Minhodan...
İkimizde ayık değildik ama o benden daha sarhoştu. Üzerimdeki ellerini çekmesini sağladım ve yerimden doğruldum.
"Gidiyorum, bana çakmaman için."
Tişörtümü tuttu, tüm gücüyle asıldı. Sarhoşluğun etkisiyle çok güçsüzdüm benim aksime Hyunjin'e 3 katı güç gelmiş gibiydi.
Elleri ve dizlerini bedenimi hapsedecek şekilde yanlara dayadı. Yarı ayakta gibiydi. Gözlerini açmak için zorlarken konuştu;
"Profesör, bana bak! Yatakta terk edilmeyecek kadar güzelim. O yüzden ben gidiyorum."
Ayaklanmak için önce ellerini çekti. Dizlerinin arasındaki gövdemi sıktı. Çok fazla güç kullanıp birden bırakınca ağır gelmiş olmalı ki üstüme kapaklandı. Kafalarımız sertçe birbirine çarptı. Beynimin uyuştuğunu hissettim. Acıyla karışık bir gülüş sergiledi ve konuşmaya başladı.
"Yetimhanede biri benimle birlikte olmak istediğini söylemişti. İstemememe rağmen bir kaç kez yakınlaşmıştı. Annen terk etse de yatakta terk edilmezsin, demişti. Kandırılmışım. Tanrı beni yaratırken terk edilme ayini yapılmış gibi. Sikicem böyle hayatı."
Sarhoş sesiyle hüzünlü biraz da isyankar bir şekilde anlatmıştı.
Gövdesi bacaklarımın arasında başı omzuma yaslanmış halde derin nefesler alıyordu. Ağırlığını üzerimde hissediyordum.
"Terk edilmeyecek kadar güzelsin...Sabredilemeyecek kadar."
Ellerimi saçlarına çıkartıp okşamaya başladım.
"Kendime verdiğim sözleri tutamayacağım kadar güzelsin..."
Yanağını kokladım ve devam ettim.
"Eğer gücüm yetseydi, ikimiz için engellerin olmadığı bir evren yaratırdım."
"Minho, seni seviyorum."
Kokusu başımı döndürüyordu. Bugünü gerekirse hayatımdan silerdim. Şu an sadece bu kokuda boğulmak istiyordum. Alkolün etkisi geçmişti. Hyunjin'in etkisi daha ağır geliyordu.
Onun üstümde olması ne kadar hoşuma gitse de şu an hem sarhoş hem de derin bir uykuda gibiydi. Hızlı bir şekilde üstüne çıktım. Aklımı kaybetmiş olmalıydım. Başka bir açıklaması yoktu.
Dayanamadan seslendim sadece benim çabamla olmuyordu.
"Uyan yoksa fena çakıcam."
"Hıı."
"Hıı deme tetikliyormuş, cidden."
Uyanması için dudaklarını ısırıyordum. Elim büyük balığın üzerinde geziniyordu.
Uykulu şekilde fısıldadı.
"Anca rüyamda sevişirim Minho'yla zaten."
"Aptal, rüya değil, uyan hadi."
Şaka gibi biri dudaklarını neredeyse koparmıştım. Boynunda izler bıraktığıma çok eminim, hala uyuyordu. Vazgeçemezdim. Bu cesaret bana bir daha gelmeyecekti.
Ayağa kalkıp banyodaki küvetin suyunu açtım.
Led kırmızı ışığı ayarladıktan sonra Hyunjin'i almak için odaya gittim. Üstündekileri çıkartmaya başladım."Üşüyorum, profesör."
"Uyan aq sabah olacak."
Tamamen soymuştum, rızası olduğuna emin olsamda uyuyor olması beni baya germişti. Yavaşça suyun içine bıraktım. Bu aptal hala sarhoş olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starboy, hyunho
FanfictionKaderinde boğulmak varsa, ölmeden daha derine bakıp balıkları keşfetmelisin.