otuz iki - iksir.

9.3K 735 268
                                    

Selamlar canlarım! Bir haftalık aradan sonra, merhaba! Sınavlarım biter bitmez yazdım bölümü. Umarım seversiniz.

Keyifli okumalar. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorumm. 💚

otuz ikinci bölüm
[İKSİR]

🗝️


Behiç Akbergü'nün sözlerinden sonra bir karmaşa yaşandı ve takım elbiseli adamlar tarafından bizzat Cenk Balandı'nın yakınları ve cesedi düğün alanından çıkarıldı.

Boşalan masalara, yeni misafirler geldi. Bu durumu ben şaşkınlıkla izlerken Alparslan'ın elini belimde hissettim.

Bakışlarım Ayça'ya döndüğünde, Behiç ile birbirlerine baktıklarını gördüm.

Nikah memuru, sanki her kıydığı nikahta damat başından vurulup geberiyormuş gibi bir rahatlıkla nikahı kıydı. İmzalar atıldıktan sonra nikah akdi sonlandı ve slow bir müzik çalmaya başladı.

Behiç, Ayça'nın beline zaten sarılı olan elini sıkılaştırdı ve artık resmi olarak eşi olan kadını piste çekerek dans etmeye başladılar.

Alparslan'ın nefesini duydum, "Dans etmek ister misin?" diye sordu kulağıma eğilerek.

Durgun bir tavırla başımı iki yana salladım. Bakışlarımı Ayça'dan ayıramıyordum. Evlenmişti, buna inanamıyordum ve asla da inanamayacaktım.

Dansın sona ermesiyle aslında düğün de sona erdi. Zaten sade bir kutlama olacaktı ama aralarındaki gerçek bir evlilik olmadığı için de kısa kesilecekti.

Ayça, Behiç'in koluna girerek ilerlediğinde Umay ile hemen onları takip ettik. Alpo ve Gencer de ardımızdaydı.

Yeni evli çift, lüks bir arabanın önünde durdu. Ayça bize döndü ve gülümsedi, "Biliyorsunuz Behiç Ankara'da yaşıyor," dedi usulca.

"İsteseniz burada da kalabilirdiniz," dedim direkt.

"Ben buradan gitmek istiyorum Beli," dedi Ayça. "İstanbul bana güzel gelmiyor."

Bir nefes verdim, "Pekala."

Umay devam etti, "Umarım Ankara sana çok iyi gelir," deyip Behiç'e bir bakış attı. "Umarım kocan sana Ankara'yı güzel getirir."

Behiç bize net bir tavırla baktı, "Şüpheniz olmasın. Benim düşmanım Kılıç, Ayça değil."

Dudaklarım hafifçe kıvrıldı, "Olamaz zaten," deyip başımı dikleştirdim. "Babasının cezasını kızına kesecek kadar karaktersiz birisi değilsindir. Değil mi?"

Ayça araya girdi, "Belinay... Lütfen..."

"Bir şey demiyorum," dedim bakışlarımı bir an olsun Behiç'in yeşil gözlerinden çekmezken. "Sadece... Tahmin?"

Tam ardımda, her an tetikte bekleyen sevgilimin varlığını hissedebiliyordum fakat Behiç sandığımın aksine bana gülümsedi. "Ankara'da da gözün kulağın olduğunu biliyorum. Eğer bir gün Ayça'ya kötü söz söylediğimi dahi duyarsan boynum sana kıldan ince olur. Sözüm olsun."

"İyi," dedim sadece. Ayça'ya döndüm ve ona sarıldım. O an yine gözlerim doldu. Ayça bana kollarını sararken Umay'ın da bize sarıldığını hissettim. "Kendine dikkat et," dedim çatallaşmış bir sesle. "Behiç'e de çok güvenme."

"Duyuyorum yalnız," dedi Behiç.

"Bana ne."

"Merak etmeyin," dedi Ayça. "Haberleşiriz zaten. Ayrıca Behiç'in de bana kötü davranacağını düşünmüyorum. Zaten..." duraksadı. "Babamın konusu nihayete erince boşanırız."

sinende geçen akşamlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin