Gravity Falls Mafya Au -Bitti-

Stan Avcıları

Mabel ve Mason karavandaki küçük televizyondan en sevdikleri gizem programına bakıyorlardı. Dedektif bir ördeğin maceraları ile alakalıydı. Duck-tective açıkça bir cinayet olan bir dava dosyasına kaza diyen polis memuruna bunun bir cinayet olduğunu söylüyordu.

"Bu ördek bir dahi!" dedi Mabel hayran kalmış gibi çıkardığı sesiyle. Ardından ise Mason ile kahkaha attılar. 

"Bu cinayetleri Stan amca bile çözebilir." dedi Mason alaycılıkla. "Sahiden, o nerede?"

"Keskin gözlem yeteneğin sonunda konuştu Çam Ağcı!" dedi Mabel Mason' a sert bir yumruk atarak. "Stan dünden beri ortada yok, gece gelmedi. Tabii o sırada sen sersem kasetler ile uğraşıyordun!" Mabel suçlayıcı bir hale bürününce Mason televizyonu kapattı.

"O halde bu kadar yeter. Mabel, sen ve ben Stan' in nerede olduğunu bulacağız!" dedi Mason ayağa kalkarak. Ardından hapşırmıştı.

"Aw! Yavru kedi gibi hapşırıyorsun Çam Ağcı! Çok şirin!" dedi Mabel gülümseyerek.

"BEN ŞİRİN DEĞİLİM!" dedi Mason ayağını yere vurarak. Oldukça şirindi. 

*

Stan ortada yok ve bu durumda onu bulmak  bize düşüyor." dedi Mason. Eline bir defter ve kalem almıştı, sırtında da çantası vardı. "Kendi isteği ile mi gitti, başı dertte mi ya da kaçırıldı mı bilmiyoruz. Bu yüzden elimizi çabuk tutmalıyız."

"Tam da bir suç programında gibi olduk Çam Ağcı!" dedi Mabel neşeyle, boynunda bir fotoğraf makinesi vardı ve elinde de kaset çaları tutuyordu, ne olur ne olmaz diye Mason onu yanlarına almaları gerektiğini söylemişti.

"O yüzden bu işi ciddiye almalıyız Mabel!" dedi Mason ve not defterine baktı. "İlk adım, görgü tanığı olabilecek kişileri bul!"

"Soos görmüş olabilir! Ya da Wendy' nin yanına uğramıştır. Gleeful ve Northweast' lere de bakmamızdan zarar gelmez." dedi Mabel, Mason tüm şüphelileri not etti. 

"Bak! Soos geliyor! Hadi onu sorgulayalım!" dedi Mason gelen Soos' u işaret ederek. Hemen yanına koştu. "Soos!  Stan kayıp, onu en son ne zaman, nerede ne için gördün?"

"Dün, karavanda, çalışmak için gitmiştim ama o günü ailesine ayırdığını söyledi ve beni eve gönderdi."  dedi Soos soruları cevaplandırarak. "Dün onunla değil miydiniz?"

"Çam Ağcı onu üzdü ve gece olmadığını fark etmedi bile!" dedi Mabel eliyle Mason' ı işaret ederek.

"Mabel! Vicdan azabı çekmemi sağlamaya çalışma!" dedi Mason kardeşinin elini ittirerek.

"Dostum, bu gerçekten kötü bir davranış. Bir büyüğünü üzmek kötüdür." dedi Soos Mason' a bakarak.

"Kapa çeneni Soos! Sanki nasıl bir şey olduğunu bileceksin. Baban bile yok senin!" dedi Mason homurdanarak. "Gel Mabel, Wendy' e gidiyoruz."

Mason ilerlemeye başlamıştı ama Mabel ilerlemiyordu. "Mabel?"

"ÖZÜR DİLİYORSUN MASON PİNES!" dedi Mabel, kardeşinin yanına yaklaştı ve ona sert bir tokat attı. "Şimdi Soos' dan özür diliyorsun!"

"Kanka sakin ol!" dedi Soos Mabel' ı tutarak, gözleri dolu doluydu. "Mason haklı... Ben bilemem."

Mason pişmanlıkla Soos' a sarıldı. "Özür dilerim Soos... Sadece vicdan azabımı üstümden atmak istiyorum... Stan için endişeliyim."

Soos göz yaşlarını sildi ve ona sarılan küçük çocuğa sarıldı. "Sorun yok kanka, hepimizin öyle zamanları olur. Stan'i ben karavanda bekleyeceğim, gelirse sizi bulurum."