jeongin ve arkadaşlarının kapısı açık olan odasına girdim
gerçekten tren olmuş bir birlerine pansuman yapıyorlar. çok fazla düşünmeden odanın içerisindeki lavabonun kapısına ulaşıp sertçe itip açılmasını sağlayarak içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapatıp kilitledim
minho ağlıyor
ve bu tahmin ettiğimden daha çok hoşuma gitti, onu ağlatmak istiyorum.
kafasını nihayet yerden kaldırıp kimin geldiğine bakabilmek için kaldırmıştı, bir iki burun çekişten sonra konuştu
''hyunjin''
''minho''
''niye buradasın''
''sence''
''bak ben yapmadım felix benim en yakın ark-'' yere çöküp yüzlerimizi eşitleyip elimi ağzına koyarak onu susturdum
''bunun için burada değilim minho'' gözleri far görmüş bir tavşanınki gibiydi. ağzına koyduğum elimin altından konuştu
''ne için buradasın peki'' elime verdiği nefesi tüylerimi diken diken ediyordu. bu durumdan iğrenip iğrenmediğimi veya hoşlanıp hoşlanmadığımı ayırt etmekte zorlanıyorum...
''bana söylemek istediğin bir şey var mı'' elimi yavaşça ağzından çekip konuşmasına izin verdim
''ne gibi''
''bilmem''
''özür dilerim hyunjin başından itibaren her şey için. senin ortaokuldaki o çocuk olduğunu jisung söylemese anlamazdım bile, çok değişmişsin. bu dediklerim seni ne kadar etkiler kendimi ne kadar affettirmemi sağlar bilmiyorum ama... sadece söylemek istedim yaptıklarımdan gerçekten çok pişmanım. eğer beni affetmeni sağlayacaksa senin için herhangi bir şeyi yapmaya hazırım.''
herhangi bir şey? sanırım bunu daha ileride kullanacağım. çöktüğüm yerden bir şey demeden kalktım ve onu arkamda bırakarak kendi odama doğru ilerledim
''jisung'' ikisi de yatağın üzerinde oturuyorlardı, felix jisung un saçını okşuyor, jisung da kafası lix in omzuna dayalı bir şekilde gözlerini kapalı durumda uyukluyordu. ona seslendiğimi duyunca gözlerini araladı
''hm''
''konuşabilir miyiz''
''konuşalım'' baygın bir bakış yolladım, o da biliyordu yalnız konuşmak istediğimi ama salağa yatıyor işte
''yalnız'' felix kalkıp odadan çabucak çıktı, ifadesinden kırıldığını görebiliyordum ama yıllardır arkadaş olduğum adam hakkında benden daha fazla şey bilmesi bir noktada beni kızdırıyor.
''hyunj-''
''allah aşkına sus ji'' konuşmak için kalktığı yere tekrar oturup köşeye pıstı
''sen ne salak adamsın amına koyayım. hayır güvenmiyorsan arkadaş olmayalım kardeşim ne bu, BEN NE ZAMAN SENDEN BİR ŞEYLER SAKLADIM DANA. İTİRAF SAYFALARINA DÜŞMESE DAHA NE ZAMANA KADAR GİZLİ TUTACAKTIN. BANA DİYORSUN Kİ UZAKLAŞTIĞIMDA ÜSTÜME GELMEYİN, BEN DURUYORUM BURADA BİR BAKIYORUM FELİX SENİ ALIP GETİRMİŞ?! bak onu bunu geçtim de niye sakladın bak düzgünce soruyorum adam gibi cevap ver sende''
''güvenmemekle alakası yok olayı çarpıtma hyunjin. ayrıca ne demek felix kim, gayet belli değil mi? sevgilim. eğer romantik bir ilişki ile arkadaşlığı ayıramıyorsan bu senin problemin hyunjin. ve evet, söylemek istemedim çünkü bana karşı olan bakış açının değişmesini istemedim. al oldu mu?''
en son içimde biriken tüm sinirle jisung un yüzüne geçirdiğim yumruğun ardından son sözümü söyleyip odadan çıktım
''bas baya güvenmemişsin yok bakış açın değişir yok buyun değişir ne alaka amk neden değişsin, ben seni ne zaman yargıladım sikik. bundan sonra da ananın amına kadar yolun var git her şeyini kime anlatıyorsan ona anlatmaya devam et.''
zaten küçük olan apartın duvarlarının daha da üzerime gelmesiyle birlikte hava almak için sessizce dışarıya çıktım. hocalar da içtiği için seslerin geldiği yeri araştırmamalarını umarak adanın sahil tarafı olan kısmına doğru ilerlerken yol üstünde gördüğüm büfeye uğrayıp, her ne kadar canım bir şey istemese de bir iki bira ve bir paket sigara alıp kasada ödemesini yaptım. yüzümün yaşıtlarıma göre büyük görünmesinin belli avantajları oluyordu tabi ki, jisung içecek isteyince de ben alıyordum ailesinden gizlice bize gelip içiyordu ㅋㅋㅋㅋ...
bulduğum ilk kuru kayalığa oturup cebimden paket sigaramı çıkartıp yakmak için elimle cebimi yoklayacakken ceketimi otelde bıraktığımı fark ettim, tam bir küfür savuracakken birisi çakmağını yakıp bana uzatmıştı
.
.
.
yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen...
