Tan yerinin ağarmasıyla semalarda yükselen ezan sesi yeni bir günün habercisiydi. Sabah ezanıyla birlikte uyanan kuşlar ötüşmeye başladığında gün ağarmadan koyunları dağda otlatmaya çıkaran çoban sürüsüyle köye dönüyordu. Ayaz ailesinin fakirhanesi köyün en son eviydi ve sürünün sulandığı çeşmeye çok yakındı.
Meryem duyduğu meleme ve çan sesleriyle tatlı bir uykunun kollarından sıyrılırken, yatakta gözleri kapalı bir şekilde dönerek elini yana attı. Aradığı sıcaklığın yerine soğuk çarşafa dokununca gözlerini hafif aralayarak yatağı kontrol etti. Yanının boş olduğunu fark edip başını yastıktan hafif kaldırarak alaca karanlıkta Murat'ını aradı gözleri. Odada yoktu. Nereye gitmişti ki bu adam daha gün bile ağarmadan? Tatlı tatlı sızlayan bedenini yatakta hafif yan çevirip yorganı göğüs hizasına kadar çekerek sol elini başının altına yerleştirdi ve karanlığa alışan gözlerini merakla yeni odasında gezdirmeye başladı. Odada koyu renkler hakimdi. Bakır rengindeki demir karyolasının karşısında koyu kahverengi ahşap bir dolap vardı ve yanında da yine aynı renkte bir sandık. Sandığın üzerindeki oval ayna barok işlemeli olsa da boyası dökülen kenarlardan oldukça eski olduğu anlaşılıyordu. Yerdeki el dokuması olduğu her halinden belli olan renkleri solmuş halının boyutu soğuk gri betonu tamamen kaplamaya yetmezken, lale desenli milli perdeler ince uzun pencereden içeriye sızmaya başlayan gün ışığını engelleyemiyordu. Almanya'daki beyaz mobilyalı turkuaz renkli odasından çok farklıydı burası.
"Şimdi bu odada kocaman kocaman böcekler de vardır." diye geçirdi içinden ürpererek.
Meryem'in ciddi bir böcek fobisi vardı. Türkiye'nin sıcak iklimi ve köyün kırsal yapısı birleşince böceklerin boyutu Almanya'da gördüğü böceklerden daha bir büyük oluyordu. Bu yüzden köyde geçirdiği yaz tatilleri Meryem için bir kabusa dönüşebiliyordu zaman zaman. İçine yerleşen ürpertiyle "Murat?"diye seslendiği bir anda kapı aralandı ve elinde su dolu güğümlerle Murat girdi odaya.
(Güğüm Anadolu'da sıkça kullanılan bakırdan yapılmış bir su kabıdır).
"Uyandın mı?" diye sordu Murat yüzüne bir tebessüm yerleştirerek.
"Uyandım. Neredeydin? Korktum biraz..."
Murat, "Geldim... korkma," derken açtığı kapıyı ayağıyla geri ittirip elindeki su dolu güğümleri yere bırakıp doğruldu. Meryem'i odasında görmek, onunla birlikte uyumak ve uyanmak Murat'ın kabul olunmuş duasıydı.
"Sular kesilmiş yine. Bu yüzden yolun altındaki çeşmeden banyo suyu getirdim bize." deyip kapının arkasındaki askılığa döndü ve elektrikli daldırma tipi su ısıtıcısını eline aldı. (bilmeyenler için fotoğraf ekledim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ara verildi: Bozuk Para - Sevda sınavı
Ficción GeneralBozuk Para kitabımın 2. Bölümü. Diğer kitap 40. Bölümden sonra buradan devam edecek. Meryem hayatının seçimini yapacak fakat bu seçim ona ne kadar mutluluk getireceğini gelin hep birlikte okuyalım.