Karpuzların Laneti

61 46 12
                                    

2 Hafta Sonra

"Sen misin, bana yan gözle bakan!" diyerek elimdeki oklavayı yukarıya kaldırdığımda Ahsen güldü. "Cüneyt Arkın'ın torunuyum ben be!" diyerek kendi elindeki oklavayı benimkine vurdu.

"Şimdi Ertuğrul dönüşü yaparım görürsün!" dediğimde Ahsen, değişik sesler çıkararak art arda elimdeki oklavaya vurdu.

Salonun ortasında Ahsen ile beraber, oklavalarla kılıç dövüşü yapıyorduk. "Miyav!" diye bir ses çıkardı Salep.

"Ahsen, o ses senden mi çıktı?" dediğimde Ahsen, etrafına baktı ve baktığı an oklavayı bacağına vurdum. "İşte böyle haklarlar adamı!" diyerek olmayan kameralara kendimi gösterdim.

"Ya, pislik ya! Dikkatimi dağıttın!" dediğinde gülüp elimdeki oklavayı yukarıya kaldırdım. "Kazandım!" dediğimde Ahsen de oklavasını kaldırdı. "Hayır, ben kazandım!" dedi.

Bana doğru, bir adım attığında ben de ona doğru, bir adım attım. Ve bir anda yukarıdaki avize yere düştü.

Ben, geriye şıçrarken Ahsen, direk arkasındaki koridora kaçtı. "Ne korkaksın be! Avizeyi de düşürdün. Gel topla şunları." dediğimde Ahsen, oklavasını yanağına yaslayıp gözlerini pörtletti. Cidden mi, der gibi baktı.

"Cidden, gel hadi. Korkak tavuk!" dediğimde tam süpürgeyi getirmek için gidecektim ki dış kapı açıldı. Ahsen, geriye dönerken ben onun arkasındaki kapıya baktım.

"Selamlar, cimcimeler!" diyerek içeriye girdi Ahsen'in annesi Sema Hanım. "Anne?!" Ahsen'den gelen ses daha çok bir çığlığı andırdı.

"Bir tanem!" diyerek kızına sarılacağı an, "Ben neyim?" diye cırladım avize yığınının arasından. Sema teyze, bana baktı ve güldü. "İkinci tanem!" dediğinde gülümsedim.

"Ay, beni unuttunuz!" diye bir ses yükseldi dış kapıdan. Sema teyze, kapıyı açtığında annem, içeriye giriş yaptı. "Ana! Vay gariban anam. Unuttular mı seni?" Çok nazik bir insan, olduğumu söylerler(!)

"Böceğim!" dediğinde surat astım. İnsan çiçeğim, der. Benim anam böceğim, diyor. Nerde adalet? Nerede feraset? Nerede adam gibi adamlık?

"Ben neyim?" diye sordu Ahsen. "Çiçeğimsin sen, canım." dediğinde kendimi az kalsın avizenin üstüne bırakıyordum.

Avizenin her şeyi kırılmamıştı ama etrafa küçük parçalar dağılmıştı.

Analarımız yerdeki avizeyi görünce ve ellerimizdeki oklavayı görünce büyük bir şoke dalgasına tutuldular.

"Hiç büyümeyecek misiniz?"

* * *

Ve tam iki saat sonra kendimizi, mükemmel kalabalık bir yerde bulduk.

"Ahsen, bizim burada ne işimiz var lan?" dediğimde Ahsen, koluma girip etrafa değişik değişik baktı. Çocuğun biri, elindeki oyuncakla annesinin eteğine asılıyor, ağlıyordu.

Başka bir kadın da bebek arabasına birsürü poşet koymuştu ve arabanın içinde bebek yoktu.

Başka bir kadın da oğlunu kolundan çekerek oyuncak yerinden uzaklaştırıyordu.

"Balca, kaçalım mı biz?" dediğinde geriye bir adıma attığım an teyzenin birine çarptım. "Kızım dikkatli olsana! Ne yolun ortasında duruyorsun? Tövbe estağfurullah!" diyerek elindeki pazar arabasıyla geçip gitti.

"Abla, gel! Abla, gel! Derya kuzusu bunlar." diyen balıkçıya baktım. Benden birkaç yaş büyüktü. "Ne ablası be? O kadar yaşlı değilim." dedikten sonra Ahsen'e döndüm. "Yaşlı mıyım?"

Hayal mi? Gerçek mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin