Zaman geçmek bilmiyordu ve ben artık sıkılmaya başlamıştım. Hedefe ulaşabilmek için içimden dua etmeye başladım. Arabanın kaçla gittiğini bilmiyordum ama her tümseğin üzerinden geçerken bedenim havalanıyordu. Araba biraz yavaşladı. Buna da şükürdü. Artık midem bulanmaya başlamıştı.
Araba aniden durunca öne doğru yuvarlandım ve kafamı koltukların arka kısmına vurdum. Çok fazla canım yanmamıştı. Neler olduğunu anlamak için kafamdaki sesleri de susturarak dışarıdaki seslere kulak verdim.
Arabanın motoru durmuştu. Sanırım hedefe ulaşmıştık. Arda biraz daha bekledikten sonra arabanın kapısını açtı ve arabadan indi. Arabadan inerken bir ses çıkmamıştı ama kesinlikle hissedebileceğim şekilde sallanmıştı araba.
Bagajdan isteseydim kendi imkanlarımla çıkabilirdim ama Arda'nın nereye gittiğini bulamayacağım için arabadan onunla ayrılmak en iyisiydi. Biraz daha kulak vererek onun hemen yan tarafımdan geçtiğini hissettim. Yerler çakıllıydı sanırım çünkü her adım attığında adım sesi çok net işitiliyordu.
"Sansar" diye seslendim ilk başta "r" harfini uzatarak ama o beni duymamış olacak ki yürümeye devam etti. Çok geç kalmadan bağırmam gerekiyordu. Bu her ne kadar utanç verici olsa da.
"SANSARR" diyerek çığlık attım bagajın içinde ve o anda adım sesleri durdu. kahretsin dediğini işittim ama o, adım atmaya devam etti. Asıl şimdi kahretsin. Bagajdan çıkmak için hareketlenmiştim ki adım seslerinin giderek arttığını duydum ve sonra ayın geceyi aydınlatan ışığı gözlerimi kamaştırmaya başladı.
Burada olduğumu duymuştu ve çok şaşkındı. Belki biraz sinirli de olabilirdi gerçi ama şaşırması benim için daha önemliydi.
"Manyak mısın kızım sen?" diyen ona;
"Manyağım" cevabını verdim. bu söyleyiş tarzımdan ben bile etkilenmişken onun etkilenmemesi mümkün değildi.
Arda'nın yüz ifadesi şaşkınlıktan tehlikeli bir sırıtmaya dönünce bu seferde ben şaşırmıştım. Ellerini bagajın kenarına koyarak üzerime doğru eğildi. Kalbim normalden daha fazla kan pompalarken yine de geri çekilmedim.
Yüzlerimizin arasında çok az bir mesafe vardı. Onun gözleri bendeydi ama benim gözlerim ona bakacak durumda değildi. Sıcak basmaya başlamıştı. Gözlerimi onun olmadığı her yere bakmaya zorladım. Dışarıda çok fazla kalabalık vardı ve bunlardan bazıları gözlerini dikmiş buraya bakıyordu.
"Burada olduğunu anlamıştım çünkü sen öyle bir durumda asla uyumaya gitmezsin Rakun" demesiyle geri çekildi ve ben de derin bir nefes aldım. Böyle bir şeyi yapmayacağımın ben bile farkında değilken onun beni tanıması çok hoşuma gitmişti.
Arda bana elini uzatarak bagajdan çıkmama yardım etti. Ayaklarım yere tekrar bastığı için mutluydum. Elini bel boşluğuma yerleştirmesiyle beni kendine çekti. Kulağıma yaklaşarak fısıldadı;
"Yanımdan ayrılma güzelim. Burası güvenli bir yer değil"
Onun bu sözleriyle ürperdiğimi hissettim. Halbuki üç katlı giyinmiştim. Etrafta bize hala bakmakta olan insanlar onun söylediklerini daha da kanıtlar nitelikteydi. Arda'nın kollarına biraz daha sindiğimi hissettim.
İleride çok büyük bir mekan vardı. Sanırım bir gece kulübüydü. İçerdeki müzik buraya kadar geliyordu. Kapının önünde iki tane adam vardı. Benim yedi katım olduğunu düşündüğüm iki adam... Güvenlik oldukları hiç anlaşılmıyordu. Kapı biraz aralıktı ve içerideki karanlık ortam ve orayı aydınlatan disko ışıkları bunu kanıtlıyordu. Buranın neden bu kadar kalabalık olduğunu anlamak zor değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Hayatlarımız ~Ara Verildi~
Chick-LitGeçmişin mürekkebi geleceği lekeledi. En güzel hikayeler içinden lekeli olan onlar için seçildi. Leke onlara lanet gibi geldi. Bu lanetten, lanet onları ele geçirmeden kutrulabilecekler mi? Birbirini gerçekten tanımayan iki insan,en olmadık zamanda...