Hyunjinden...
Hayatım yalnızca hayallere emanetti ve ben umutsuz olduğumu sanırdım. Halbuki imkansızılıkla düşlediğim her şey benim umudumdu.
Herkesin bilmesini istediğim bir şey vardı. Elimde olsa hepinize söylemek için tüm çabamı sarf ederdim.
Gerekçekleri görmezden gelip yalnızca yaşamak istediğiniz hayata odaklanın. Hayal olarak kalacağınızı sandığınız her şey hayalinizin ötesine ulaşabilir.
Düşleyebiliyorsan umutsuz değilsindir ve umut öyle bir şey ki ölümden ötesini yaşatır. Umudunuzu yitirmeyin.
Bugün sevgilimle 3. yılbaşını kutluyoruz. Bastırdığımız tüm duyguları bir kenara bırakıp, sonsuz bir son yaşamaya karar verdik.
3 yıldır hayalini kurduğumuz evi yaptırdık ve bugün evimizde ilk günümüz olacak.
İnsanlardan uzak, doğaya yakın, bahçesinde minik havuzu olan, tek katlı ve sürekli çarpışabilmemiz için yeterince küçük bir ev.
Minho tarih öğretmenliğine ara vermişti. Yeni hobiler edinmenin ona iyi geleceğini düşünmüştük ve beraber resim yapmaya başladık. Tahmin ettiğimden daha yetenekliydi.
Öğrettiğim ayrıntıları dikkatle yaparken ben de yetiştirmem gereken tabloları yapıyordum. İşimizden dolayı sık sık beraber çalışamasak da aynı şeyi yapıyor olmak bile huzur vericiydi.
Yeni evimizde resim için ayrı bir yer düşledim. Henüz ayrıntılar hazır değildi. Konuşmaya vakit bulamamıştık. Evi ilk kez göreceğim için fazla heyecanlıydım. Sergilerden dolayı yoğun olduğumdan, Minho her şeyle ilgilenmişti. Zevkine güveniyordum.
Çoğunlukla iş saatlerimiz çakıştığı için ayrı kalıyorduk. Çekimden ötürü işi uzasa bile bir şekilde gece eve geliyordu. İtiraf etmeliyim ki onsuz uyuyamıyordum. Aynı şekilde o da öyleydi.
Sanırım benden daha arsız oldu.
Minho'ya beni beklemeden eve gitmesi gerektiğini, eksik birkaç şeyi alıp döneceğimi söyledim. Önceden sahipleneceğime dair anlaştığım kediyi barınaktan almak için yola çıktım. 3. yılımız için minik bir jest.
Travmasından dolayı çok sevmesine rağmen kedi sahiplenmenin zor olduğunu söylemişti. Onun yerine bu cesareti göstermek istedim.
Aslına bakarsanız bizi en zorlayan buydu, neyse ki geride kaldı. Bana ufacık bir zarar gelmemesi için gösterdiği tedirginlik kötüyü çağırıyor gibiydi. Aksilikler beni hiç bırakmıyor olsa da, yalnızca gece huzurla uyuduğum kokusu var olduğu için zorlanmıyordum.
Beraber psikiyatri seanslarına katıldık ve sevgilim artık kızının mezarını ziyaret edip onunla konuşabiliyordu.
Her hafta beraber mezarına çiçekler götürüyorduk. Geçen hafta toprağına çiçekler dikmeye başladık. Minho kızının toprağını renklendirirken, çoçuğunun ilk adımılarını izleyen bir baba kadar heyecanlıydı.
Onu böyle görmek tekrar baba olmasını istememe sebep oluyordu. Hazır düğün günü yaklaşmışken, kendimi hazırlamalıydım.
Çoktan taksiye binmiştim, kucağımdaki kedi çantasında, heyecanımı paylaşan biri vardı. Biraz şişman olduğu için dizlerim ağrımıya başlamıştı. Şey aslında biraz değil, bir kediye göre fazlasıyla şişmandı.
Arabanın camından bakarken etrafın ıssızlığı, huzuru içime delicesine doldurmuştu. Kalabalığı sevmiyordum. gürültüyü, insanları.
Buna rağmen herkesle çok iyi anlaşsam da, sebebi yalnızca daha fazla gürültü olmasın diyeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starboy, hyunho
FanfictionKaderinde boğulmak varsa, ölmeden daha derine bakıp balıkları keşfetmelisin.