-
-
Jungkook başının ağrısıyla uyandığında dün akşam arkadaşlarını dinlemeyip çok içtiği için kendine kızdı. Sadece biraz düşünmek istemişti. Taehyung'un ondan uzaklaşması, daha önce takınmadığı bir tabvı takınıp yapmadığı şeyleri yapması garip geliyordu. Sadece anlamlandırmaya çalışıyordu ancak Taehyung'un bazı şeyleri hatırlama olasılığı aklından bile geçmiyordu.
Ta ki dün geceye kadar.
Bozulmaması için uğraştığı şeyi farkında olmadan mahvetmişti. Şimdi sarışın, Jungkook'un hayatındaki yerini sorguluyordu. Ve ondan uzaklaşıyordu. Belki de artık değersiz olduğunu düşünüyor ve Jungkook'tan nefret ediyordu.
Bunu düşününce gözleri doldu Jungkook'un. Taehyung'un ne kadar hassas olduğunu ondan iyi bilen yoktu. En ufak bir kelimesini bile saatlerce düşünüp büyüten birinin, öpücüğü hatırlamadığını söylediğinde neler düşüneceğini hayal bile etmek istemiyordu.
Dün gece birliktelerdi ama şuan sarışın yanında değildi. Kendi evinde olabilirdi ya da yine gitmiş olabilirdi. Jungkook Taehyung'un haber vermeden gittiği gün ona bağırdığı için hâlâ pişman hissediyorken bir daha aynı hatayı yapmayacaktı.
Önce dün geceden beri üstünde olan kıyafetlerini değiştirdi. İçki kokuyordu ve Taehyung bundan rahatsız olabilirdi. Baş ağrısı için ilaç aldı ve Taehyung'un kapısının önünde buldu kendini.
Kapıyı birkaç kere çaldı ama yine açan olmadı. Bu sırada merdivenlerden inen apartman yöneticisi Jungkook'u yine Taehyung'un kapısının önünde görünce haber verme gereği duydu.
"Taehyung kampüse gitti. Sakin ol ve yine apartmanı başımıza yıkma. Bir daha komşuları sakinleştiremem. Polise haber verirlerse sonu kötü biter." dedi. Elini Jungkook'un omzuna attı ve baba edasıyla konuştu.
"Gençsin daha, kanın hızlı akıyor. Ama acele etme. Yoksa her şeyi mahvedersin."
"Her şeyi mahvettim zaten." dedi, omuzlarına düşürerek. Bir daha eskisi kadar yakın olmayacaklar diye ödü kopuyordu.
"Aranızda ne oldu bilmiyorum ama Taehyung'un senden kopması imkansız. Üç yıldır tanıyorum Taehyung'u. Onun buraya taşındığı yıl yönetici oldum. O kadar deli bir çocuktu ki... kimse zapt edemiyordu. Sadece anı yaşıyordu, ne zamanı ne de kimsenin düşüncelerini umursuyordu. Ama sen geldikten sonra duruldu. Senin düşüncelerini önemsemeye başladı çünkü. Senin kalbini kırmaktan çekindi. Dönüm noktası sensin onun." dedi, daha sonra omzundaki elini biraz sıkılaştırdı ve tehdit eder gibi devam etti.
"Taehyung benim oğlum sayılır. Onu üzdüysen bile, eskisi gibi mutlu etmezsen arka bahçeye mezarını kazarım."
Jungkook o tatlı adamın içinden nasıl böyle birinin çıktığını sorguladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blonde
FanfictionTaehyung ve Jungkook sadece arkadaş değildi. 141222, tk devam etmeyecek