14. YENİ BAŞLANGIÇLAR

2.9K 176 43
                                    

Biliyorsun, Sezen Aksu

No time to die, Billie Ellish

,

Bir hafta sonra, Çarşamba

Geçmiş. Adı gibi geçip gider miydi? Geçmiş, hatırlanmaz mıydı zamanla? Zaman unutturur muydu insana her şeyi? Zaman bana hiç ilaç olmadı mesela. Yıllar geçti üzerinden, kaç yazıma kar yağdı ancak silemedim hafızamdan. Geçmişimin her detayı kafamdaydı, varıyla yoğuyla. Unutmak istedim zamanla, onu da unutmak istedim. Ama vazgeçemedim evimizden, anılarımızdan, en çok da ondan. O zamanlar unutamadım, kendimi hırpaladım, çevreme de zarar verdim onun yüzünden. İki yıl geçmesine rağmen unuttum sanmıştım.

Gittikten sonra çok bekledim; tesiste, iş yerlerinde, motor yarışlarında bile aradım onu. Zaten o gittikten sonra ne yarışlara katıldım ne de tesistekilerle iletişimi devam ettirdim. Meğerse hâlâ aklımın bir köşesindeymiş o. Evimize gelmez ama tesise gelir dedim, orada yattım bir süre. Bilmiyorum belki de aylarca yattım, tesisin pis, rehavet kokulu yataklarında. Yine yanıldım, gelmedi oraya da.

Babası vardı Demirhan'ın, çok severdi beni. Tekin bir tip değildi Alparslan Bozok ama oğlunu ve beni severdi, korurdu. Gerçi o tüm tesisi korurdu, tesisin başındaki adamdı o. Annesi ise var ama yoktu sözde. Ama babasıyla arası, baba-oğuldan fazlaydı, arkadaş bile derdim onlara. O gittiğinde Alparslan Bozok her yeri birbirine kattı katmasına ama birkaç gün bile sürmedi bu halleri. Vaz mı geçmişti yoksa nerede olduğunu biliyor muydu, meçhuldu. Onunla kavga bile etmişliğim olmuştu. Aramayı bırakması kanıma dokunmuş, tesisin başındaki adama baş kaldırmıştım ben. Ancak sadece tesisi kendime düşman etmiştim. Elime hiçbir şey geçmedi onunla tartışmam. Demirhan'ın yerini söylemedi, ona ne olduğunu anlatmamıştı. Bilmiyor olması imkansızdı, o her şeyi bilirdi çünkü.

Aylar birbirlerinden vazgeçerken, ben de Demirhan'dan vazgeçmiştim. Kin beslemiştim, kırılmıştım, kızmıştım ve onu beklemeyi bıraktım. Fakat karşımda onu görünce devrelerim alevlenmiş, "unuttuğum" adamın bana tekrar bir şeyler hissedebileceğini göstermişti. Ama onunla bir daha karşılaşmayacak ve gelecekteki kendime kocaman bir iyilik yapacaktım. Hayatımı beni terk eden bir kişiyi düşünmekle geçirmeyecektim en doğrusu buydu, en azından benim için. Bencillik yapıp kendimi düşünmeyi seçmiştim. O adamın bombok hayatına dahil olmak, hayatımın hatasını yapmak demekti.

"Yarel sınava odaklan." Arka tarafımdan dürtüklenmemle irkilmiştim. Bu sırada da elimde gevşek tuttuğum kalemim düşmüştü. Öğretmene çaktırmadan baktığımda telefonunla ilgileniyordu. Bakmayacağından emin şekilde arkamda oturan Sanem'e döndüm. "Sınavı bitirdim ben. Sen salak gibi oyalanma da çabuk yap çıkalım." Dedim fısıldayarak. Yüzünü ekşitti ve sınav kağıdına bakmaya başladı. Ben de kalemi almak için eğilmiştim ki benimle beraber bir el daha kaleme uzandı. Benden önce o el kalemi aldığında kafamı kaldırarak elin sahibine baktım. Bu çocuk okula bir ay önce gelen yeni çocuktu. Aslında yeni denemezdi ama haftada bir iki geldiği için hiç görmemiş olduğumdan benim için yeni çocuktu. Kolları full dövmeliydi. Ellerinde bile minimal dövmeler vardı. Ve bizden bir iki yaş büyük olduğuna emindim.

Eğilmiş bedenimi doğrultarak çocuğa bakmaya devam ettim. Hemen sağ tarafımda oturuyordu ve sınav kağıdı dolu gözüküyordu. O da doğrulmuş ve kalemi bana uzatmıştı. "Teşekkür ederim." Diyerek kaleme uzandım. Ancak çocuk kalemi salmamış, hâlâ tutuyordu. "Salsana kardeşim kalemi." Dedim tehdit içeren sesimle. Dudağının yanı kıvrıldığında elini elime sürterek kalemi bıraktı. Kafasını önüne çevirdi ve sınav kağıdına bakmaya başladı. "Çattık yine, Allah'ın delisi." Kısık sesle konuştuğumu varsaymıştım ki çocuğun gülüşünü duyuna dek. Öğretmen, çocuğa ters ters bakarak burun kıvırdı ve yaptığı işe geri döndü. İçimde utanç fırtınaları koparken, dışım gayet sakin ve soğukkanlıydı. Çocuğa ters ters bakmayı ben devralırken bana kaçamak şekilde bakıyor ve sırıtıyordu. Gel de ağzını yüzünü dağıtma, orangutan götü seni.

ZARDÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin