0.10

237 33 5
                                    

Felix yıkandı. Lewis'in gömleği ve onun eniştesinin pantolonunu giymiş yine Lewis'in yatağında uyumuştu. Lewis gaz lambasını yakıp kitap okumuş ardından Felix ile arasına boşluk bırakarak uzanmıştı. Felix'in bacakları arasına topladığı yorganı üzerine çektiğinde mırıldandığını duydu. Felix kısa bir süre daha yorganı bacakları arasına toplamayı denedi beceremeyince diğer tarafa döndü. En sonunda bacakları arasına ve kucağına alabileceği bir şey buldu. Bu Lewis'in bedeniydi. Lewis ayıktı kısa bir süre şasırsa da sonra garipseyerek de olsa uyudu.

Felix uyandığında bedeni Lewis'e dolanıktı. Erken yatmasından kaynaklı olarak Lewis'ten erken kalktığını düşündü. Bedenini Lewis'ten çözmeden önce gözlerinin daldığı yüze baktı. Çene hattı, küçük dolgun dudakları, keskin gözleri, ipek gibi saçları ve güzel kirpikleri Felix'in kalbini hızlandırıyordu. Gözleri Lewis'in dudaklarına kilitlendi. Hafif aralıktı, biraz daha yaklaştığında sıcak nefesini hissediyordu. Felix ilk defa birisinin dudaklarının öpülesi olduğunu kabul ediyordu. Kafasındaki düşünceleri dağıttı. Nazikçe bedenini Lewis'in bedeninden çekti. Masadaki surahiden kendine su koydu. Sabahtan ağrıyan boğazını nemlendirmek iyi hissettirdi kendini. Ellerini ve yüzünü yıkamak için Lewis'in gül esanslı Türk kalıp sabununu kullandı.

Sabun Fransa'ya Osmanlı'dan gelmişti. Esanslı sabunlar İngilizlerin de dikkatini çekmiş ve zaten açık pazar hâline gelen ülkeden ucuza getirilmiş hatta nasıl yapıldığı öğrenilip ülkede yapılmaya başlanmıştı. Yunanların vazgeçilmezi zeyntin yağı Türk sabunlarında da kullanımıştı ama Fransızlar gül esanslı sabunları daha çok beğenip bir moda hâline getirmişti. Fransa'nın vazgeçilmez parfümleri kadar yaygınlaşan sabunlar bir temizlik aracı olarak zirveyi almıştı bile.

Gül esansı Felix'in hoşuna gitmişti. Elini birkaç defa koklayarak Lewis'ten aldığı kokunun kaynağını anlamaya çalışıyordu. Lewis'in uyumasını fırsat bilerek dolabını karıştırdı. Bulduğu parfümü bileğine sıkarak kokladı. Yasemin, bergamot ve nilüferin limon aromasıyla karışarak verdiği koku Lewis'in ona hissettirdiği soğuk ama güven verici doğayı iliklerine kadar hissetti. Lewis'in çıkardığı ses ile parfümü hızla bıraktı. Eli ayağına dolaştı. Ne yapacağını bilemeyerek yatağa yeni kalkmış gibi davranmayı düşündü ama saçma bir karar verdiğini ancak o henüz yatağa yerleşememişken Lewis gözlerini açıp garipseyerek ona baktığında fark etti.

" Ne yapıyorsun?"

" Ben... A şey... yani..." daha o açıklayamadan Lewis Felix'e sarıldı.

" Her neyse işte! Yat biraz daha!" Felix cevap veremedi. Sadece Lewis'e sarıldı ve tekrar uyuyakaldı.

Birkaç saat sonra kardeşinin uyanmamasından ve kahvaltıya gelmemesinden dolayı endişelenip yukarı çıktı ablası. Kapıyı tıkladi cevap veren olmayinca kontrol için odaya girdiğinde ikisini sarılırken gördü. Lewis'i uyandirdi ve Lewis ne olduğunu anlamadan Lewis'i odadan çıkardı. Kardeşinin kolundan tutup kendine çevirdi.

" Bıraktım demiştin." fısıldıyordu ama sitem ettiği bastırarak dile getirdiği kelimelerden anlaşıyordu.

" Ne?"

" Üçüncüden sonra bıraktım demiştin. Sordum. Sana sordum! Sen bana 'sohbet için' dedin."

" Abla ne diyorsun ya?" hâlâ ayılmamıştı.

" Diyorum ki sonuncu seni aldattığından beri erkekleri bıraktığını söylemiştin."

" Hangi üçüncü."

" Paranı kaçırıp seni çöp gibi bırakan sevgilinden bahsediyorum Lewis!"

" Felix öyle değil ki!"

Suç- ChanglixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin