are too much, 10

2.3K 300 273
                                    

Minhodan...

Her şeyi ardında bırakıp "seni özledim" diyebilmişti. Onu hak etmiyordum. Şimdi tekrar o geceye dönsek yumuşak ruhu incinmesin diye, dokunmaktan sakınırdım.

Benden iğrensin diye "unut" demiştim. Her şeye rağmen sevsin diye değil. Ne kadar aptal biri.

Dürüst olmak istiyordum. Uzun zaman üstüne ilk kez biri beni anlasın istiyordum.

İçeri giren Changbin'i görünce ayaklandım.

"Çıkabilecek miyim buradan?"

"Hyunjin sayesinde evet."

"Sana onu bulaştırmadan hallet dedim!"

"Kendisi yardım etmek istedi. Şimdi sana söylediklerimi iyi dinle. Mahkemeye çıkmadan halledebiliriz gibi şu an bulduğum kanıtlar ve senin hala karakol da olman büyük bir şans bu işi uzamadan halledelim."

Hyunjinden...

Seni özledim, bana seni özledim demişti. Eve gidene kadar bunu düşündüm. O kadar enerji dolu hissediyordum ki tüm evi temizledim. Müzik açtım dans ettim. Sanki her şey yolundaymış gibi.

Evde baya sıkılmıştım. Bu sabah okula gitmeye karar verdim. Raporum henüz bitmese de hasta hissetmiyordum.

Zaman öldürmek ve artık derslerden geri kalmamak için hazırlanıp çıktım.

Sınıfa girdiğim gibi tüm gözler üstündeydi. Hepsi beni merak etmiş olmalıydı. Onlardan büyük olduğum ve kendi halim de takıldığımdan kimseyle çok iletişim kurmasam da hoşuma gitmişti. Özlenmek  güzel duygu.

Hepsine kocaman tebessüm ederek açıklama yaptım.

Felix söze atıldı.

"İlk ders tarih, yine boş geçecek anlaşılan. Acaba neden gelemiyor? Hiçbir şey söylemediler, umarım iyidir"

Kafamı sıraya gömdüm. Minho'yu düşünüp gülümsemek istedim.

Özlem acıtsa bile en değerli duyguydu benim için. Anneme dair beslediğim tek iyi şeydi.

Özlem, kötülük ve iyiliğin arasında sıkışıp kalmış en masum duygu.

Bunları düşünürken, Minho'nun sesi kulağım da yankılandı.

"Günaydın çoçuklar. Hyunjin iyileşmeden mi geldin, neden yatıyorsun?

Hızla kafamı kaldırdım herkes ayağa kalkmış profesörü selamlıyordu.

Yüzümdeki şaşkınlıkla doğruldum.

"Üzgünüm, profesör dersin boş olacağını duydum."

"Oturabilirsiniz."

Mutluluktan delirmek üzereydim. Şimdi benim koca balığım ders anlatacak ben de dinleyeceğim.

Gözümü hiç ondan ayırmadım. Çok profesyonel şekilde herkesle göz teması kurarak, dersi anlatıyordu.

En çok bana bakar sanmıştım.

Karşım da bana aşık ve benim gibi biri olsa, bu kadar profesyonel olamazdım.

'Helal lan yusufi'

Diye geçirdim içimden niye herkes bana bakmıştı.

"Efendim, Hyunjin?"

"Hiç soru soracaktım da."

Yine içimden söylerken dışa çıkmıştı anlaşılan lafı çevirdim, zilin çalması işime geldi.

"Sormak istersen kütüphanedeyim."

Kafa salladım. Kantinden iki kahve alıp kütüphaneye gittim.

Tam camın önündeki masaya oturmuştu. Uzaktan biraz izledim. Beni görünce, ona doğru yürüdüm.

starboy, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin