"Yurdun önünde bekliyorum. Gel lütfen, konuşalım."
"Yasak. Çıkartmıyorlar bizi. Haftasonu çıkabiliriz anca. Hem konuşacak bir şey yok. Sen diyeceğini dedin, ben diyeceğimi dedim-"
Küfür savurdum. Elimi saçımdan sertçe geçirip arkamı döndüm. B*k vardı ayrılalım diyecek.
"Kapatmak zorundayım." dedi alel acele. "Mal öğretmenler, öğrencileri kontrol ediyor-"
"Yanına geleceğim. Bekle beni. Affettiğini duymadan gitmeyeceğim burdan-"
"Asla giremezsin. Sokmazlar seni. Evine git. Ablan tek kalmasın."
Kapattı. Küfür savurdum. Ayrılalım diyen dilimi eşek arıları soksun.
Yüzümü yurda dönüp etrafını kontrol etmeye başladım. Her yerde engel. Tırmanmaya çalışsam fark ederler hemen beni. Jale'ye zorluk çıkarmaktan başka bir b*ka yaramam.
"Çok ağır kazan bunlar. Ne var bunların içinde?"
Sesin geldiği yöne döndüm. Yurda yemek gelmiş.
"Sallanma. Yemek var işte. Elini çabuk tut. Müdürenin dırdırını çekemem."
Genç olan başındaki boneyi düzeltip köşeli kazanı yüklendi. Diğeri de bir benzer kazanı yüklendiğinde açılan kapıdan girdiler içeriye. Girdiler. Aklıma gelenle araca yaklaştım dikkat çekmeden. Şoför başını direksiyona yaslamış, uyukluyordu. Aracın içini kontrol etmeye başladım hızla. Ayı gibi adamın içine girecek beyaz forma vardı. Yurdun kapısını kontrol edip aldım elime formayı. Arabanın kenarına geçip kıyafetlerimin üzerine giydim hemen. Çok bol oldu ama girene kadar idare ederim artık. Kafama bone geçirdim. Maske dikkatimi çekti sonra. Adamların ağzında yoktu ama gizlenmek için taktım hemen. Gözlerim kazanlara gitti. Bunları taşımaya kalksam kıçım çıkar. Bir yalan uydurup içeri girmeliyim.
Üzerimi düzeltip kapıdaki görevliye doğru ilerledim. Giydiğim pantolon kıçımdan düşecek neredeyse. Görevli beni fark ettiğinde boğazımı temizledim sesimi kalınlaştırarak. Görevli tuhaf bakışlarıyla üzerime bakıyordu. B*k var.
"Müdüre hanımla görüşmem vardı. Dağıtılan yemekler hakkında rapor vermem gerek. Yeni düzenleme."
"Bekle burda." dedi üsten bakışlarıyla. "Müdüre hanıma haber vereceğim-"
"Beni bekliyordu zaten. Daha gidecek başka yerler var. Tek burası değil."
Kapıyı kapattı ve kaşlarını çattı.
"Bekle." dedi sinirle. Köpekler kıçını ısırsın da oturama. Şerefsiz.
Yurda girdiğinde az önceki adamlar çıktı içeriden. Arabanın kenarına geçip gizledim kendimi.
"Ne güzel kızlar var abi. Çeşit çeşit." dedi genç olan. İçimden küfür savurdum. O lafı bir yerlerine sokardım ama dua et işim var. Büyük kapıyı açıp aracın arkasına geçtiler.
Yemeklere odaklandıklarında büyük kapıdan girip yurda doğru ilerledim hızlı adımlarla. O sırada görevli çıktı yurttan. Başımı eğip dikkat çekmeyen adımlarla yanından geçtim. Diğerleri ile aynı giyindiğim için dikkat çekmedim. Yurda girdim hemen. Görevli dışında hep kızdı burası. Ne b*k yiyeceğim şimdi.
"Sırayı bozmadan ilerleyin!"
Merdivenlerden kızlar iniyordu aşağıya. Başında mal öğretmenlerden biri. Kızlara göz gezdirdim. Nerdesin Jale?
Gözlerimi kırpmadan takip ettiğimde nihayet onu görebildim. En arkada duruyordu. Elini saçına atıp başını çevirdiğinde göz göze geldik. Kaşlarını çattı. Anlamaya çalışıyordu. Üzerimi süzüp tekrar yüzüme baktı. Gözlerini kırpıştırdı sonra. Tipini yediğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kartal
Spiritual"Meyveli pasta çok güzeldi-" "Meyveler kendinden geçmişti, ne güzeli. Haram zıkkım olsun verdiğim para." Düşünceli hâlde önüne döndü. Keyif kaçırmaya gerek yok. Kolumu omzuna atıp kendime çektim onu. Başını bana çevirdiğinde gülümsedim. "Sen nasıl b...