Lütfen bölümlere oylarınızı alabilir miyim⭐
Okuma sayısı artıyor ancak oy veren yok...🙄🤧.
Bölüm müziği ben bulamadım. Daha öncekilerden seçebilirsiniz 😄
.
.Kahkaha atmamak için kendimi epey bir zorluyordum. Çünkü Nisa'nın hem anlattıkları hem de yüz ifadesindeki pişmanlığı öyle gülünesiydi ki gerçekten onu ciddiye alamıyordum.
Bana bakıp ağzımı kapattığımı ve gülmemeye çalıştığımı görünce sahte bir şekilde kızdı "Sakın gülme! Gerçekten öyle utanıyorum ki..."
Cümlesinin devamını getiremeden az evvel anlattığı trajikomik olay aklıma geldi ve kendimi tutamayıp kahkahamı serbest bıraktım.
Birkaç kez beni uyarınca ancak kendime gelebilmiştim "Tamam," dedim kendimi zapt ederek "Tamam, gülmüyorum. Sen baştan anlat lütfen."
Gülmüyordum ancak devamı için bunu söyleyemezdim. Yine de ağzımı zorla kapatıp olayı tekrar anlatmasını bekledim.***
(Nisa'nın anlatımıyla)
Ali'nin yanına, onun şirketine gidecektim bugün. Şalımı yaparken diğer günlere göre aynada daha fazla oyalandığımı fark edip kendime şaşırmıştım. Bu, onu görebilme ihtimalime karşı bir özenme değildi değil mi? Kızdım kendime. Sırf bunun için renkli şalımı çıkarıp siyah olanı -bu defa aynada fazla oyalanmadan- başıma doladım ve feracemi giyip dışarıya çıktım.
Arabamla acele etmeden ilerliyordum. Çünkü benim tersime alelecele davranan biri vardı. Kalbim...
Buna sebep olan kişi önceki hayatımda kalan biriydi işte. Neden aklımdaydı hâlâ? Onu da diğer hayatımın karanlığıyla birlikte bırakıp şu an bulunduğum aydınlığa gelmiştim. Daha doğrusu...o beni bırakmıştı. Bense şu durumda dahi onu düşündüğüme göre onu unutamamıştım.
Kendime ettiğim itirafı idrak edince yutkundum ve şirkete çoktan geldiğimi fark edip arabamı park ettim.
Üst kata çıkarken mırıldandığım şeyler kendimi ve kalbimi sakinleştirmek için boş bir çabaydı. Ama yine de Ali'nin yanına ulaşana kadar bunu yapmaya devam ettim. Neyse ki buraya gelene kadar o buralarda değildi.Ruhumdaki rahatlamayla ve gönlümdeki minik buruklukla kapıyı tıkladım. Tanıdığım sesin 'gel' komutunu duyunca yavaşça kapıyı açıp içeri girdim.
Tasarımların çizili olduğu kağıtlara odaklanmış ve beni fark etmeyen, ailemin hayatta kalan tek üyesine gülümseyerek baktım.
Sessizliği fark edip ne olduğunu anlamak için başını kaldırdı. Beni fark edince yüzündeki ciddi ifade bir anda silinip yerini sıcacık ve aile gibi hissettiren gülümsemeye bıraktı "Sen miydin miniğim? Hoşgeldin.""Hoşbuldum. Selamün aleyküm."
"Aleyküm selam." dedi ve ayakta kaldığımı görünce eliyle koltuğu gösterdi "Gel, otur böyle. Burası senin de odan. Daha önce söylediğim gibi, benim olan her şey aynı zamanda da senin."
İstemsizce yüzüme yayılan gülümsemeyle ilerleyip koltuğa oturdum "Teşekkür ederim."
Ona yavaş yavaş alışıyordum. Oysa beni çoktan bir kardeş olarak sahiplenmiş ve her şeyiyle beni kollayan biri olmuştu. Onun bu güzel hallerini gördükçe, daha önce arkadaş olarak tanıdığım bu adama gerçek bir kardeş olarak ısınıyordum."Eee? Habersiz geldiğine göre beni özlediğini varsayıyorum."
Kısık bir şekilde güldüm "Hmm, sanırım abimin nasıl bir şirket yöneticisi olduğunu görmek istedim."
Daha önce bir kez gelmiştim buraya. O da Ali'nin beni getirmesiyle olmuştu. O zaman o kişiyle ortak olarak şirket açtığını öğrenmiştim. Ama onu hiç görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRÂT ~ İslami Roman (Tamamlandı)
Romance(Sırat: Yol) Başının hemen altında, göğsünün hizasındaydım. Kokusu burnuma dolarken ağlamalarımın arasından, neden istediğimi bile bilmediğim bir soru yönelttim "Bana...sarılır mısın?" Tereddütle sorduğum soruma şaşırmış gibi duraksadı bir an. Sonr...