Başımın ve boğazımın şiddetli ağrısından bütün gece uyumamıştım. Okul formamı giyip makyaj yapmadan saçlarımı topuz yaparak kahvaltı yapmadan çıktım.
Okula vardığımda henüz kimse gelmemişti. Okuldaki banklardan birine oturup gözlerim yarı kapalı bir şekilde yere baktım. Yanıma birinin oturmasıyla kafamı kaldırıp bana bakan Tuna'ya baktım.
"Naber Melis erkencisin. Yoksa eski halini özleyip erkenden gelip dertlenmeye mi başladın" diyen Tuna'ya cevap vermek istesemde başımın ve boğazımın ağrısıyla susup cevap veremedim.
"Ne o küstün mü bana sarı kafa" demesiyle sinirlerim bozulsada gene cevap vermeyip omuzuna baktım. Şuan onun omuzunu tamda hayal ettiğim yastığım olarak görüyordum
"Hadi ama hiç eğlenceli değilsin böy-"
"Sessiz ol" diyerek onun lafını kesip kafamı omuzuna yaslayıp uyumaya başladım. Kafam artık vücudumu kaldırmıyordu.
"Se-sen ne yapıyorsun?" Diyerek konuşmasıyla cevap vermedim. Bir süre sessizlik olup oda konuşmamıştı.
"Ben senin yastığın mıyım kalk artık omzum ağrıdı" diyerek dürtüklenmemle oflayıp saçlarımı karıştırarak kafamı kaldırıp Tuna'ya baktım.
"Gi-gidiyorum ben. Sende mümkünse bir daha böyle değişik hareketler yapma. Artık düşman olduğumuzu unutuyorum senin yüzünden!" Diyerek cevap vermemi beklemeden kalkıp gitmişti. Gerçi cevap verecek halimde yoktu ki benim.
Kafamı geriye yaslayıp gözlerimi kapattım. Yanımda birinin oturmasıyla Tuna'nın beni sevmesede hasta halime dayanamıyıp geri geldiğini düşünmüştüm.
Gözlerimi geri açmayarak kafamı omuzuna yaslamamla hissettiğim güzel kokuyla mayışmıştım. Üstüme örtülen ceket ile üşüdüğümü daha yeni yeni anlamıştım. Sahi cekette çok güzel kokuyordu. İyice sokulup uyumaya devam ettim.
Biraz zaman geçince biraz daha iyi olduğumu hissedip yavaş yavaş gözlerimi açtım. Daha fazla Tuna'yı rahatsız etmek istemiyordum.
Hafifçe esneyip doğrulduğumda gördüğüm şeyle gözlerim büyüdü. Omuzunda uyuyakaldığım Tuna değil Demirdi!
"Bende hiç uyanmayacaksın sanmıştım omuzum çöktü" demesiyle kaşlarımı çattım.
"Nerden bileyim senin omuzunda uyuyakaldığımı ben şey sandım" diyerek gevelememle gülümsemişti.
"Ne sandın" demesiyle 'hiçç' diyerek konuşup dudağımı ısırdım. Hafifçe gözlerini dudağıma kaydırıp geri bana bakmasıyla utanmıştım.
"Ceketini geri vereyim" diyerek konuşmaya devam edip omuzumdan ceketi çıkarmamla elleriyle kolumu tutup engel olmuştu.
"Kalsın sende sonra verirsin" demesiyle gülümsedim. Burası sıcak mı olmaya başlamıştı ne?
"Yanlız gece uykunu iyi alsan iyi olacak başka birinin omzunda uyuya kalırsan omuzları falan kopabilir o şahsın. Yazık olur adama" demesiyle kaşlarımı çattım.
"Sanane be! hem ben ağır değilim senin omuzun dayanıksızsa ben ne yapayım!" Sinirle kaşlarımı çatıp yürümeye başladım
"Hey bekle şaka yapmıştım sadece hemen kızma" diyerek yanıma gelip gülümsemişti.
"Hahaha çok komikti!" diyerek omuz silktim.
"Niye Caner'in olsaydı gülerdin ama" diyerek ters bakış atmasıyla ona baktım.
"Caner?"
"Dün kafede 'Caonerr'diye konuştuğun çocuktan bahsediyorum. Ağzın kulaklarındaydı aradığı zaman" demesiyle ne kadar taklidimi yapması sinirimi bozsada gülümsedim. O az önce beni kıskanmıştı!
"Bak şimdiden o salak herifin adını söylememle gülümsemeye başladın" diyerek söylenmesiyle kaşlarımı çattım.
"Bana baksana sen Caner'e salak falan deme" diyerek sinirle konuştum.
"Ooo şuna bak hemende savun Caner'ciğini" diyerek aynı şekilde karşılık vermişti.
Omuzumdaki onun ceketi çıkartıp suratına atarak "sen kendine bak!" Diyerek sesimi yükselttim.
"Neyim varmış benim." Diyerek suratına attığım ceketi sıkarak "üşümeyesin diye ceket verende kabahat" diyerek konuşmaya devam etti.
"Ben mi dedim ver diye ceketini. Çokta meraklıydım sanki"
"Git Caner'in versin o zaman." Diyerek arkasını dönerek sinirle yürümesiyle"Hayvan herif" diyerek arkasından söylendim. Çokta umurumda sanki!
"Samet ucun varmı bende bitmişte" dememle hiçbirşey demeden soluna dönmesiyle ona baktım. Sabahtan beri benimle konuşmuyordu.
"Tamam başka birinden isterim" dememle omuz silkmişti.
"Sana çikolata almıştım." Diyerek aldığım çikolatayı sırasına bırakıp kendi sırama oturdum. Onun kalbi o kadar temiz ve naiftiki onu elimden geldiğince kırmak istemiyordum.
Telefonuma gelen Caner'in 'bugün seni okul çıkışında almaya geleceğim' yazısını görünce gülümsedim. Fakat Samet okuldan gittikten sonra okuldan çıkacaktım. Mazallah beni Caner ile sarılırken görüp tuhaf şeyler yapmasını kaldıramazdım.
Zilin sesiyle herkes gittikden sonra çantamı toparlayarak sınıftan çıktım. Sonunda kardeşimden daha yakın olan biricik arkadaşımı görebilirdim.
Bahçeye çıktığımda gülümseyerek okul çıkışına gittim. Caner henüz gelmemişti. Her zaman her yere geç kalan biri olduğunu bildiğim için köşede durup beklemeye başladım.
Etrafa baktığımda Tuna ve Demir'in birbirleriyle pekde iyi olmayan yüz ifadeleriyle konuşup daha sonra Tuna'nın omuz silkerek arabasına doğru gitmeye başlamasıyla garip bir şekilde baktım. Ne geçmişti acaba aralarında diyerek düşünmeden edemedim.
Tuna ile gözgöze geldiğimizde bana olan bakışlarında sanki biraz kızgınlık ve kırgınlık varmış gibi hisettirmişti. Daha sonra Demir'e baktığımda ise oda bana bakıyordu. Fakat onun ne düşündüğünü tam olarak anlayamamıştım.
"Gene geç kaldım galiba" diyerek arkamdan duyduğum ses ile yüzümde kocaman bir gülümseme ile arkamı döndüm.
"Canerr" diyerek hızla boynuna sarılmamla aynı şekilde oda bana sarılmıştı.
"Özlemişim kız seni" diyerek konuşmasıyla gülümsemiştim
"Bende seni çok özlemişim" diyerek karşılık vermiştim.
Birden tutulup geri çekilmemle ne ara geldiğini fark edemediğim Demir'e baktım. Daha sonra ise birkaç metre arkasında duran yine aynı şekilde bakan Tuna'ya baktım. İçimden bir ses olayların iyi gitmediği yönündeydi. Gerçi ne zaman olaylar düzelmişti ki?