54

1.1K 152 119
                                    

"Ben geldim!"

Kapının girişinden gelen sesle sert ve hızlıca karıştırdığım salatayı bıraktım ve mutfağın kapısına doğru bir bakış attım.

Salatayı önümdeki tabağa döküp yaydıktan sonra hyunjin mutfağa girmiş ve gülümseyerek yanıma gelmişti.

"Selam bebeğim."

"Selam."

Beni öpmek için uzanırken kafamı ufak bir hareketle sağa doğru çevirdim ve uzaklaştım ondan.

"Ben erken yedim sen ye olur mu? Uyuyacağım ben."

"Uh- tamam sıkıntı yok."

Kaşları ufaktan çatılırken ben ellerimi eşofmanımın cebine atarak mutfaktan çıktım ve yatak odasından kendime bir battaniye alıp misafir odasına giderek kapıyı arkamdan kapattım.

Onunla aynı yatakta uyumak istemiyordum.

Gri koltuğa uzanıp örtüyü de üstüme çekerken gözlerim tekrardan dolu dolu olmuş ama buna izin vermeyerek gözlerimi kapatmıştım.

Uyumak her şeye çözüm olurdu belki.. Olmayacaktı ama yine de öyle ummuştum.

----

Gözlerimi kısıkça aralayıp yerimde gerinirken gözlerimi tamamen açıp ilk önce etrafıma baktım, daha sonra da yanımda bilgisayarıyla ilgilenen hyunjin'e...

Beni salondan buraya getirdiğini anlamak zor olmamıştı.

Kıpırdandığımdan dolayı bakışları bana dönerken gülümseyerek üstüme eğilmiş ve yanağıma ufak bir öpücük bırakıp dağılmış saçlarımı geriye doğru çekmişti.

"Günaydın, akşam oldu uykucu."

Dediğine bir şey demezken o elini benimkine dolayarak kendine biraz çekmiş ve sırtını yatak başlığına dayayarak elini de saçlarıma atıp oynamaya başlamıştı.

Gözlerim usulca kapanırken gözlerimden birkaç yaş yastığa akmış daha sonra burnumu çekmiştim.

"Jeong?"

Bu hareketimle gözlüğünü çıkarmış ve bana bakmıştı.

"Ağlıyor musun sen?"

Saçlarımı iyice geriye çekerek bana doğru eğilirken elini sinirle saçlarımdan çektim ve ona arkamı döndüm.

"Jeongin, noldu canım?"

Biglisayarı kenara koyduğunu duyarken birkaç saniye sonra bedenini bana doğru eğmişti.

"Git hyunjin, git yanımdan."

"Ne, neden?"

"İstemiyorum seni!"

Sinirle konuşup onu iterken şaşkınca yatağa düşmüş ve bana bakakalmıştı.

"Jeongin... Ne diyorsun?"

Yerinden kalkıp ışığı açarken sessizce hıçkırdım ve üstümdeki örtüyü biraz daha yukarıya çektim.

"Sevgilim, sorunun ne olduğunu söyler misin bana?"

Üstümdeki örtüyü çekerken kolumu tutarak beni kaldırmaya çalışmış ama tekrar itmiştim onu.

"Sorunu söyleyeyim öyle mi?"

"Evet, ne yaptım söyle de bileyim."

Şaşkınca konuştuktan sonra gözlerimi sertçe silerek kalktım yataktan ve banyoda yerli yerinde duran gömleği ve notu alarak geri döndüm odaya.

"Sorun bana yalan söylemen, sorun gidip başkalarını sikmen, sorun beni aldatman. Sorun bu işte!"

Elimdekileri üstüne atarken onun dudakları şaşkınlıkla aralanmış ve kaşları çatılmıştı.

"Jeongin ne saçmalıyorsun, yok öyle bir şey."

"Hiç öyle görünmüyor ama!"

Ona doğru fırlattığım gömleği alırken arkasını çevirerek ense kısmındaki kırmızı ruj izini gösterdim yüzüne yaklaştırarak.

"Ben mi yaptım bunu, ya da sen mi? Ben ikimizin de kırmızı ruj sürdüğünü düşünmüyorum çünkü!"

Önümdeki gömleğe bakarken bir şey diyememişti. Ne diyecekti ki her şey ortadaydı.

"Notun da var. Geceyi geçirdiğin kadın seninle tekrar buluşmak istiyor. Sen hiç zahmet etme ama gitmekle, ben birazdan siktirip gideceğim sen onu buraya çağır!"

Sinirle bağırırken o kafasını iki yana sallamış ve ellerimi tutmaya çalışmıştı fakat geriye çekildim.

"Jeongin böyle bir şey yok, yemin ederim ki yok. Nasıl inandırabilirim bilmiyorum ama yok böyle bir şey, o ruj izinin ya da o notun nasıl geldiğini bilmiyoru-"

En sonunda dayanamayarak güçlüce bir yumruk attım yanağına. Geriye doğru sendelerken yüzümü buruşturdum.

"Hala gözlerimin içine baka baka yalan söylüyorsun."

Elini patlamış dudağına bastırırken gelen kanı sildi ve tekrardan konuştu.

"Yalan söylemiyorum changbin'i ara. Bütün gece onunlaydım yemin ediyorum! Bunun olmasi imkansız jeongin, aldatmam ben seni."

"Kes sesini!"

Göğsünden onu ittirirken odadan çıkmış ve kapıya ilerlemiştim. Ama o beni kolumdan tutarak durdurmuş gitmemi engellemişti.

"Jeongin ne istiyorsan yap istiyorsan döv istiyorsan söv ama gitme saat gecenin körü başına bir şey gelecek-"

"Bitti hyunjin, biz ayrılıyoruz tamam mı?"

Kolumu ondan sertçe çekerken kapıyı açtım ve o yetişemeden kapattım. Ayakkabılarımı giyerek hızlıca yolda kaybolurken onun arkamdan seslendiğini duyduğumdaysa adımlarımı hızlandırdım.

Jisung'un evine gidiyordum koşar adımlarla. Ağlayarak onun evine vardığımda açık kapıyı ittirerek apartmana girdim ve beşinci kata çıkarak jisung'un ziline basmaya başladım.

Jisung gözlerini kaşıyarak kapıyı açarken ağlayan beni gördüğünde hemen gözlerini açmış ve bana sarılmıştı.

"Bitti jis, her şey bitti."

_______________________________________________
Haydaaa ya hucucin nabiyon sen amk.

Beden eğitimi || hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin