Deniz'e tatlısının son parçasını da uzattım. Bıkkın bir şekilde bana bakıp onu da yedi. Kocaman gülümseyerek baktım. Yanakları bir sincap gibi şişmişken bıkkın bir şekilde bakmakla yetindi. Melis Hanım'ın gülüşünü duyunca o tarafa döndük. Ahmet Bey de hafifçe gülüyordu. Deniz'in ifadesi hoşlarına gitmiş olmalıydı. Deniz ikisinin gülüşlerine bakıp kafasını eğdi ama dudakları diğerlerinin fark edemeyeceği kadar kıvrılmıştı. Onun gülümsemesine bakarken gülümsemem yavaşça küçüldü ve içten bir hal aldı. Sessizce kafamı kaldırıp herkes yediği için masayı toplayan ablalara baktım. Ablalar da bana bakıp hafifçe gülümsedikten sonra işlerini yapmaya devam ettiler.
Bir süre sessizce oturduk. Ahmet Bey ve Melis Hanım telefonlarından bir şeyler yapıyorlardı. Deniz sessizce bazen masayı bazen de ikisini izliyordu. Benim gözlerim ise hep Deniz'in üzerindeydi. Deniz beni izlemeyi ne kadar çok seviyorsa ben de onu izlemeyi o kadar çok seviyordum. En küçük bir ifadesini, anlatmak istediği minik bir şeyi bile kaçırmak istemiyordum.
En sonunda Ahmet Bey ve Melis Hanım kalkıp koltuklara geçtiler. Deniz'e baktım. Bana bakıp koltuklardan birine bakarak işaret etti. Kafamı sallayıp onayladım. Ayağa kalktım. Bedenini bana doğru döndürünce ayaklarını ayaklarımın üzerine koydum. Belinden tutup ayağa kalkmasına yardımcı oldum. Kollarıma tutunarak ayağa kalktı. Geri geri yürüyerek koltuklara ilerledim. Bizim geldiğimizi görünce Melis Hanım kocaman gülümsedi. Ahmet Bey ise gizlice bakmakla yetindi.
Koltuğun önüne gelince yerimde birkaç paytak adım atarak döndüm ve Deniz'i koltuğa bıraktım. Kollarımdan destek alarak oturdu. Ellerini çekince yanına geçip oturdum. Oturunca Deniz yavaşça elini uzattı. Hafifçe gülümseyerek elini tuttum. Parmağıyla yavaşça elimle uğraşmaya başladı. Son zamanlarda bunu yapıyordu. Onu rahatsız eden bir şeyler olduğunda hiç belli etmeden kendi elleriyle uğraşıyordu ve zaman zaman kendi ellerine zarar verebiliyordu. Ben de öyle olduğunda benim ellerimle uğraşmasını istemiştim. Başta kabul etmese de kabul ettirmiştim. Ne zaman elleriyle uğraşmaya başlasa sessizce yaklaşıp araya kendi elimi sokmuştum.
Melis Hanım sessizce ellerimize bakıp telefonuna geri döndü. Deniz Ahmet Bey'e bakınca Ahmet Bey de yakalandığını anlayıp sessizce güldü. Sonra ellerimize bakarak gülümsedi ve kafasını aşağı yukarı sallayıp telefonuna döndü. Sessizce önce Deniz'e sonra ellerimize baktım. O da aynısını yapmıştı. Hafifçe güldüm ve Deniz'in artık durmuş olan parmağını hafifçe dürttüm. Sahte bir kızgınlıkla yavaşça parmağıma vurdu. Sessizce gülerek tekrar dürttüm parmağını. Tekrar sahte bir kızgınlıkla yavaşça parmağıma vurdu. Bir süre aynı şeyi tekrarlayarak eğlendik.
En sonunda parmaklarımız yorulduğunda durduk. Deniz burnundan sert bir nefes vererek güldü ve kafasını bahçeye bakan boydan cama çevirdi. Gülerken ben de baktım bahçeye. Bahçede farklı birini görünce yeniden Deniz'e döndüm. Deniz'in yüzündeki ifade soğumuştu ve çenesi kibirli bir şekilde yukarı kalkmıştı. Adam da Deniz'e bakarak yarım bir şekilde gülümsüyordu ve buraya doğru yürüyordu. Bahçeye açılan cam kapıya iki parmağıyla hafifçe tıklattı. Melis Hanım ve Ahmet Bey o tarafa döndüler. Melis Hanım kocaman gülümseyerek ayağa kalktı ve kapıyı açtı. Ahmet Bey'in yüzü Deniz'in yüzü gibi soğuk olmasa da kibirli bir ifadesi vardı ve çenesini Deniz gibi yukarı kaldırmıştı. Deniz'in birçok yönden babasına benzediğini gittikçe anlayabiliyordum.
"Gel, Harun gel. Biz de seni bekliyorduk." Melis Hanım mutlu bir şekilde konuşarak adının Harun olduğunu anladığım adamı içeri çekti. Ayrıca Melis Hanım dışında kimse beklemiyordu bu adamı, özellikle de Deniz. İfadesine baktığımda Deniz'in öfkesini ve öfkesini bastırmak için kullandığı kibrini görebiliyordum. Eminim ki Deniz ifadesini bilerek bu kadar anlaşılabilecek bir şekilde açık gösteriyordu. Sanki Harun'un görmesini istiyordu.
Harun Melis Hanım'ın yönlendirmesiyle karşımızda kalan tekli koltuklardan birine oturdu. Melis Hanım ise eski yerine, çiftli koltuktaki Ahmet Bey'in yanına oturmuştu.
"Hoşgeldin Harun." Ahmet Bey üstün olduğunu belirten bir ses tonuyla konuştu. Harun hafifçe gülümsedi.
"Hoşbuldum Ahmet." Harun tüm yüzsüzlüğüyle yerine yerleşirken konuştu. Deniz yavaş yavaş elimle uğraşmaya başladı. Ona döndüğümde o da bana döndü. Kaşları hafifçe çatılacak gibi titredi ama kendini durdurdu. Çenesini iyice dikleştirip her zamankinden daha dik ve daha sağlam durdu. Deniz duruşuyla üstün olduğunu belli ediyordu. Süslü kelimelere veya ses tonuna ihtiyaç duymuyordu. Sağlam duruşuyla Harun'u eziyordu. Sessizce gülümseyerek elimle hızlı hızlı uğraşmaya başlamış elini diğer elimle tuttum. Parmağını hafifçe okşayıp hareket ettiremeyeceği şekilde tuttum. Kafamı kaldırıp baktığımda Harun ellerimize sert bir şekilde bakıyordu. Ahmet Bey sertçe boğazını temizleyerek dikkatini dağıtmaya çalıştı ama Harun gözlerini ellerimizden çekmedi. İçgüdüsel olarak elimle Deniz'in elini tamamen kapladım ve Deniz'in elini gizlemeye çalıştım. Harun'un gözleri benim yüzüme tırmandı. Deniz gibi çenemi dikleştirerek baktım. Harun yarım ağız gülerek geri çekildi ve gözlerini üzerimden çekti.
"Şirkette görüşmeyecek miydik?" Melis Hanım bir bana, bir de Harun'a bakıp konuştu.
"Öyleydi ama gelip Deniz'i de görmek istedim." Harun pişkin bir şekilde gülerek konuştu. Sonra göz ucuyla Deniz'e baktı. Deniz en sonunda kaşlarını çattı. Harun zafer kazanmış bir şekilde gülümsedi ve Melis Hanım'a döndü.
"Ama Deniz beni gördüğüne pek sevinmiş gibi değil." Harun pişkin bir şekilde konuştuğunda Ahmet Bey kısık sesle güldü. Harun'un gözleri ona döndüğünde yüzü düştü. Deniz'in ise kaşları gevşemiş kibirli ifadesi yeniden yüzünde yer edinmişti.
"Deniz'in sevinmesi için hiçbir sebebi yok. Aksine şu an seni gördüğü için hoşnutsuz." Ahmet Bey Deniz'in sesi olarak konuştu. Deniz burnundan sert bir nefes vererek güldü ve elimi sıktı. Harun Deniz'e baktığında yüzü daha çok düştü çünkü Deniz asıl şu an sevinmiş duruyordu. Harun önce Ahmet Bey'e, sonra Deniz'e baktı. İkisinin birbirine benzeyen kibirli ifadelerine bakıp ayağa kalktı.
"Öyleyse şirkette görüşürüz." salonun çıkışına yürürken sert bir yüzle konuştu. Melis Hanım, Ahmet Bey'e kızgın bir şekilde bakıp ayağa kalktı ve telaşla Harun'un peşinden gitti.
"Şu adamdan nefret ediyorum ama kurtulamıyorum da. Ama merak etme oğlum kurtulacağız elbette. Onu senden uzaklaştıracağım." Ahmet Bey kendinden emin bir şekilde konuştu. Ayağa kalktı ve yanımıza gelip Deniz'in alnına öpücük kondurdu.
"Annene de bakma sen. O da kendince senin iyiliğini sağlamaya çalışıyor." Ahmet Bey sıcak bir şekilde küçük bir tebessümle konuşup odadan çıktı. Deniz sessizce babasının söylediklerini dinlemekle yetinmişti. Boş bir ifadesi vardı. Gözleri bana döndüğünde ifadesi sarsıldı. Yüzündeki sertlik yıkıldı. Kaşları aşağı düştü ve yorgunlukla kafasını omzuma koydu. Bir elimi saçlarının arasına sokup yavaşça okşadım. Derin bir nefes alarak biraz daha yaklaştı ve boştaki elini boynuma sardı. Hafifçe gülerek ellerimizi ayırdım. Bir elimi sırtından, bir elimi bacaklarının altından geçirdim ve kucağıma alarak ayağa kalktım. Diğer kolunu da boynuma sardı ve yüzünü de boynuma sakladı. Yavaşça yürüyerek salondan çıktım.
Merdivenlere gelince Ahmet Bey de iniyordu. Sıcak bir şekilde gülümseyerek kenara çekilip yol verdi. Sessizce gülümseyerek yanından geçip üst kata çıktım ve Deniz'in odasına ulaştım. Camın önündeki koltuğuna gidip Deniz'i yavaşça bıraktım ama o beni bırakmadı. Derin bir nefes alarak kucağıma tekrar aldım. Koltuğa kendim oturup onu da kucağıma oturttum. Hafifçe kıpırdanıp yerine yerleşti. Sessizce gülerek kollarımı etrafına sardım ve etrafında koza oldum. Ben de yüzümü boynuna koyup öz kokusunu derince soludum.
***
1048 kelimeyle harbiden uzun bölümler yazdığımı kendime kanıtladım. Bu sefer hızlı da yazdım çünkü vaktim vardı. Kursum iki gün tatil oldu ben de kendi kendime ders çalışırken mola verdikçe buna yazdım 😌✌️
Bakalım, yeni biri dahil oldu hikayeye. Ayrıca Harun gerçekten kötü biri. Öyle hiç şüpheye gerek yok. Üzücü bir geçmişi falan da yok. Direkt kendiliğinden şerefsiz ve kötü bir karakter bu djxbdjdkxvdjdvxj
Dilek ve şikayet bölümü.☞
Seviyorum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renascence {BXB}
Teen FictionDeniz geçmiş travmasıyla kendini karanlık bir dünyaya hapsetmişti ve yaşamını bir ölü gibi devam ettiriyordu. Cem ise bu dünyalar güzeli adamı yeniden canlandıracaktı. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Renascence" İngilizce'de "Yeniden Doğuş, Canl...