Pejmürde

1 0 0
                                    

Gayem, hayatta değer verdiğim insanların zarar görmemesidir. Bu yüzden son beş gündür Saltık ile muhatap oluyordum, arkadaşlarımı kurtarma gücüne sahip yegane insan olarak yardım edebilecek, ufak de olsa yardım etme ihtimali olan tek kişiydi.

Beş gün boyunca, her köşe başında gördüğümüz polisten kaçırmıştık Gayret ile Hayat'ı. LGBT görünürlük yürüyüşüne veya türevi protestik olaylara karıştırmamıştık, köşe bucak kaçırmıştık ama onların lezbiyen olduğu dedikodularını susturmaya gücümüz yetmiyordu. Onların adının geçtiği her söylentiyi susturmaya çabalamıştık ama rastlantımıza uğramayan insanları susturamazdık, onların cinsel kimliğinin ifşa olması ise kaçınılmaz olmuştu. Onların yanında Hesila ve Ebren'in de ifşa olmaması için çabalamıştık.

Kaçan kovalanacağı gibi saklanan da bulunuyordu. Yakalanmamak adına dışarıya normal hayatlarına devam ediyor izlenimi vermek için ne Hayat ne de Gayret okula gelmemezlik etmemişti, çantamdan yasak kitabın çıktığı günkü gibi polisin sınıf sınıf dolanıp arandığı güne çatmıştık bu seferde. 

İkisi kadın, üçü erkek beş polis vardı. Yüzüne miras bıraktığım morlukları geçmemiş kıdemli polisin keskin bakışları altında sıramda oturuyordum. Aynı kadın polis çantaları arıyordu ve bu sefer çantamda herhangi sakıncalı eşya bulamamıştı. Kıdemli polisin, çantamda beni tutuklayacak kadar tehlikeli şeyler barındırmamı çok istediğine emindim zira uzun süre gözlerini açamayacak kadar şişmişti iki gözü, şimdiki morluklarının daha koyu tonuyla birlikte.

Gönderen: Saltık.

'Kızları aşağı getir.'

Cebimdeki telefonun titremesiyle, ayağa kalktım. "Bende bir şey çıkmadığına göre, sınıftan çıkabilir miyim?" diye sordum çantamı omzuma alırken.

"Çıkabilirsin," dedi öğretmen. Yaşlı hocamız, tahtanın önünde bekleyen dört polisin yanında duruyordu.

Basamakları inerken, polislerin önünden geçerken, kapıdan çıkarken dahi kıdemli polisin keskin bakışlarına maruz kalmıştım. O, ona bıraktığım morlukların hıncıyla yanıp kavururken ben de, Huysuz Erna'ya olan kaba tavırlarından ötürü ona karşı bilenmiştim. Bu yüzden sınıftan çıkana kadar bakışlarına karşılık vermiştim. Kıdemli polisin bakışlarının altında ezilmemek için karşılık verirken, Roza'ma veda bile edememiştim.

Okulda olan aramadan dolayı, Hayat ile Gayret'i kızlar tuvaletine saklamıştık. Ne olur, ne olmaz diye temkinli davranarak Hesila ile Ebren'i de ikisinin yanında kalmaya zorlamıştım. Her biri Saltık'la muhatap olmak istemediği için onların arasında köprü görevi görme vazifesini üstlenen kişi olmuştum.

Kızlar tuvaletine vardığımda, cinsiyetimin girmesinin sakıncalı olduğu alan olmasını aldırmadan daldım içeriye. Hızlı ve ani girişimden ödü yarılan dört melek korkuyla yerinde sıçramışlardı.

"Ailelerinizle vedalaştınız mı?" diye sordum gülerek.

"Saltık yarım etmeyi kabul mü etti?" diye sordu şaşkınlıkla Ebren. "Ondan uzakta olmamı istemez sanıyordum."

"Uzakta ve hayatta olmanı, yakın ama ölü olmana tercih etti," dedim kızgınlıkla. "Bu seni rahatsız eden bir adamın yardımı değil, sana aşık bir adamın yardımı. Bu yüzden kimsenin şikayet ettiğini duymayacağım."

"Ona teşekkür borçluyuz," dedi buruk bir sevinçle Hayat.

Derin nefes verdim sıkıntıyla. "Teşekkürünü onun yüzüne söyleyebilirsin, aşağıda bizi bekliyor. Gidelim."

Hesila, Saltık'tan yardım almayı gururuna yediremediği için söylene söylene önden geçerken, kapıyı tutarak diğer kızların geçmesini bekledim. Tuvaletin hemen yanındaki asansörü çağırdığımızda, kendimizi ajan takası yapan timler gibi hissediyordum.

Gittikçe Yükselen Haller İçindeyim •TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin