Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-
Sonraki gün, Taehyung'un Jungkook'a sövmesiyle geçti. Jungkook o gece yaşananlardan bahsetmediği için suçlu hissediyordu. Yine de henüz ilişkisini yeni bitirmiş birinin -özellikle Taehyung'un- kafa karışıklığından yararlanıp yanlış bir karar vermesine sebep olmak istemiyordu. Zaten hatırlamıyordu, nasıl bir sorun çıkabilirdi ki?
Taehyung sabah alarmıyla kalktı ve şişen gözlerine baktı. Ağladıktan sonra hep böyle oluyordu ve sarışın bundan nefret ediyordu. Önce duşa girdi, ardından kahvaltısını yaptı. Üniversiteye gitmek için hazırlandı.
Normalde Jungkook ile birlikte giderlerdi ama Taehyung bugün ilk defa Jungkook'u görmek istemiyordu. Planını henüz uyandığında hazırlamıştı zaten, bugün Jungkook'la hiçbir şekilde karşılaşmayacak ve kafasını toplayacaktı.
Hızlıca binadan çıkıp bisikletine bindi. Onu arabasıyla bırakacak bir Jungkook olmadığı için mecbur pedallara asılacaktı.
Fakülteye dersten bir buçuk saat önce gelmişti çünkü daha geç gelseydi kapıda Jungkook'la karşılaşabilirdi.
Ama bu sefer de Jungkook'un yakın arkadaşlarından biriyle karşılaşmıştı. Jung Hoseok. İlk başlarda Jungkook'un başka biriyle de arkadaş olması hoşuna gitmemiş, kıskanmıştı. Ama Jungkook bunu fark ettiği ilk andan beri sarışının ondaki yerinin çok başka olduğunu hem söylemiş, hem de hissettirmişti.
"Taehyung!" diye seslendi, Hoseok. Taehyung olduğu yerde durdu ve Hoseok'un ona gelmesini bekledi.
"Selam. Fazla erken gelmişsin. Jungkook'u görmedim. Ayrı mı geldiniz?"
"Evet, benim çalışmam gerek. O yüzden erken geldim."
"Ah, anladım. Peki, iyi misin? Biraz solgun duruyorsun."
Taehyung kocaman gülümsedi. Neredeyse kendisi de inanacaktı gülümsemesine.
"Harikayım!" dedi, etrafında bir tur dönerken.
Aslında gayet normaldi. Her zamanki gibi giyimine ve saçına özenmiş, makyajını yapmıştı. Yine de makyajın kapatamadığı şeyler vardı.
"Sadece, dün biraz içtim. Biliyorsun, o yüzdendir."
Senin eşek arkadaşın beni bütün gece ağlattı. Aslında söylemek istediği buydu. Ama aralarında üçüncü bir kişi sokmak istemiyordu.
"Haklısın. Bir şeye ihtiyacın olursa buradayım." Samimi gülümsemesiyle gitti. Taehyung ise arkasından biraz bekleyip kendine geldi, ardından hızlı adımlarla kütüphaneye gitti. Bir buçuk saat erken gelmişti ve bütün bu süre boyunca beklemek zorunda kalacaktı.
"Pis Jungkook." diye, homurdandı.
Diğer taraftan Jungkook ise yaklaşık bir saat sonra uyanmış, kahvaltısını yapıp hazırlamış bir şekilde sarışının kapısında belirtmişti.
Kapıyı defalarca farklı ton ve ritimlerde çalmıştı. Bütün komşular sesten rahatsız olup başına toplanırken Taehyung'un uyanmaması imkansızdı. Aramalarına da cevap vermiyordu. İyice endişelenmişti. Taehyung birden bir haber vermeden ortadan kaybolmazdı.
Kendi evine gidip sakinleşmeye çalıştı. Başına bir şey gelmiş olsaydı haberinin olacağını düşünmüştü. Gerginlikten titrerken telefonunun titreşimini hissetti.
-
Hoseok: Taehyung'u kampüste gördüm Kütüphaneye gittiğini söyledi Ama pek iyi görünmüyordu Haberin olsun istedim
Jungkook: Tanrım Saatlerdir ona ulaşmaya çalışıyorum
Hoseok: Derse gelmeyince fark ettim bir sorun olduğunu Merak etme o iyi Kulaklığını takmış ders çalışıyor