Sarı Süzgeç

38 21 10
                                    

Bir inek. İki inek. Üç inek. Dört...

Dördüncü inek nerede?

Etrafıma baktım ama her yerde ot ve çalılar vardı. "İnek! Dördüncü inek kardeş neredesin?" diyerek yürümeye başladım.

Tam ikinci defa seslenecektim ki bir anda üstüme inek emojisi yağmaya başladı. "Höst lan noluyor?" diyerek kollarımı yüzüme siper ettim ve geriye doğru kaçmaya başladım.

Çığlık atarak koşarken bir yere camı hava sanan sinek misali yapılınca aniden durdum. Kollar belime sarılınca kafamı kaldırıp bana sarılan şahsiyete baktım. "Doğukan?"

"Dördüncü inek burada!" dedi gülerek.

Doğukan'ın kafasındaki o şey inek kulağı ?!

"Doğukan sen-"

"Şok şok şok!" Bir anda beynime dank eden sesle yere yuvarlandım. "Balca Işık bu gün de işine geç kalmak için yatmadığını bırakmıyor sayın seyirciler!"

Saçlarımı önümden çekip baygın gözlerle elinde cırtlak ve parlak pembe bir mikrofonla ve  Pepe'li pijamasıyla karşımda duran Ahsen'e ölümcül bakışlar attım.

Aman ne ölümcül. Şimdi bayılır hatta.

"Ne?" dedim. "Öğretmenliği bıraktın da haber spikeri mi oldun başıma?" diye söylenerek yerimden kalktım.

"Başına değil tatlım uykuna! Hadi marş marş çabuk hazırlan işe gideceksin." diyerek sırıttı. Bir şey yapmadığımı görünce, "HADİ DEDİM!" diye mikrofonu ağzına dayayarak bağırınca irkildim. O sırada yan odadan Azize'nin çığlığıyla birlikte yere düşen bir meteor sesi te buraya geldi.

Pardon meteor değil. Azize.

Ne farkı var ki?

"O bağıranın ses tellerini bir yerlerine monte-" derken Ahsen, "Hop!" deyince içeriden "Pardon kardeş, dünya ahiret bacımsın!" sesi geldi.

Ahsen tekrar bana döndüğünde "Rüyamın de en güzel yerindeydim." diye göz devirdim.

"Ne gördün? İneklerle dans falan mı?" dedi Ahsen gözlerini pörtleterek.

"Yok dördüncü ineği gördüm. Aman neyse! Geç kalıyorum senin yüzünden." Suçu ona atarak kendimi banyoya attım.

"Peh! Kurban ol sen bana! İnsan bir teşekkür ederdi!" diye bağırıyordu ta ki "Sen misin beni kıymetli uykumdan uyandıran?" diyen Azize'nin sesi ve ardından savaş nidası gelene kadar.

Büyük bir zevkle içerideki birbirini duvara sürten arkadaşlarımın çığlıklarıyla yeni günüme hello, dedim.

Fark ettiyseniz İngilizce'm var.
                                       
Yarım Saat Sonra

Zile bastığımda arkası dönük olan Alp hızlıca arkasına dönerek "Hoş geldiniz, efendim. Ne ister-" Beni görünce sustu. "Hoş buldum, efendim." dedim gülümseyerek.

"Geç kaldın, Balca. Hem de ilk günden." Dilini damağına vurarak cık cık cık gibi bir ses çıkardı. "Ne yapsak kovsak mı ki seni?"

Avuçlarımı yeni silinmiş ıslak masaya bastırarak ona doğru eğildim. "Farkındaysan daha kimse gelmedi. Geç kalmış sayılmam ve ben olsam benimle aramı iyi tutardım Alp'ciğim."Gülümsedim. "Ahsen duysa ne der?" Sırıtan suratı bir anda asıldı.

Ardından tekrar gülümseyip "Affedelim bakalım Balca'cığım geç kalmanı ama," Gözlerini kıstı. "Doğukan duysa ne der?"

Ellerimi masadan çektim. Ellerimin izi masada kalmıştı. "İyi ki yapmış sevgilim, der. Çünkü o, benim sevgilim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hayal mi? Gerçek mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin