11. YA UÇURUM YA DAĞ

375 16 2
                                    

Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...🏮🕯
İşte yeni bölüm⬇️ Keyifle okumanız dileğiyle...
Oy verip yorum yapmak lütfen unutulmasın!💫⚡️

11. YA UÇURUM YA DAĞ

Allie X, Devil I Know

"Olacaksan ya uçurum ol ya dağ." derdi annem hep. "Ne içine düşebilsinler ölümü göze almadan, ne tepene çıkabilsinler." Hoşuma giderdi. Ne yazık, galiba şimdiye kadar ben ikisini de başaramamıştım.

Telefonum komodinin üzerinde titrediğinde oturduğum yerde irkildim. Acaba yine Alex miydi? Son zamanlarda kontrol etmek için günün belli saatlerinde arayıp bir dizi soru yağmuruna tutuyordu. Tatmin olursa telefonu kapatıyor, olmazsa da soluğu yanımda alıyordu. Hatta bazı günler özellikle evi arayıp beni istiyor ya da ne yaptığımı hizmetlilere soruyordu.

Üzerimdeki bu aşırı baskının içimde bir şeyleri yavaş yavaş tükettiğini hissediyordum. Çaresizlik içinde son bulmasını beklerken umutsuzluğa kapılıyor, korkuyordum.

Korkum kalbimde sıkı sıkı tutunuyor, her geçen günle filizlenip kök salıyordu. Belirsizliklerden besleniyordu. Kalbim yavaş yavaş korkumun köklerine hapsoluyordu. Cevabını bilmediğim her soruyla kökler biraz daha büyüyor, yayılıyordu. Onu kurtarmalıydım ama nasıl yapmam gerektiğini bilmiyordum. Belki de işe soruların cevaplarını bulmakla başlamalıydım. Belki de bilinmeyen sorularla beslenen kökler ancak bulduğum her cevapla kuruyacak, yok olacaktı.

Kolumdaki saate baktım on bire geliyordu. Alex genellikle öğle yemeği sonrasında arar, ilacımı içip içmediğimi kontrol ederdi. O olamazdı, saat araması için henüz erkendi. Öğrenmenin tek yolu vardı. Uzanıp telefonu aldım. Ekranda bilinmeyen numara yazıyordu. Bu yazıyı görmeyeli çok olmuştu. Duyduğum heyecanla kalbimin hızla çarpmaya başladığını hissedebiliyordum.

Mümkün müydü? Arayan yine Gloria olabilir miydi? Uzun zaman geçmişti. David'le Alex'in onu yatak odamızdan yaka paça çıkarıp götürdükleri o günden sonra bir daha ne yüzünü görmüş ne de sesini işitmiştim. Kağan'la yaptığımız onca araştırmaya rağmen hakkında en ufak ize bile rastlayamamıştık. Açıkçası günlüğünde yazdıklarını okuduğumdan beri hayatta olduğundan bile şüphe duyuyordum.

Düşünürken bir anda aklıma çağrının sonlanabileceği ihtimali gelip paniğe kapılınca telefonumu neredeyse elimden düşürecektim. Neyse ki tam zamanında yakalayıp cevaplamayı başarabilmiştim. Tek elimi göğsümün üzerine koyarak derin bir nefes aldım.

"Efendim."

Karşı taraftan ses gelmedi ama telefon açıktı. Şansımı bir kez daha denedim. Onunla muhakkak konuşmalıydım. Söylemek istediği önemli şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Alex'in gerçek yüzünü bilen, bana yardım edebilecek tek kişi belki de oydu.

"Alo... Cevap verin lütfen, kimsiniz?"

Kulağıma sadece kesik kesik, hızlı hızlı alıp verilen soluk sesi geliyordu.

"Konuşun!" dedim bir anlık öfkeye kapılarak. "Yoksa telefonu kapatacağım. Alo!"

Soluk sesi birden kesilince sözlerimden pişmanlık duydum. Arayan gerçekten de Gloria'ysa bu kadarına cesaret edebilmesi bile takdire şayandı. Bense kalkmış üzerine bir de kızıyordum. Söz konusu Alex ve yapabilecekleriyse onun yerinde olsam belki de bu kadarına cesaret edemeyebilirdim. Konuşmadı. Neyse ki kapatmamıştı, soluk alıp verişini yeniden duydum.

RUHUMDAKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin