İçimde bir boşluk var gibi. Ya da ben bir boşlukta savruluyor gibiyim. Bu daha da kötü...
Arkadaşlarımla gülüp eğlenerek geçiştiriyorum bazen. Ama her seferinde eve dönerken tekrar hatırlatıyor kendini. Bazen geçiştiremeyeceğim kadar içinde yaşıyorum ya da... boğuluyorum. Özellikle geceleri , sanki bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi boşlukta hissediyorum. Ama uykuya dalarak kaçıyorum o histen...Ne yapacağımı bilemez bir halde ayaklandım. Yürümem gerekiyordu. Yanlız kalmam gerekiyordu.
Hızlı bir kaç adım attım nereye olduğunu bilmeden.Nisa yanıma geldi "Fatma! Fatma dur! Nereye gidiyorsun?"
"Lavaboya gideceğim. Sen...sen dön. Gelirim hemen." geçiştirir gibi söylemiştim ama yalnız kalıp rahatlamam gerekiyordu. Gözlerim doluyordu...
"Lavabolar bu tarafta." dedi gittiğim yönün tam tersini göstererek.
Başımı sallayıp hızla gösterdiği yöne doğru yürüdüm.
Arkadan Mert'in sesini duymuştum "Abi n'aptın?! Üzdün kızı!"
Hayır, üzülmemiştim. Sadece söyledikleri, kafamda öyle bir etki yapmıştı ki...beni derin düşüncelerin tam ortasına itmişti. Sersemlemiştim bir anda. Biraz nefes alıp rahatlamam gerekiyordu.
Lavaboya girince elimi yüzümü yıkadım. Sonra kafamı kaldırıp aynaya baktım. Yüzüm bembeyaz olmuştu. Az önce ne olmuştu bana, bilmiyordum. Kısa çaplı bir şok gibiydi. Hâlâ kafamda aynı sorular vardı. Düşünmek istemez gibi ellerimi yüzüme kapattım. Neler oluyordu? Gözlerim neden doluyordu?
Ama burada ağlayamazdım. Ağlayınca burnum kızarıyordu. Anlarlardı.
Kendime gelmek için bir kaç saniye daha bekledim.İyiyim, iyiyim, iyiyim...
İyi değildim. Ama öyle gibi davranacaktım.
Lavabodan çıkıp yürümeye başladım. Yanlarına dönüşüm yavaş adımlarlaydı. Gittiğimde Nisa sinirli gibiydi. Elimi tutunca yumuşadı " İyisin değil mi?" dedi ilgiyle."İyiyim." dedim gülümsemeye çalışarak.
"Yüzün bembeyaz olmuş..."
"Sıcaktan olmalı. Geçer."dedim.
Gergin bir hava vardı. Nisa, Emre'ye sinirlenmiş gibiydi. Sinirlenmemeliydi. Yanlış bir şey söylememişti. Ama yine de bana ne olduğunu bilmiyordum.
Emre bana baktı bir süre. Çenesi kaskatıydı. Gergindi ama neden? Sadece benim gergin olmam gerekirdi.
Şimdi ben de dahil herkes gözlerini kaçırıp etrafa bakınıyordu. Diğerleri toparlanmaya başlamıştı. Gidiyorduk. Sonunda!.. Eve gidip bu içimdeki tuhaflığı ağlayarak yok edecektim. Kimi kandırıyordum ki! Geçmeyecekti. Kısa süreliğine savuşturacaktım sadece.Biz de ayaklanıp oturduğumuz örtüyü kaldırdık. Nisa'yla yanımızda getirdiğimiz çantaya koyduk. Hocamız, arkada kalanlara minibüse binmeleri için sesleniyordu. Nisa o yöne gidince ben de peşinden gittim. Ama çok geçmeden Emre'nin sesi onu durdurdu "Araba bu taraftaydı!"
Dişlerini sıkmış bize bakan Emre'ye döndük. Nisa'yla aynı olan bal rengi gözleri, kaşlarını çattığı için kısılmıştı.
Nisa soğuk bir şekilde karşılık verdi "Biz minibüsle dönüyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRÂT ~ İslami Roman (Tamamlandı)
Romansa(Sırat: Yol) Başının hemen altında, göğsünün hizasındaydım. Kokusu burnuma dolarken ağlamalarımın arasından, neden istediğimi bile bilmediğim bir soru yönelttim "Bana...sarılır mısın?" Tereddütle sorduğum soruma şaşırmış gibi duraksadı bir an. Sonr...