Peçeteniz hazır olsun🧻
O an duyduğum cümlenin siniriyle, geri çekilip kafa attım.
"Ananla baban seni yaptığı günü unutsun, sikik orospu."
Acıyla inlerken ağzını tutuyordu. Kanı görünce korktum. Dudağı patlamıştı. Az bile yapmıştım ama içim acımıştı.
Kalkıp banyoya gitti peçete alıp geri geldi. Kendi yastığını almak için elini uzattı. Dayanamadım;
"Bana bak!"
Umursamadı.
"Sana bana bakmanı söyledim!"
O kadar dehşetli söylemiştim ki ben bile kendimden korkmuştum. Nihayet yüzüme baktı.
"Söyle."
"Hayır sen söyleyeceksin, Minho neden, neden unutmalıyım?"
"Sadece, unut işte. Bende unutmalıyım. Bundan önce nasıl yaşıyorsam öyle yaşamaya devam edeceğim. Hyunjin, özür dilerim sadece sana yardım eden öğretmenin olabilirim."
Ayağa kalktım. Elindeki yastığı yere fırlattım. Eğdiği yüzünü yukarı kaldırıp bana bakmasını sağladım.
"Minho, seviştiğimizi unutabilirim ama sıcacık kucağının verdiği huzuru, unutamam. Kabus gördüğüm de anlattığın masalı, unutamam. Benim için pişirdiğin şeylerin tadını, unutamam."
Yakasını bıraktım, gözlerimden akan sıvıyı kontrol edemiyordum. Ellerimi göğsüne vurup, itip kakarken konuşmaya devam ettim. Sesim daha fazla yükselmişti.
"Minho, ilk defa mutlu hissettim. Neden bunu yapmak zorundasın?... Konuşsana!"
Yere çöktüm dizlerimi ellerimin arasına aldım ve konuşmaya başladım.
"Beni sevdiğine inanıyorum. Bana sahip olmak istediğine, gözlerindeki o tutkuya, inanıyorum. Bir bebeği sever kadar nazik olman hepsini kanıtlamaya yetiyor benim için. Sevişirken bile beni incitemeyen biri, sadece biri olamaz. beni sevdiğine, inanıyorum."
"Hyunjin, sus."
Ayağa kalktım. Kızarmış gözlerimi gözleriyle buluşturdum.
"Lütfen, beni kendinden uzaklaştırma. Senden başka kimsem yok. Neden bunu yapıyorsun bilmiyorum ama sikik bir orospu olmadığına eminim. Şimdi ikimizde bizi bu hale getiren cümleni unutalım."
"Her şeyi daha fazla zorlaştırıyorsun."
Kurduğu son cümle bu oldu. Arkasını dönüp gitti.
Kapıyı kapatıp, sırtımı yasladım ve yere çöküp ağlamaya başladım.Onu tanımıyordum ama tüm hayatım ondan ibaretti. Mutlu hissettiğim her şeyde sadece o vardı. Gerçekten nasıl biri bilmiyordum, hakkında çoğu şeyi bilmiyordum. Tek bildiğim şey tutkuyla bakan gözleriydi. Bana sadece acıyor olsaydı bu duyguları hissedemezdim.
Unutmamı söyleyen, yalana alışık olan diliydi. Gözleri sonsuza kadar hatırla diyordu.
Elimde olmadan hıçkırarak ağlamaya başladım. Hep böyleydim, sessiz ağlayamıyordum.
Bir süre sonra kapının ardından ses geldi.
"Üzgünüm keşke seni hep mutlu edebilseydim. Emin olabilirsin ileride daha çok üzülmemen için bugün seni üzmek zorundaydım. Ben, mutlu olmayı hak etmiyorum. Beni mutlu ettiğin için teşekkür ederim. Anlamanı da beklemiyorum."
Kapıyı açmak için zorlayıp, içeri girdi.
"Kalk yerden. Hala iyileşmedin."
Üstelemeden kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starboy, hyunho
FanfictionKaderinde boğulmak varsa, ölmeden daha derine bakıp balıkları keşfetmelisin.