"Muhteriz: İnce düşünceli olduğu için aşırı derecede ölçülü davranan, kimseyi kırmamak için kendi kırılan insan."
𖤋
Zayn Malik- Tio
𖤋**
"Güvenmek insanların en büyük hatasıdır!"
Sınıfımızın devrimcisi, dediğim dedik astığım kestik kişisi, insanlığın son anonsçusu, sesini çıkaramayanların mikrofonu Roza'ydı bağıran. Hocanın dersi bitirmesini fırsat bilmiş, henüz kimsenin ayağa kalkmadığı zamanı kaçırmamak için anında kürsüye çıkmış ve yanı başındaki hocayı umursamadan bağırmıştı. Yumruğunu havaya kaldırdı ardından, yüzünde bir gülümseme, fırsatı kaçırmadığı için mutluydu. Bıkmazdı, kendini insanlığın gözünü açabilmek için savaşmaya adamıştı, her seferinde o an aklına gelen hakkı savunacak sözlerle bağırırdı. Bir bakarsınız feminizmi savunuyor, bir bakarsınız dini ilimler için savaşıyor, gözünüzü kaçırdığınız anda da LGBT haklarını haykırıyor olurdu.
Onu umursamayanlar, oflaya puflaya sınıftan çıktılar. Yaklaşık elli kişilik sınıfın çoğunluğu Roza'nın bu işi abarttığını düşünüyorlardı, bir gün polis gelecek ve onu hak ettiği yere, parmaklıklar ardına atacaklardı. Çünkü o açıkça devrimci olduğunu söylüyor benliğini gizlemekten çekinmiyordu, hal böyle olunca her devrimcinin sonu olan parmaklıklar ardını layık görüyorlardı. O umursamadan geçip gidenler, çoğu çiğnenen hakka göz yumdukları gibi Önen'in sesine de kulaklarını kapatmışlardı, Önen'i umursamadıkları gibi kendine dokunulmadığı sürece çiğnenen hakları da umursamıyorlardı. Görmezden geldikleri şeylerin bağırarak duyurulması, haliyle onları rahatsız ediyordu. Roza'nın, hanımefendi bedenine sıkışmış erkek ruhuna sahip olduğunu düşünenler de vardı, hatta bir ara bu dedikodu oldukça popülerdi ve her yerde onun bedenine sıkışmış erkek ruhu konuşulmuştu, çünkü onun bu çekinmeyen fevri hallerine başka sebep bulamamışlardı. Genel görüşlere uyuyor, kibarlık dışındaki hareketleri kadınlara layık görmüyorlardı.
Roza için, sağ veya sol tartışmaları siktiri boktan bir icattı. Evet bana öyle söylemişti, 'Sağ sol diye siktiri boktan bir şey icat ettiler, taraflarını savunacağım diye götlerini yırtıyorlar' demişti. Anlaşılacağı o ki, siyasetle fazlasıyla içli dışlı olmuş, biraz da küfürbaz biriydi. Onun için sadece kısıtlanmış duvarlar ve o duvarları yıkmadığı için suçladığı hükümet vardı. O hükümette kimin olduğu da önemli değildi, taraf tutmazdı ve belli bir adamı hükümetin başına geçecek kişi olarak görüp savunmazdı, isterse dış dünyadan gelsin ama kimseyi kısıtlamasın diye düşünüyordu.
Roza, her bakımdan şaşkın bakışları üzerine çekebilme potansiyeline sahip biriydi. Kısa saçları, üç yaşında birinin eline makas verilmiş ve onun kesmesi istenmiş gibi şekilsiz, asimetrikti. Saçının ön kısımları çene hizasına gelecek kadar kısa, saçının arka kısmı ensesini boylu boyunca kapatacak kadar uzun. Saçını neden düzeltmediğini sorulduğunda, ben buyum diyerek kestirip atardı. Herkesin bir tarzı vardı ve onun tutarsız saçları da onu yansıtıyordu. Her zaman şort ve kısa kollu tişört ikilisi olurdu üzerinde, tıpkı bugün de olduğu gibi. Soran olursa, kalın kıyafetlerin içinde bunaldığını söylüyordu, onu uzun kollu kazaklarla görmek imkansızdı. Kışın karlı havasında bile, tişörtünün altına uzun kollu kazak, şortunun altına tayt giymekle yetinirdi. Buradan da şortlardan ve tişörtlerden vaz geçmeyen ilginç bir moda anlayışı olduğu anlaşılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gittikçe Yükselen Haller İçindeyim •Tamamlandı
General FictionDevrimin, avare zihinleri uyandırmaktı Devrimim, güzelliğin oldu Ah Roza'm, güzelliğin sonum oldu