Etrafımdaki sesleri duyabiliyordum. Kendimi zorladım ama ayılamadım. Bir süre sonra hastane de açtım gözümü. Yanımdaki sandalyede oturan Profesöre baktım.
Uyuyordu. Ya da gözlerini dinlendiriyordu. Birazcık doğrulmak istedim. Kendimi kaldırmaya çalışınca. Hafifçe inledim. Başımı çarpmıştım galiba bu kadar ağrımasının başka açıklaması olamazdı.
Beni duymuş olmalı ki hemen açtı gözlerini.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Her zaman olduğu gibi."
"O halde nasıl işe gidersin?"
Sustum. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Daha kötü günlerim olmuştu. Böyle yapmaya devam ederse toparlanamazdım.
"Lütfen, boşverin."
"Neden yanında olmama izin vermiyorsun?"
Öfkelendim. Sanki her zaman benimle kalacak gibi konuşuyordu. Cansız bir sıraya bile kendimi ait hissetmişken sıcacık samimi hissettiren bir bedene yaslanamazdım. İki taraf içinde zor olurdu.
"Profesör benimle ilgilenmeyi bırakın.
Kendimi tam toparladım derken size yaslanamam? Benim için ne kadar zor bilemezsiniz.""Sadece sana yardım etmek istiyorum. Herhangi bir öğrencim olsada bunu yapardım."
"Biliyorum."
'Bu yüzden daha zor aptal' diye geçirdim içimden.
Yanımda duran tek kişi olduğunu bilmiyorsun. Senden destek alırsam sen olmadan adım bile atmam bunu da bilmiyorsun.
Kimsesi olmayan birinin kimsesi olmak herşeyi olmak demek bunu da bilmiyorsun...
Kal diye elini tutarken, git diye yalvarmak istiyorum.
Kendimle cebelleşirken yerinden kalktı.
Tam gözlerime bakarak;"Sadece iyileşene kadar yardım etmeme izin vermek zorundasın. Şimdi bana ne olduğunu anlat."
"Önce siz anlatın. En son iş yerindeydim."
"Sen bayılınca patronun telefonda son aradığın kişiyi çaldırmış. Felix de kime söyleyeceğini bilmediği için bana geldi. Sonra buraya getirdik."
"Anladım."
Biraz düşündüm... anlatmaktan başka çarem kalmamıştı.
"Pansiyonun ücretini ödeyemedim. Okulun oradaki parkın bankı rahat diye duymuştum ama pek değilmiş."
"Ne? Bu soğukta tüm gece orada mıydın?"
"Kusura bakmayın. Gidecek çok seçeneğim olunca kararsız kaldım."
"Özür dilerim."
"Önemli değil. Hastanede kaç gün kalabiliyor muşum?"
"Yarın taburcu ederlermiş"
"Bugün güzelce uyumalıyım. Siz gidebilirsiniz. Herşey için teşekkür ederim. İyi bir öğretmensiniz."
"Evet iyi bir öğretmenim, bu yüzden gitmiyorum."
Ne desem işe yaramayacaktı boşverdim.
Gece yarısına az kalmıştı. Oturduğu sandalye rahatsız ediyordu. Çok belliydi. Hemşire serumu çıkarmak için geldi. Profesöre dönüp çok dikkatli olmasını söyledi. Fena üşütmüştüm anlaşılan. Üşütmesem garip olurdu.Uyuyamıyordum. Deli gibi yorgundum. Uyuyacak gibi olsam. Gözüm sandalye de sürekli kıvranan öğretmene takılıyordu. Dayanamadım ve konuştum.
"İnsan şuraya bir koltuk atar"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starboy, hyunho
FanfictionKaderinde boğulmak varsa, ölmeden daha derine bakıp balıkları keşfetmelisin.