YİRMİ

1.2K 107 32
                                    

Deniz uzattığım son ekmek parçasını da yedi. Sonra daha fazla yemek istemediğini kafasını başka yöne çevirerek belli etti. Hafifçe gülümseyerek omzuna dokunup ayağa kalktım. Tepsiyi aldım. Deniz bakınca ona kocaman gülümseyip odadan çıktım. Tepsiyi hızlıca mutfağa bırakıp odama çıktım. Hızlıca üstümü değiştirip Deniz'in yanına döndüm.

Odaya girince kafasını çevirip bana baktı. Sonra parlayan gözleriyle camı işaret etti ve dışarıyı izlemeye geri döndü. Yanına gidip ne izlediğine baktım. Artık kış tamamen gelmişti ve dışarıda kar vardı. Deniz ise bahçede kar topu savaşı yapan çocukları izliyordu. Bir kenarda ise dün yaptıkları kardan adam vardı. Anneleri ise verandada oturmuş kahve olduğunu tahmin ettiğim bir şey içiyorlardı ve oldukça üşümüş gibi duruyorlardı. Yine de yüzlerindeki iç ısıtan gülümsemeyle doyasıya eğlenen çocuklarını izliyorlardı.

Deniz elini kaldırıp omzuna koyduğum elimi tuttu. Kenarları kıvrılmış dudaklarına eşlik eden mutlulukla dolu gözleriyle bana baktı. Kocaman gülümseyerek baktım. Çocukların eğlencesi Deniz'in de eğlencesi oluyordu her zaman.

"Bahçeye çıkalım ister misin?" sıcak bir şekilde gülümseyerek konuştum. Yavaşça yanındaki sandalyeme oturdum. Kafasını hafifçe sallayarak onayladı. Heyecanla ayağa kalkıp dolabına gittim. Deniz'e bakıp kıyafetlerinin kalın olduğuna emin olup sadece mont aldım. Bir de bot alıp yanına geri döndüm. Montunu ve botunu giymesine yardımcı oldum.

"Ben de hemen giyinip geleyim." heyecanla konuştum. Deniz burnundan sert bir nefes vererek kafasını salladı. Hızlıca odama geçip mont ve bot giyip Deniz'in yanına geri döndüm. Heyecanla sandalyesini ilerlettim ve birlikte odadan çıktık. Evden de çıkınca yavaşça bahçedeki yolda ilerledim. Kameriyeye gelince Deniz'i masanın yanına yaklaştırdım. Bir sandalye çekip yanına oturdum. Heyecanla parlayan gözleriyle bahçeyi izliyordu. Birkaç gün önce bahçıvanın şekil verdiği çalılar karla kaplıydı. Yapraklarını dökmüş ağaçların ince dallarında bile kar vardı. Deniz dönüp bana bakınca kocaman gülümsedim. Kafasını hafifçe bahçeye doğru sallayıp sandalyesini ilerletti. Hemen ayağa kalkıp onu takip ettim. Karın yoğun olduğu bir yerde durdu ve eğilip biraz kar aldı. Endişemi gizlemeye çalışarak yanına gittim. Soğuktan kızarmaya başlayan elinde tuttuğu karı hafifçe gülümseyerek bana uzattı. Kocaman gülümseyerek elinden karı aldım. Boşta kalan sıcak elimle üşüdüğünü düşündüğüm elini sarmaladım. Burnundan sert bir nefes vererek güldü.

"Kara dokunmak istiyorsan eldiven getireyim, olur mu? Zaten ellerin hep soğuk. Kara dokununca daha çok soğuyor." gülerek konuştum. Deniz burnundan sert bir nefes vererek güldü ve kafasını sallayarak onayladı. Kocaman gülümseyerek bana verdiği karı kenara bırakıp hızlıca eve girdim. Deniz'in dolabında daha önce hiç görmediğim için başka bir yerde de olabilirdi. O nedenle mutfağa gidip ablalara sordum. Nerede olduğunu bilmediklerini, Melis Hanım'a sorarsam daha iyi olacağını söylediler. O nedenle Melis Hanım'ın çalışma odasına gittim.

Yavaşça kapıyı tıklatıp izin veren sesini duyduktan sonra içeri girdim. Bana kısaca bakıp önündeki dosyada bir şeyler okumaya devam etti. Bugünlerde Melis Hanım evden çalışıyordu ama yine de çok yoğundu. Bildiğim kadarıyla da Ahmet Bey şirkette çalışıyordu ve o da oldukça yoğundu.

"Deniz biraz kar oynamak istiyor ama eldivenlerini bulamadık. Siz nerede olduklarını biliyor musunuz?" yavaşça sordum. Kaşlarını kaldırarak tamamen bana baktı.

"Deniz'in eldivenleri yok ki kuzum. Daha önce hiç kar oynamak için dışarı çıkmadığı için eldiven de almamıştık hiç." Melis Hanım üzgün bir şekilde konuştu. Heyecanım biraz sönerken sessizce buruk bir şekilde gülümsemekle yetindim.

"Ama babasının eldivenleri var." Melis Hanım heyecanla konuşup ayağa kalktı ve masanın arkasından çıktı. Yanıma gelip odadan çıktı. Ben de onu takip ettim. Ahmet Bey ile olan yatak odalarına gidip kıyafet odasına girdi. Sessizce yatak odasının önünde bekledim.

Renascence   {BXB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin