-4-

1.7K 60 3
                                    

Sabah
Yazar'dan
Şebnem sabaha kadar uyumayan kızı Masal'ı zar zor uyuttuktan sonra kendine gelmek için duşa girdi ardından da üstüne rahat bir şeyler giyinip aşağıya indi.
Kızlar mutfakta kahvaltı için uğraşırken,Şebnem gülümseyerek yanlarına gitti ve üçünü teker teker sulu öptü.Ardından baş ağrısından kurtulmak için kendine sert bi kahve yaptı.
"off anne olmak çok zor gerçekten."
Şebnemin hayıflanmasına karşı Kainat gülümsedi.
"Neden kuzum?"
"Gecenin üçünde Masal uyandı saat sekiz oldu ben daha anca yatırdım.Amerika'da böyle değildi aslında,alışamadı sanırım.Gerçi uyku konusunda bana değilde o ukala babasına çekmiş."
"Selimle konuştun mu?"
Kainat'ın sorusuyla aklına dün ki olanlar gelince elindeki bıçağı sertçe kenara koydu.
"Neymiş beni aldatmamış mış,kızını da beni de bırakmayacakmış filan..Zırvaladı işte."
"Şebnem ortada kızınız var.Oturup konuşsanız en azından.Her ne kadar boşanmış olsanız da Selim,Masal'ın babası."
"O geceden sonra Selim'in Masal üstünde hiçbir hakkı yok,bundan sonra da olmaz!"
Kainat tam konuşacak iken Aylin'in mutfağa girmesiyle ikisi de sustu.
"Akşam ki partiye geliyor musunuz?"
"Ne partisi!?"
"Aa ben sana söylemeyi unuttum özür dilerim."
"Sorun değil kuzum.Ee madem döndüm bi hatırlatayım kendimi İstanbul gecelerine."
***********
Can uyku mahmuru bir şekilde salona girer.Arkadaşlarına baktığında hepsinin koltukta boş boş oturduklarını görür.
"Günaydın."
Selim ve Özgür'den cevap alırken Demir'in dalgın olduğunu farkeder.
"Selim,partiye geliyor musun abi?"
"Şebnem gelicek mi?"
Selimin sorduğu soruyla gülümserken Demir başını eğerek cevap verdi.
"O zaman geliyorum."
***********
Şebnem,Masal'ı teyzesine emanet ettikten sonra eve gelmiş,hızlı bir duş faslından sonra üstüne derin sırt dekoltesi olan beyaz bir elbise giymiş,saçını sıkı bir atkuyruğu yaptıktan sonra Ayça ile birlikte aşağıya indi.İki arkadaş birbirlerine karşılıklı iltifat ettikten sonra birlikte diğerlerini beklemeye başladı.Ancak Şebnem Gürsoy bekletmeyi sever bekletilmekten hiç hoşlanmazdı.O yüzden oflayarak koltuklardan birine oturdu ve telefonu ile ilgilenmeye başladı.Birkaç dakika sonra ise sıkılınca kızlara seslendi.
"Kızlaarr!!hadi.."
Kızlar hızlıca merdivenlerden indikten sonra birbirlerine tekrardan kısa bir iltifatta bulundular ve evden çıktılar.
Şebnem şoför koltuğuna geçerken kızlarda arabaya bindiler ve parti yerine doğru gitmeye başladılar.
Yarım saat sonra bi kazadan dolayı trafik oluştuğu için hepsi arabanın içinde sıkıntıyla bekliyorlardı.Aylin daha fazla dayanamadı ve Şebnem'e seslendi.
"Şebocum,radyoyu açsana şarkı dinleyelim."
"Tamam."
Şebnem radyoyu açtıktan sonra herhangi bir kanala bastı.Arabanın içini bilindik bir şarkı doldururken hepsi birlikte söylemeye başladı.
Artık ne masumuz ne yalandan yoksun
Bırak, olsun
Resimleri sen al, mevsimler zaten benim
Hadi, olsun
Bölüşülsün şiirler, arkadaşlar, şehirler
Olan olsun
Artık ne özgürüz ne de özgür ömrümüz
Hadi, olsun
Ben giderim İstanbul senin olsun
Ben giderim İstanbul senin olsun
Alırım başımı, başım bir deli nehir
Silerim yaşımı, siler ismimi şehir
Kestirir saçımı, kendimi avuturum
Bir gülü kurutur, kurursa unuturum
Bir mektup yazarım yokluğundan da ağır
Bir kedi alırım sen de anneni çağır
Ellerin aklımda sevdan kalbimde kalır
Hep hüsran hep kahır, söyle artık olsun..

********
Uzun bir araba yolculuğundan sonra kızlar gece kulübünün önüne arabayı park ettikten sonra indiler.Ayrıcalıklı oldukları için uzun kuyruğa aldırış etmeden içeri girdiler.Bütün bakışlar kızların üstündeydi ve Şebnem bu hissi oldukça özlemişti.Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ancak Selim'i görmesiyle anında yüz ifadesi düştü.Yinede çaktırmamaya çalışarak masaya ilerledi ve en yakın arkadaşı olan Demir'e sımsıkı sarıldı.Ardından Özgür,Güney ve Can'la da sarıldıktan sonra hepbirlikte locaya oturdular.Şebnem Demir ve diğerleri ile sohbet ederken Selim'in gözleri sevdiği kadının üzerindeydi.Yine muhteşem görünüyordu,eski günlerdeki gibi..
Selim'i düşüncelerinden bölen ses Kainat'tan geldi.
"Ben içecek bişeyler alıyorum ,ne istiyorsunuz?
Şebnem ve Aylin her zamanki gibi tercihleri tekila olurken kızlar alkolsüz kokteyl istediler.
"Bende geliyim hayatım siz ne istiyorsunuz beyler?"
"Erkeklerin hepsi aynı anda viski demesi üzerine anlık bir sessizlik oldu sonra hepsi gülmeye başladı.Can,Kainat'la beraber içecekleri almaya giderken Özgür,Şebnemle konuşmaya başladı.
"Nasılsın Şebnem?"
"İyiyim canım sen nasılsın?
"İyidir ne olsun,sen gittikten sonra bu tayfa eskisi gibi değildi,iyiki geldin."
"Bende eskisi gibi değildim hala da değilim,ama iyiki geldim.Kızımın dayıları ve teyzeleriyle beraber büyümesini istiyorum."
Selim,Şebnemin söyledikleriyle gerilirken konuşmanın ortasına girdi.
"Amcaları demek istedin galiba?!"
Şebnem sinirle Selim'e doğru döndü ve gülümsedi.
"Hayır,dayıları demek istedim.Amca kavramı için ortada bir 'baba' olması gerek ama ben baba göremiyorum.O yüzden kızımın amcaları değil dayıları olmuş oluyor."
İçkiler geldiğinde Can ve Kainat ortamda gerginliği farketti.Kimse sesini çıkarmıyor,Selim ve Şebnem arasında gerginliğin daha fazla büyümemesini istiyorlardı.
"Ne demek babası yok!?Ben kızımın babasıyım.Bunu ne kadar inkar edersen et,gerçeği değiştiremezsin Şebnem İnan!"
"Şebnem İnan değil,Şebnem Gürsoy hatırlarsan biz boşandık.Sen biyolojik olarak babasın.Benim kızımın üzerinde hiçbir hakkın yok.Sen o gece hem beni hem kızımı kaybettin.O yüzden bana laf söyleme hakkın yok Selim İnan!"
Kainat olayın büyüyeceğini hissederek araya girdi
"Şebnem ve Selim,bu tartışmanın yeri burası değil.Burda hepbirlikte toplanmışken aranızdaki meseleyi rafa kaldırsanız?"
Şebnem anlayışla başını sallarken önüne döndü ve içkisinden büyük bir yudum aldı.İçindeki yangını asla söndüremiyordu.Selim ise bakışlarını birkaç saniye daha Şebnem'in üzerinde tuttu ardından önüne döndü.Özgür ortamı yumuşatmak adına bardağını eline aldı ve
'Şebnem'in dönüşüne' içelim dedikten sonra hepbirlikte bardakları tokuşturup fondip yaptılar.
Herkes kendi arasında sohbet ederken slow şarkıların çalmaya başlamısıyla Can-Kainat ve Şebnem ile Selim dışında hepsi dansa kalktı.Can ve Kainat kendi aralarında sohbet etmeye devam ederken Şebnem,yanında oturan Selim'i yok sayarak çantasından sigara paketini ve çakmağını çıkarttı.
"Sen ne zamandan beri sigara kullanıyorsun?"
"Seni ilgilendirmiyor."
"Şebnem beni sürekli terslemeye devam mı edeceksin?"
"Hayatıma karışmayı bırakmadığın sürece evet devam edeceğim."
Şebnem,sigarasını yaktıktan sonra arkasına yaslandı.
"Senden vazgeçmeyeceğimi biliyorsun değil mi?Sen inatsan ben senden de inadım.İstediğin kadar kaç benden,illaki oturup konuşup sorunumuzu çözeceğiz."
Şebnem sigarasından bir nefes daha alıp Selim'e döndü.
"Sorun derken?Bunu böyle aramızda olan küçük tartışmalardan biriyle karıştırdın sanırım."
Selim sinirlerine daha fazla hakim olamayarak Şebnem'in elinden sigarasını alıp hızlıca söndürdü ardından bileğinden tutup ayağa kaldırdı.Can ve Kainat'ta peşlerinden ayağa kalkarken Şebnem kolunu,Selim'den çekmeye çalışıyordu.Selim daha fazla dayanamayarak bir anda arkasını döndü ve Şebnem'i sırtına aldı.Kainat'tan da ceketini kalçasına örtmesini istedi ardından da Şebnem'in bağırışları eşliğinde dışarı çıktılar.
"Selim bırak beni diyorum duymuyor musun beni?"
"Bugün beni seni duymayacağım sen sesini kesip beni duyacaksın."
"Ben seni dinlemek istemiyorum.Hemen indir beni yere!"
"Eşek gibi dinleyeceksin."
Şebnem aldığı tepkiyle şaşırırken kendini bi anda arabanın içinde buldu.Tam hamle yaparak kapıyı açacaktı ki Selim'in ateş saçan gözleriyle karşılaşmasıyla yerine sindi.Selim,Can'a birkaç bir şey söyleyip arabaya bindi.
"Kemerini tak."
"Takmayacağım."
Selim sabır dilercesine derin bir nefes aldı.
"Sen mi takarsın ben mi takayım."
"Tamam be,takıyorum."
Şebnem'in kemerini takması ile beraber Selim'de kemerini taktı ve gaza bastı.Şebnem merakla Selim'in ne yapacağını düşünüyordu.Daha önce de kavga ettikleri olmuştu ama Selim'i ilk defa böylesine kızgın görüyordu.
"Nereye gidiyoruz?"
Şebnem sorduğu soruya cevap alamazken sinirle önüne döndü ama bir yandan da Selim'i incelemeye başladı.Aradan geçen uzun zaman kendisine yaramadığı gibi Selim'e de yaramamıştı.Oldukça kilo vermiş,saçları biraz daha gürleşmiş sadece kirli sakalı değişmemişti.Ne kadar zamandır baktığının farkında olmayan Şebnem,Selim'in ona dönmesiyle birkaç saniyelik bakışmanın ardından hemen önüne döndü.
"Hamileliğin nasıl geçti?"
Selimin sorduğu soruyla Şebnem birkaç saniye boş bulunup sustu.Daha fazla terslerse Selim'den oldukça ters bir tepki alabilirdi o yüzden konuşmayı seçti.
"Doğum yapana kadar kolay bi hamilelik süreci geçirmedim.Hem ruhen hem de fiziken."
"Neden?"
"Selim gerçekten benim hamilelik sürecimi mi konuşacağız?"
"Sadece bunu değil bir sürü şeyi anlatacaksın Şebnem ama her şeyden önce oturup beni sakince dinleyeceksin."
"Evde bakmam gereken bir kızım var."
"Evde kızımıza bakıcak 3 yetişkin insan var.Akşamları zaten ek gıda vermen gerekiyor.Süt konusunda da bir sıkıntı yok.Aklın kalmasın."
"İlla bu gece konuşacağız her şeyi öyle mi?"
"Aynen öyle."
"Nereye gidiyoruz peki?"
Selim'in tekrardan sessizliğe bürünmesiyle Şebnem önüne döndü.
Araba birkaç dakika sonra müstakil bi evin önünde durdu.Selim arabadan indikten sonra Şebnem'de indi.
Meraklı gözlerle etrafı incelemeye başladı.
"Burası neresi?"
"Bizim evimiz..Yani o gece yaşanmasaydı benim sana birkaç gün içinde sürpriz olarak göstereceğim evimiz.Biraz gecikmeli oldu sadece."
'Bizim'..bu kavramı dile getirmeyeli uzun zaman olmuştu her iki taraf içinde.Şebnem yavaş adımlarla içeriye girdi.Karşısına büyük bir bahçe çıktı ilk önce.Sağına baktığında iki salıncak gördü.Selim anahtarla kapıyı açtığında ise birlikte içeriye girdiler.Selim lambayı açtıktan sonra kenara geçti ve Şebnemi izlemeye başladı.
Şebnem gördüğü manzara ile oldukça şaşırdı.Ev tamamen kendi tarzına göre döşenmişti.Omzundaki ceketi bir kenara bıraktıktan sonra evi inceledi.Ardından koltuğa oturdu ve sehpanın üstündeki resimleri eline aldı.Bazıları üniversite zamanları,bazısı düğün fotoğraflarıydı.
Şebnem derin bir iç çekerek arkasına yaslandı.Ağlamamak için kendini sıkıyordu.
"O geceden bir hafta önce şirkete Selin geldi.Her şey için pişman olduğunu,seni çok özlediğini ve arkadaşlık bağlarımızı tekrar birleştirmek istediğini söyledi.Ben başta dikkate almadım ve gönderdim onu,ama 5 saat boyunca kapının önünde bekleyince gerçekten bir şeylerin değiştiğini hissettim.Sana durumu anlatmadım çünkü anında reddedeceğini biliyordum.Selin'e son bir şans vermek istedim.O gece sana sürpriz yapacaktım ama Selinin gelmesi ve devamında olanlar her şeyi berbat etti.Sen beni dinlemeden çekip gittin.Boşanma sürecini ne kadar reddersem edeyim bir şekilde boşandık.Ben bir yıl boyunca pişmanlıktan,sana olan özlemimden mahvoldum Şebnem.Evet-"
Şebnem,Selim'in sözünü gülerek kesti.
"Selim böyle bir şeye inanmamı beklemiyorsun benden değil mi?Bir insan durduk yere kimseyi öpmez,ya da sevgilim demez.Birinin ona o fırsatı vermiş olması gerekir.
Ben o geceden sonra neler yaşadım biliyor musun?Karnımda çocuk,sevdiğim adam beni aldatmış.Amerika'ya gittiğimde bir yandan aile baskısı diğer yandan zorlu geçen hamileliğim.O curcunada ben iki kere ciddi düşük atlattım.Daha ne olduğunu anlamadan babam önüme boşanma kağıdı uzattı.İmzalamaktan başka seçeneğim yoktu.Kızımın hayatını düşünmek daha öncelikliydi benim için.
Beni hayatta tutan tek şey o oldu.Onun varlığında can buldum ben.8 ay boyunca hep diken üstündeydim.Ama yaşadığım stres yüzünden bir ay erken doğum yapmak zorunda kaldım.İki hafta küvezde durdu.Emziremedim,kokusunu içime çekemedim.
Sen o anlarda nerdeydin Selim?Eminim beni bulman fazla zamanını almazdı.Burda oturup sözde pişmanlık içinde kıvranacağına gerçekleri o zaman anlatıp yanımda dursaydın.Zor anlarımda ne olursa olsun elimi sımsıkı tutsaydın.Masal karnımda ilk tekmelerini atarken yoktun,cinsiyetini öğrendiğimde yoktun,ilk banyosunda,hastalığında,bunların hiçbirinde sen yoktun Selim.Karşıma geçip' o benimde kızım' diyorsun ya gururla.Kızım diyebilmen için önce senin baba olman gerekir..Bir yıl sonra karşıma geçip pişmanım demek hiçbir şeyi ifade etmiyor."
Şebnem sözlerini sonlandırırken gözünden akan yaşa mani olamadı.
Selim ise Şebnem'in sarfettiği sözler karşısında ne diyeceğini bilemeden onu izliyordu.Sevdiği kadının gözlerinden düşen her yaş onun yüreğine hançer gibi saplanıyordu.
"Ağlamandan nefret ediyorum."
Selim'in kısık sözle sarfettiği sözleri Şebnem duydu ve acı bir tebessüm belirdi yüzünde.O kadar birikmişti ki gözyaşları bir türlü dinmek bilmiyordu.Bu manzaraya daha fazla dayanamayan Selim,yavaş adımlarla Şebnem'in yanına oturdu ve işkence ettiği ellerini kendi eline kenetledi.Şebnem'in yaşlı gözleri Selim'le buluşurken,Selim daha fazla dayanamadı ve Şebnem'e sımsıkı sarıldı.
Şebnem'in hıçkırıkları yavaş yavaş artarken başta Selim'i ittirmeye çalıştı,başarılı olamayınca pes ederek başını omzuna yasladı.
Selim bir yandan Şebnem'in saçlarını okşarken bir yandan da kulağına fısıldayarak özür diliyordu.
Uzun bir süre sonra Şebnem'in hıçkırıkları iç çekmelere dönerken,Selim Şebnem'i kucaklayarak yatak odasına çıkardı.Şebnem'in gözleri yorgunlukla kapanırken,Selim dolaptan pijama çıkarttı ve Şebnem'in üzerini değiştirip üstünü örttü ardından kendi de yanına uzandı.Uzunca sevdiği kadını izledi,kokusunu defalarca içine çekti ardından dudağına bir buse kondurup gözlerini kapattı.
*****

Senden Bana Kalan:Aşk-ı Divane (#DÜZENLENİYOR) #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin