Suç- Changlix

2.2

" Kabul edildi!" dedi Peter Chris'in gönderdiği notu göstererek.

" Chris içeride o zaman. İşimiz kolaylaşacak, güzel."

" Güzel...Bu arada benim bu plan başarıya ulaşması durumunda sizin de uygulamanız gerekeceğinden sizinle paylasmam gereken bir durum var." dedi Lucy.

Hepsi kötü bir şey duymaya hazırladı kendilerini. Planda bir aksaklık ya da onun gibi bir şey bekliyorlardı. Lucy derin bir nefes aldı. Beyler ona kulak kesildi.

" Oldu ki Felix'i kurtardık. Felix'in tekrar hapse atılmasının önüne nasıl geçeceğimizi düşündünüz mü?"

" Hayır." dedi heceleyerek kısık bir ses ile Sam.

" Felix'i kaybetmemiz yetmezmiş gibi mahkeme kararına karşı bir harekette bulunduğumuz için bizim de yargılanmamız muhtemel."

" Evet." dedi fısıltıyla Lewis. Biliyordu bunu. Başından beri farkındayı. Tek istediği Felix olmadan yaşamamaktı. Felix'i ölüm gibi karanlık ve belirsiz şeylerden korumak istiyordu. Felix gözlerindeki canlılığı kaybetmemeliydi ona göre. Bencildi de bir yandan bu arzuları. Felix huzura kavuşabilirdi. Kaçamak bir hayattan ve sevdiğinden ayrı kalmaktansa ya da hayatın oluşturduğu zorlukların yanında bir "ibne" olduğu için toplum baskısıyla ezilmektense huzur ile ölüp tek günahı Lewis'i bırakarak cennette uyuyabilirdi. Lewis izin vermek istemedi buna. Lewis kaybetmekten korkuyordu. Herkes gibi... Kaybedecek bir şeye sahip herkes gibi...

Lewis'in karmaşa dolu dünyası zihnin derinliklerinde yatarken Lucy konuşmasına devam ediyordu.

" Böyle olmaması için bir planım var. Yetersiz de gelebilir. Bilmiyorum ama denemekte fayda var."

" Nedir?" dedi Minho ciddi bir tavırla.

" Lewis dük olursa. Güç kazanır. Böylece anne etkenini ortadan kaldırırız, diye düşünüyorum. Bunun yanında dükler bazen bir danışmana ihtiyaç duyar. Eğer Felix'i danışmanı ilan ederse arkadaşı olduğunu kanıtlamak içinde biraz çabalarsa. Annesinin yalan söylediğine mahkemeyi inandırabiliriz bir ihtimal. Ne dersiniz?"

" Kimseninin daha iyi bir planı yok Lucy. Başka çaremiz yok." dedi Minho oturduğu sandalyeden kalkarak. Dramatik bir çıkış olarak değerlendirilebilecek bir çıkış yaptı kulübe kapısından. Kardeşinin henüz var olmayan cesedini taşır gibi bir hâl almışti bedeni. Dik duruşunu kaybetmişti Lee Minho.

" Kendini kaybetmesinden korkuyorum." dedi Lucy ellerini birleştirerek.

" Minho güçlüdür. İyi olacak." dedi Sam kız kardeşinin omzundan tutarak.

" Umarım." dedi omzundaki elin üzerine elini koyarak.

Derin bir nefes alarak ayağa kalktı yavaş hareketlerle Peter. " Umutsuz olmayalım. Plan için hazırlanalım, lütfen." dedi araya girerek.

Baş sallayarak onayladılar. Konuşacak hâlleri yoktu.