I'll hold my breath

220 33 38
                                    

yaklaşık 1 saatlik yolculuğun sona erdiğini otobüsün durması ile fark edip, sonumu kabullenmiş bir şekilde araçtan indim ve bir süre etrafa bakındım. huzurlu bir yere benziyor; tıpkı küçükken ailecek piknik yapmak için gittiğimiz yer gibi...

belki şu an zor bir durumun içinde olmasaydım bu alanın keyfini çıkartabilir ve annemi de getirmeyi düşünebilirdim fakat bundan daha önemli sorunlarım vardı.

otobüsün durduğu durakta oturup düşünmek için gözlerimi kapatıp kendime zaman tanımaya karar verdim

yine o sinir bozucu sesin konuşmaya başlaması her şeyi daha da zorlaştırıyordu

''hyun''

''hm''

''bende kal işte, ne yapacaksın başka burada tek başına'' sana ne be adam git işine

''sanırım bunun cevabı sadece beni ilgilendiriyor 3gmin'' 

''3g ne demek'' ikidir bunu soruyor ama inatla cevaplamayı reddediyorum sonuçta ona bunun açılımını söyleseydim bu şekilde anıldığını bilmek hoşuna gitmezdi

''sana ne'' büyük bir iç çekti ve konuşmaya devam etti

''buralarda çok ayı vakası oluyor dikkat et hyunjin, ölüp başıma iş açma'' hah güleyim de boşa gitmesin

''yokuşu çıkınca sağdan 3. bina, önünde beyaz zambaklar olan sarı ev.'' sanki ihtiyacım olacakmış gibi adresini verip yokuşu tırmanmaya başlamıştı, arkasından bağırdım

''YARDIMA İHTİYACIM OLURSA ÖZELLİKLE O EVE GELMEMEYİ AKLIMDA TUTARIM SAĞ OL !!''

fazla gurur göte mi vurur?

vurmaz vurmazz hem ben bir ayıdan mı korkucam, asıl o benden korksun sporcu adamız bizde evelallah.

gerekirse dayağımı yer otururum.

benim tek korkum allahtır.

ama havanın kararmaya başlaması ve vücut ısımın gittikçe düşmesi ile birlikte bunların da korkulması gereken şeyler olduğu kanaatına vardım

sabahki huzurdan eser kalmamış aksine ortam çok gerici bir hale gelmişti

tam bunları düşünürken tepemde yanan otobüs durağının ışıklarının büyük bir cızırtıyla sönmesi üzerine daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım

'bir oyun oynamaya ne dersin hwang''

 '-öğretmeni bulmadan çıkamazsın ve hayaletlere dikkat etmeni tavsiye ederim fırtına çıkacakmış bugün, bilirsin ya canavarlar fırtınaları ve karanlık zamanları severler.'  

'baba lütfen bizimle kal, söz veriyorum uslu bir çocuk olacağım lütfen baba...'

'çocuğum olmandan utanıyorum hyunjin asla benim gibi olamayacak oluşundan nefret ediyorum' 

aklıma gelen anılarla ağlamam daha da şiddetlendi. yoğun bir şekilde sallanmamın üzere gözlerimi zar zor açıp yanımda kimin olduğuna bakabilmiştim

bu bir ayı ...ama kafası minhonun kafası olan bir ayı... hayır bu minho, gerçi pek de bir fark yok arada ama olsun

yavaş yavaş görüşümün netleşmesi ile birlikte omuzlarıma sarılmış olan battaniyeyi ve yanıma koymuş olduğu, gelen kokulardan yemek olduğunu sandığım kap kacakları inceledim ve geri ona döndüm

bana endişeli bir şekilde bakıyordu. elimden gelse battaniyesini ve eşyalarını kucağına atar ve onu buradan kovardım ancak harcayacak zerre enerjim kalmamıştı. elini alnıma koydu

''hyunjin yanıyorsun''

''çok yakışıklıyım ondandır'' gözlerimin kapanmaması için içten içe büyük savaşlar veriyorum ama onun bunu bilmesine gerek yok.

''allah aşkına bir kere olsun beni dinle, gel bana gidelim söz bundan sonra seni sinirlendirmeyeceğim''

''beni sinirlendirmek için nefes alman bile yetiyor minho, nefes almayı da bırakacak mısın'' onun nefes alış veriş seslerine küçük hıçkırıklar ve iç çekişler katılmıştı

''üzgünüm yapamam'' kısa bir ara verip hızla cümlesine devam etti ''ama senin yanındayken nefesimi tutmayı deneyebilirim böylece farkına bile varmazsın'' 

.

.

.

of böyle olunca çok üzülüyorum ben 😭

oy verip yorum yapmayı unutmayınn

timeless/hyunho (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin