you get me so high

122 19 10
                                    

kalbim o kadar hızlı atmaya başlamıştı ki kalp krizi geçirip oracıkta öleceğimi düşündüm

minhonun dudakları dudaklarımın üzerinde olması ademin o elmayı neden yediğini anlamamı sağladı, insanoğlu hep yasaklı olanı arzulamıştı.

benim karşılık vermememin üzerine minho geri çekildi

''özür dilerim, çok ileti gitti-'' sözünü kesip tek nefeste konuştum

''bak şimdi bunu yanlış anlayıp hemen havaya girme ama öpmenden rahatsız olduğumdan değil de nasıl öpüşüldüğünü bilmediğimden karşılık vermedim'' bana bakıp ufak bir kahkaha attı. yüzümün yandığını hissedebiliyordum.

''öğretebilirim. yani yanlış anlama ilerde lazım olur diye'' bu sefer ben ona doğru yaklaşıp dudaklarımızı buluşturdum

dudağımı ısırmasıyla beraber acıyla inledim ve minhonun gülümsediğini hissettim, ağzımın aralanmasını fırsat bilerek dilini ağzımın içine kaydırıp dolaştırmaya başlamıştı bende onu takip edip aynısını yaptım. hala içtiği biranın tadını alabiliyordum. işi ilerletip ellerini ensemden saç diplerime doğru kaydırmış saçlarımı çekiştiriyordu ve ben bundan aşırı derecede zevk alıyordum. arada bir dişlerim onunkilere değse bile bunu dert etmeyip devam etmişti.

en son nefessiz kaldığım için geri çekildim ve derin bir nefes aldım. kalbim hala az önce yaşanan şeyden dolayı delice çarpıyordu. tepkisini görmek için minhoya döndüm, yüzünde daha önce görmediğim tarzda bir sırıtış ile bana bakıyordu. adrenalinin azalmasıya birlikte az önce ne yaptığımı fark edip kızarmaya başladım. her ne kadar bunun onun modunu düşüreceğini bilsem de durumu daha fazla garipleştirmemek için kaldığımız konuya geri döndüm ve boğazımı temizleyip konuştum.

''mühürlediğimize göre anlatabilirsin diye düşünüyorum'' bana baygın bir bakış attı

''cidden mi hyunjin? az önce yıllardır nefret ettiğin adamı öpüp resmen daha fazlası için yalvardın ve şu an konuşmak istediğin şey o piç mi'' anlık duygu değişimiyle neye uğradığımı şaşırmıştım.

''siktir git minho o zaman. cehenneme kadar yolun var'' üstümü silkeleyip parkın çıkışına doğru ilerledim o da ayağa kalkıp arkamdan gelmeye başladı (yn/benim anger issuesımın olaya dahil oluş hızı)

''bak hyunjin seni seviyorum, seni o kadar çok seviyorum ki anlatacaklarımın seni üzmesinden ve yaptığım aptalca şeylerin seni benden uzaklaştırma ihtimalinden çok korkuyorum. her ne şekilde olursa olsun ya güvenin sarsılırsa da beni bırakırsan diye korkuyorum. önceden yaptığım hataları duyunca seni hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyorum zaten asla güvenini tam anlamıyla kazanamadım. tüm bunların benim suçum olmadığını biliyorum ama utanç duyuyorum ve bunu engelleyemiyorum. seni öpmek o kadar güzel ve mucizevi bir andı ki benim için, o anın bu şekilde parçalanıp gitmesinden korktum. sanki şu an yaşadıklarımız o anıyla lekelenebilir gibi hissettim amacım seni kırmak değildi... sadece ödleğin teki olduğum için korktum. sana her şeyi anlatacağım ama sadece bugün değil bırak bir günlüğüne tadını çıkartıp mutlu olalım ''

gözlerinden yaşlar akıyordu ve ben neyin onu bu kadar yaraladığını bilmek için can çekişiyordum. o an sanki ona bunu yapan her kimse ve yaşadığı şey her neyse onu dünya üzerinden silebilmek için her şeyi yapabilecek gücün damarlarımda gezindiğini hissettim. gözlerindeki yaşları sildim ve elinden tutup ona eve kadar eşlik ettim.

içeriye girdiğimizde ışıklar kapalıydı. minhoya sessiz olmasını tembihleyip odama ilerlettim

''ben kanepede yatarım sen yatağı al'' misafirperverlik önemli

''saçmalama hyunjin ben koltukta yatarım'' beni başka yerde yatırmayacağını biliyordum o yüzden elimdeki son kartı oynadım

''benimle yat?''

.

.

.

hic etik degil

(allahım yansın bu eller yansın. az önce yanlışlıkla attığım 'cloud 9' bölümünü görenler varsa görmemiş gibi yaparlarsa çok sevinirim(aglcm) )

timeless/hyunho (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin