinden şüpheliydi. Valizi açıp gösterdiğinde ağzına kadar dolu olan çantanın en üstünde bir ton kıyafet vardı. "Peki girin içeri diye." Beklemedikleri bir an da sesleniverdi yaşlı amca. Jungkook ve Jimin kapıda ayakkabılarını yavaşça çıkarıp içeri girdiler.

Evin içinde, birçok raf vardı. Üstünde okuma kitapları ve duvarda da asılı birçok fotoğraf mevcuttu. O yaşlı amca ve ona sarılan bir kadının duvardan duvara fotoğrafı vardı. Büyük ihtimalle o kişi eşiydi. "Geçin çocuklar" diye seslendi. Tahta kapıyı kapattı. Jimin ve Jungkook evin içinde dolaşıyorlardı. Birden fazla odası, küçük bir mutfağı ve büyük bir banyosu vardı.

Bölüm bu kadardı çünkü çok fazla uykum geldi. Yarın dinç olursam da yeni bölüm gelecek. Beklemeyi unutmayın. Hepinizi dediğim gibi çok seviyorum <3

Bölümleri çok kısalttığımın farkındayım ama gerçekten çok yorgun hissediyorum. Eve geldiğimde bile bitkin hissediyorum. O yüzden anlayışla karşılamanızı bekliyorum. Hepinizi çok seviyorum<3  Gelecek bölümü daha uzun yazıcam size sözüm olsun.






Fedakarlık // JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin