4. Bölüm

1.3K 139 55
                                    

İçeri giren orta yaşlı temizlikçi kadın birbirinden uzağa sıçrayan iki genci görünce gülmemek için dudaklarını birbirinin üzerine bastırdı. "Kusura bakmayın yeni bir hasta geleceği için odayı temizlenmem söylenmişti. İsterseniz biraz sonra geleyim." deyip odadan tekrar çıkacaktı ki Meryem Murat'tan biraz daha uzaklaşarak, "Şey... Zaten biz de çıkacaktık abla. Buyur gel işini halletsen sen." diye seslendi.

Kadın temizlik eşyalarıyla birlikte tekrar odaya girerken Meryem de telaşlı bir şekilde eşyalarını toplamaya başladı. Kısa bir süre hastanenin alt katına indiklerinde bekleme salonunda hararetli şekilde tartışan Fırat ve Emir'i gördüler.  Murat adımlarını hızlandırarak onlara yanaştığında "Nerede kaldınız oğlum?" diye seslendi. Her ikisi de hortlak görmüş gibi aniden sustu. Murat sorusuna cevap alamayınca, "Oğlum size soruyorum neden cevap vermiyorsunuz?" diye tekrarladı sorusunu.

Ela gözleri ikilinin arasında mekik dokurken karşı taraftan hâlâ bir yanıt alamamıştı. "Nerdeydiniz bu saate kadar Fırat? Sen cami yakın dememiş miydin Emir? Konuşun ya çıldırtmayın adamı." diye çıkışmasının ardından güç bela cesaretini toplayan
Fırat ürkek bakışlarla, "H-hiç ağabey ç-ç-ça-" diye kekelerken Emir panikle araya girip, "Cami işte Murat ağabey, camideydik hocayla nikah işini konuştuk." dedi.

Murat'ın yüz ifadesi duyduklarıyla yumuşadı. "Ha. İyi o zaman hadi gidelim!" diyerek hareketlendiğinde aklına hastane masrafları gelince duraksayıp elini Fırat'ın omuzuna götürdü. "Ağabeyciğim para işini ne yaptın?" diye sordu.

H-h-hangi p-p-parayı?" diye kekeledi Fırat.

"Annemlerin gönderdiği parayı diyorum oğlum! Hastane masrafları için. Yatırdın mı onu?"

"Ha... he he... yatırdım a-abi."

Emir Fırat'a imalı bir bakış atıp ardından Murat'a çevirdi bakışlarını. "Biz hallettik o işleri sen kafanı yorma ağabey." dedi oldukça samimi bir ses tonunda.

"Hadi siz Meryem'le birlikte arabaya binin biz de tuvalete gidip geliyoruz."

Meryem Fırat'la Emir'in bu tedirgin hallerini garipsese de Murat'ın koluna girip onu dışarıya yönlendirdi. Kapının önündeki arabaya ulaştıklarında "Galiba ben odada rujumu unuttum, sen otur ben hemen alıp geliyorum." diyerek Murat'ın yanından ayrılıp tekrar hastaneye girdiğinde bekleme salonunun bir köşesinde Fırat'la Emir'in hâlâ tartıştığını fark etti. Sessizce yaklaşıp onları dinlemeye karar verdi. Emir galiba Fırat'ı bir konuda sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Ne korkuyorsun oğlum? Hastane masraflarını bir hayırseverin ödediğini bizden başka kimse bilmiyor ki, parayı kaybettiğini nereden anlayacaklar! Ben olmasam neredeyse söyleyecektin ağabeyine. Baban öğrenirse n'olur bilmiyor musun?"

Meryem duyduklarına şaşırırken aklına bu hayırseverin kim olduğu ihtimalinin düşmesiyle donup kaldı. "Bu kadarını da yapmış olamazsın değil mi Serkan?" diye fısıldadı sadece kendinin duyacağı bir şekilde. Bu hayırseverin Serkan olup olmadığını mutlaka öğrenmeliydi. Bulunduğu yerden ayrılıp muhasebeye doğru ilerledi telaşlı adımlara. Muhasebedeki  kıza gülümseyerek selam verdi.

"Şey... Merhaba. Ben bugün taburcu olan Murat Ayaz'ın" deyip duraksadı. Neyiyim diyecekti şimdi?

Evet. Efendim buyrun."

Bu kız Meryem'in kim olduğunu bilmiyordu ki. Ne dese inanırdı. "Ben Murat Ayaz'ın eşiyim." dedi kendinden daha emin bir şekilde. "Hastane ücretini bir hayırseverin ödediğini öğrendik de acaba ismini öğrenebilir miyiz?"

"Dur bir bakayım efendim. Murat Ayaz demiştiniz değil mi?"

"Evet."

Muhasebeci kız ekranında göz gezdirdikten sonra, "Üzgünüm hanımefendi. Bağış yapan şahıs kimliğinin gizli tutulmasını istemiş." diye cevap verdi.

Ara verildi: Bozuk Para - Sevda sınavı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin