6. İLK KESİK

6.5K 398 110
                                    

Medya da 🤌🏼🤌🏼

Yine geciktirdiğim bir bölümdü, çerezlik hiçbir olay yok:)

İyi okumalar diliyorummm

________

"Abi azıcık hızlan ya, iki kitap alacağız iki saat bekliyoruz!" Sinirle bacağımı sallamaya devam ettim. Elimdeki kitaplar düşmesin diye sıkıca sarılmıştım. Saçlarım yüzümün önüne geldiğinde sabrımın sınırına gelmişti.  "Abi acelem var acelem. Şu kitapları almak istiyorum bu kadar zor olamaz ya!" Adam kafasını yavaşça bana çevirerek boş gözlerle süzdü. Akıllısı bulursa ne olayım be!

Büyük bir sakinlikle bakışlarını üzerimden çekti, işine devam etti. Arkamda duran birkaç kişi pes etmiş gibi yere çökmüş, iki kişi ise ayakta duruyordu. Adamın yavaşlığı maalesef ki bir beni etkilememişti. İşine geç kalanların telefon konuşmaları kulağımda çınlıyordu resmen. 

Kitapçıya gelmiş ve proje için İngilizce ve Almanca kitap almıştım. Ama sıra bir türlü bitmiyordu çünkü kasadaki abi tembel hayvan misali  yavaş yavaş davranıyordu. Önümde dört kişi arkamda beş kişi vardı. Kimseyi zan altında bırakmamak adına da adama bir şey söyleyemiyordum. Sol solumdaki kitapların ağırlığını sağ koluma verdim. Ayağımla ritim tutuyor, dakikaların saatlere dönüşmesini deneyimliyordum. Tam olarak yarım saat geçtiğinde önümde yalnızca bir kişi kalmıştı.  Bıkkınlıkla nefes verip boş elimle telefonum uzandığımda titreyerek çalması bir olmuştu. Arayan, şuan buluşmaya gideceğim arkadaşlarımdan biriydi. 

"Selam Yarel, ben Murat." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Yüksek ihtimalle epey bir geç kaldığımdan dolayı aramıştı beni. Kolumdaki saatte bir bakış attım. Neredeyse bir saat kadar geç kalmış görünüyordum. 

"Geç kaldım biliyorum." Hafif kıkırdama sesi duyuldu. Gözlerimi devirerek gülümsedim. Sinirlerim çok bozulmuştu bu sabah.  "Yok ondan dolayı aramadım. Senden bir şey isteyecektim." Kaşlarım çatıldı.  Sırtımda hafifi bir baskı hissettim ama umursamadım. "Hayırdır, noldu?" Dediğim bu kez baskı büyük çaplı bir ittirilme vakasına dönüştü. Hızla arkamı döndüm. 

"Ne ittiriyon teyze?" Diye bağırdığımda sıradakilerin hepsinin bize baktığını hissettim. "Teyze mi? Annendir teyze be!" İçimden tövbe çekerek kadını süzdüm. "Yaşından utan be. 60 yaşında kadınsın." Teyze gözlerini büyüterek bana bakmaya başladı. Gayette yaşlı bir hanımefendiydi açıkçası. 

"Senin gibi gence yazıklar olsun. Ben de senden kibarlık bekleyip önüne almanı isteyecektim ki  senden bir şey olmaz." Murat'ın telefonda kahkahaları daha fazla sinirimi bozmuştu. Ben burada bir saat bekleyeceğim sonra bir de yer vereceğim, oldu paşam. "Teyze Allah aşkında bir git. Bir saattir şu adamı bekliyorum. Kimseye yer veremem, kusura bakmayacaksın. Ne ayrıcalığın var? Teyze dememi istemiyorsan bir hastalığın da yoktur ve beklersin." Rest çektiğimde gözlerini büyüterek bana baktı ve ayıplayan sözlerini sıraladı. Onu takmadan önüme döndüm. 

Murat diğerlerinle konuşuyor ve gülüyordu. Büyük ihtimalle beni çekiştiriyordu. Birazdan sinir topu olup, kırtasiyeyi dağıtacaktım.

"Seni şikayet edeceğim!" Dedi bağırarak. "Teyze ben ne yaptım ya!? Öğrenciyim ben ne yapmamı istiyorsun? Bu kitaplari acil almam lazım! Ayrıca da hemen arkamdasın, önüme alsam çok mu değişecek!? " Teyze kafasını salladı. Gözleri dolu doluydu. "Kardeşim ne olur sanki biraz kibar olsan." Teyzenin arakasındaki takım elbiseli adam kibarca konuştuğunda  derin bir nefes aldım. Duygu sömürüsünden nefret ederdim. Kalbini kıracak bir söz de söylememiştim. Drama queen resmen.

ZARDÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin