Kaç gün geçtiğini bilemediğim mahsende doğrularak oturdum.
Oldukça daraldığımı hissediyordum. Ben nasıl bu tuzağa düşerdim aklım bir türlü almıyordu.
Gelen sesle kafamı dış kapıya doğru çevirdim. O gelmişti. Benimle aynım bir o kadarda farklı olan kişi. Melis
"Günaydın sevgili kardeşim" diyerek yeni yeni gelen sözde ikizime bakıp kaşlarımı çattım.
Her geldiğinde beni buradan çıkarması için dökmediğim dil kalmamıştı. Fakat Nuh diyordu peygamber demiyordu kendisi.
Neler yaptığına gelecek olurasak ise beni bayıltır bayıltmaz üstlerimizi değiştirmişti ve kendini benmişim gibi herkese göstermişti. Belliki herkese bunu inandırtmıştı. Keyfinin oldukça yerinde olmasından belliydi.
"Neden?" Diyerek zorlukla konuşup gözlerine bakarak sordum.
Kıpırdayacak halim bile yoktu. Fakat bu halde olmam onun umurunda bile değildi. Gerçi beni bu hale getiren zaten oydu.
"Neden mi?" Diyerek küçük bir kahkaha atmasıyla ellerim yumruk halini aldı. Bu kız nasıl benim kardeşim olabilirdi?
Biz nasıl aynı anne ve babadan aynı anda çıkmış olabilirdik halen aklım almıyordu.
"Size oraya gitmeyeceğimi söyledim. Ben hapise giremem yapamam dedim!" Diyerek konuşmaya devam etti. Göz devirdim. Anlama kapasitesi gerçekten yoktu bu kızın.
"Şikayetçi olmayacaklardı Melis. Eğer bekleseydin sana bunu söyleyecektim bende." Diyerek konuşmamla bağdaş kurduğu elleriyle geriye doğru yaslandı.
"Evet bunu biraz geçte olsa öğrendim" demesiyle "O halde bırak beni Melis. Söz beni buraya tıktığını kimseye söylemeyeceğim" diyerek hapis gibi olan yerin demirlerini tuttum.
Delirmeden buradan çıkmam gerekiyordu. Yada çoktan delirmeye başlamıştım ama yinede çıkmam gerekiyordu.
"Olmaz" demesiyle kaşlarımı çattım. Ne demek olmazdı!
"Ne demek olmaz. Çıkar beni artık Melis!" Diyerek bağırdım. Dayanamıyordum artık.
"Anlatırsın sen herkese her şeyi. Hemde ilk babamı arayıp haber verirsin." Diyerek konuştu. "Nede olsa onun gözde kızı sensin"
"Melis Saçmalama o ikimizede aynı değeri verir. Hem bak yemin ederim bir şey demeyeceğim kimseye" diyerek konuşup Melis'e baktım.
Aslında çıkar çıkmaz ilk işim önce Melis'i beni bu hale koyduğu için evire çevire dövüp daha sonra ise herşeyi babama anlatmak olacaktı fakat onun bunu bilmemesi daha hayırlıydı. En azından şimdilik
"Olmaz diyorum Deren. Hem merak etme bebek gibi bakacağım sana burada" diyerek konuşmasıyla başımı olumsuz anlamda salladım. Anlayamıyordu bir türlü dediklerimi.
"Ha bu arada demek Demir Sihan ile eski sevgiliydin" diyerek konuşmasıyla ona baktım. Öğrenmişti demek Demir'i
"Okula ilk gittiğimde Tuna ile karşılaştım. Bana 'Demir ile seni ayırdığım için pişman değilim ben ne çektiysem sende çek' diye konuştu. Aynı şekilde Demir'de beni görünce farklı yöne falan dönüp gidiyordu" demesiyle gözlerim doldu.
"Öyleydi. Aşık olmuştuk birbirimize. Tabi senin neler yaptığını öğrenene kadar" diyerek cevapladım onu.
"Sana hala aşık. Çok kısa bakıyor karşılaştığımız zaman ama yüz ifadesinden anlayabiliyorum bunu" diyerek konuşmuştu.
"Sadece bu değil. Tuna'da sana aşık olmuş" demesiyle 'ha' diye ses çıkardım. Tuna ve bana aşık olmak. Daha nelerdi.
"Yanlış anlamışsındır. Bence benden hiç hazetmiyordu" diyerek cevapladım onu.
"Onu uzun yıllardır tanıyorum. Eskiden gerçekten haz etmezdi ama şu an onunda bakışlarından neyin ne olduğunu gayet iyi anlıyorum"
"Niye müneccim misin sen her şeyi anlıyorsun bakışlardan" dememle gülümsemişti.
"Bunu anlamak için müneccim olmaya gerek yok." Diyerek cevapladı beni" Yinede gerçekten tebrik ederim seni. Tuna'yı kendine bağlamak gerçektende imkansız birşeydir tebirkler"
"Peki ya Caner o nasıl?" Diyerek ona baktım.
"Caner mi o da kim?" Demesiyle duraksadım. Doğru ya Caner ile yakın arkadaş oldugumu bilmiyordu henüz.
"Ha hatırladım şu geçen arayan çocuk" demesiyle kafamı kaldırıp ona baktım.
"Umarım telefonu açıp saçma sapan kırıcı şeyler söyleyip onu uzaklaştırmamışsındır kendinden.... Yani benden" diyerek lafi düzelttim.
Eğer Melis'i biraz tanıyorsam sırf şüphe çekmemsk için Caner'i olabildiğince uzak tutacaktı kendisinden.
"Yani birkaç birşey söylemiş olabilirim" demesiyle kaşlarımı çattım.
"Sen gerçektende çok kötü birisisin" diyerek sinirle konuştum.
"Bunu için gerçektende üzgünüm." diyerek konuştu. Fakat yüzündeki alaylı ifadeden bunun pekde doğru olmadığı fazlasıyla belliydi.
"Belli" diyerek alayla konuştum. Dişlerini göstererek gülüsemişti.
Şimdi o dişleri tek tek söküp.... Neyse mahsende kala kala iyice psikopatlaşmıştım sanırım.
"Her neyse Deren. Bugünlük bu kadar konuşmamız yeterli. Bak sana yiyecek bir şeyler aldım. Doya doya yersin" diyerek yemek içeri uzatarak indirip geri çekildi.
"Buradan çıktığım zaman sana bunların hesabını burnundan fitir fitir getireceğim Melis" diyerek sinirle konuştum.
Elbette çıkacaktım buradan. Belki bugün değil ama birgün mutlaka çıkacaktım bu cehennemden.
"Tabi çıkabilirsen" diyerek alayla konuşup "Hadi görüşürüz" diyerek ayağa kalktı.
Hızla korkuyla yerimden doğruldum. Korkuyordum.
Belki garip gelecek ama özellikle geceleri etraftan gelen fare sesleri sanki beni delirtmek için tasarlanan bir mekanizma gibiydi.
Bir çeşit özel işkence aleti gibi. Doğal yollardan delirtme yöntemi olarak kesinlikle kullanılabilirdi.
"Melis hayır bırakma beni burada lütfen!" Diyerek arkasından bağırmamla hafifçe dönüp bana bakıp tekrardan önüne dönüp gitmişti.
"Vicdansız garı çıkarsana beni buradan. Melissss!" Diyerek arkasından bağırsamda sesim sadece yankı şeklinde etrafta yankılanmıştı.
"Lanet olsun" diyerek ellerimi saçlarımın arasına koyup çekiştirerek yere çömelip ağlamaya başladım.
Daha sonra ise ağlamalarım sinirden gülmeye dönüşmüştü.
Evet evet kesinlikle delirmeye başlıyordum. Belkide çoktan delirmişte olabilirdim.
"Allah'ım lütfen yardım et" diyerek kendi kendime mırıldandım.
"Lütfen Allah'ım sen büyüksün. Sen istersen her şey olur" diyerek dua ettim.
Bir yol bulmam lazımdı buradan çıkmak için. Belki birileri gelir diye umut etmiştim fakat gelen kimsede olmamıştı.
Fakat hala umudum vardı buradan kurtulmak için. Sonuçta her sorunun bir çözüm yolu olurdu mutlaka değil mi?
Bizi ayırt dahi edememeleri aklıma geldi birden. Burukça gülümsedim. Belki babam ayırt edebilir diye bir nebze düşünmüştüm fakat sanırım oda ayırt edememişti.
"Hadi tipimizi ayırt edemiyorsunuz huyumuzda mı aynı?" Diyerek kendi kendime konuşup kafamı duvara yasladım.
Kaç gündür tek başıma burada kalmaktan delirecektim neredeyse. Yanlız kalmak bu kadar zor muydu?
"Allah'ım lütfen" diyerek uzanarak gözlerimi kapattım.
Umarım en kısa zamanda kurtulurdum.
Vay be 2 ay olmuş. Özlediniz mi beni. Ben çok özledim.
. Hep iyi olun. Sizi seviyorum❤💋