"Balca, iyi misin? Bana bak, duvara bakma. Balca, alo nereye gittin?" Ahsen, yatakta karşıma oturmuş beni şoke etkisinden çıkarmaya çalışıyordu. Bense, Doğukan'ı gördükten beri boşluğa bakıyordum. O gerçekti, o buradaydı. İmkansız bir şekilde aşık olduğum kişi gerçekti. İmkansız değildi.
Yüzüme atılan bir tokatla kendime geldim. Doğukan'ı kafede görüp benim beynim eror verince Ahsen, beni eve getirmişti. Yarım saattir yatağıma oturmuş duvarı izliyordum.
"Ne oldu? Neden getirdin beni? Hadi geri gidelim onunla konuşmak istiyorum, lütfen." diye Ahsen'e yalvardım. Ahsen, kollarımdan tutup beni ileri geri sarstı.
"Kızım, gidince ne diyeceksin onu kitapta görüp aşık olduğunu mu? Hem onunla konuşacak olsan; o sana ismini sorar, sen ise ismini unutursun. Bilmiyor muyum ben, kardeşimi?" diye beni azarladığında dediklerinin mantıklı olduğunu ikimiz de çok iyi biliyorduk.
"Tamam, o zaman Jülide olsun." diye bir çocuğun taklidini yaptım. Ahsen'in boşluğuna gelmiş olacak ki siniri bozulmuş gibi gülmeye başladı.
"Tarihi geçti onun."
"Ben Osmanlı'dan kalmayım." dediğimde ikimiz de güldük.
"Bu gün bizde kal ya. O evin çok boş kimse yok." Aniden gelen teklifim üzerine Ahsen gülmesini zar zor durdurarak beni onayladı.
* * *
Sabah tatlı uykuma, siren sesi eşliğinde Ahsen ile beraber yataktan düşerek son verdim. Bir yerden son ses, siren sesi geliyordu. Gelmekle kalmıyor, sabah sabah beynimin içinde yankılanıyordu.
"Ne oluyor, bizi almaya mı geldiler? Ne bu siren sesi? Polis bey, açıklayabilirim!" diye saçmaladıktan sonra yerden masadaki telefonunu almak için masaya uzanan Ahsen'i gördüm.
"Ahsen, polisler bizi almaya geldi sen hâlâ telefon peşindesin, şu telefona verdiğin ilgi kadar bana versen daha az yaşlanırım." diye Ahsen'i azarladıktan sonra siren sesi son buldu.
"Bir şey diyeceğim de, beni döver misin?" dedi Ahsen ayağa kalkarken. Ben de onunla ayağa kalktım. Ahsen, her yeri dağıtıp suçunu anlayan ve sahibine duygu sömürüsü yapan kediler gibi bana bakıyordu.
"Neden döveyim ya? Hem, siren sesleri nereye gitti? Nerde polisler?" diye sorduğumda Ahsen telefonundaki alarmı gösterdi.
"Ben, işe geç kalmamak için alarm kurmuştum da onun sesiydi duyduğun ses." dediğinde. Bir an ağzımı açıp Ahsen'e güzel şeyler söyleyecekken kendimi sakinleştirdim.
"Canım arkadaşım, neden alarmının sesi, siren sesi?" dedim her an Ahsen'in üstüne atlayabilirdim. Ahsen bunu fark etmiş olacak ki yanımdan geçerek kapıya doğru yaklaştı.
"Başka bir ses koysam uyanmazdık ama siren sesi olunca, bir de son ses olunca hemen uyandık. Bak, çok etkili oldu." dediği an kapıyı açarak içeri koştu. Ben de arkasından koştum.
"Kızım, sen hasta mısın ya? Ödüm koptu, kalp krizi geçirmek üzereydim." Kalp krizi tarafını abartmış olabilirim.
Peşinden koşarken Ahsen, salona girip koltuğun üzerine çıktı. Ben, onu kovalarken o, koşarak mutfağa girip annemin arkasına saklandı.
"Beste teyze, beni korur musun? Bu kızın beni öldürecek. Kafayı yemiş!" diye beni anneme şikayet ederken elime masadaki oklavayı aldım. Annem şoke olmuş gibi bir bana, bir oklavaya, bir Ahsen'e bakıyordu.
"Kızlar, ne oldu size sabah sabah? Ters tarafa mı düştünüz?" Her sabah uyandığımda düştüğüm için annem, "Ters tarafa mı kalktınız?" yerine "Ters tarafa mı düştünüz?" derdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal mi? Gerçek mi?
Humor"Vazgeçmeyeceğim çünkü ben hayallerimi vazgeçmek için kurmadım." Balca arkadaşının önerdiği kitaptaki kötü karaktere aşık olur. Ne kadar gerçek olmayacağını bilse de ondan vazgeçemez. Balca o karakterin gerçeğini bir kafede görür ve gördüklerine ina...