4.bölüm~Anlaşma

155 62 173
                                    

Karanlığa açtım gözlerimi. Bir süre bekledim gözlerimin karanlığa alışmasını ama öyle olmadı. Gözlerim hala kapalı mıydı, açmama rağmen? Kör mü olmuştum? Ellerimle gözlerimi yokladım. Açıktılar. BEN NEDEN HİÇ BİR ŞEY GÖREMİYORUM? Sakin olmaya zorladım kendimi. Etraftaki seslere odaklandım. Çok fazla ses yoktu. Hafızamı zorladım. Bana ne olduğunu anlamak için.

En son Arda'yla beraberdim. Bir şeyler konuşuyorduk. Sonra su içtim. Su-s-su... Su değil bana zehir içirmişlerdi. Ben ölünce beni buraya toprağın altına koymuşlardı. Di mi? Benim yaşıyor olabileceğimi düşünmemişlerdi. Burada, toprağın altında nefessizlikten ölecektim di mi? Buradan çıkmam lazımdı. Yaşamak için hareket etmeliydim. Bir dakika e ben hareket edebiliyordum. Ayağa kalkmaya çalıştığımda ayağa da kalkabilmiştim. Burası bir tabut değildi. Boş yere Drama Queenlik yapmışım.

Nerede olduğumu anlamak için ellerimle ve ayaklarımla yoklayarak etrafta dolaştım. Burası hiç penceresi olmayan içinde hiç eşya olmayan küçük bir odaydı. Beni neden buraya atmıştı? En son oyun, ceza gibi kelimeler söylediğini hatırlıyorum. Bana aklınca bir ceza veriyordu. Etrafta kapı kolu bulmayı istedim. Buldum da ama kilitliydi. Aksi düşünülemezdi zaten. Duvarlarda gezdirdim ellerimi. Belki ışığı bulurum diye ama o da olmadı. Ya Arda seri katilse ben onun kurbanlarındansam. Etrafta başka insanlar aramaya başladım. Dizlerimi yere koyum ellerimle yeri yoklamaya başladım. Kimseyi bulmadım.

Arda diye bağırmak istiyordum. Ona acı çektirmek istiyordum. Onu öldürmek istiyordum. Evet... Kesinlikle onu öldürecektim ama acı çektirerek. Ben bunları düşünürken kapının olduğu taraftan sesler gelmeye başladı. Kapı kolunun yanındaki duvara yasladım sırtımı ve gelmesini bekledim. Kapıyı açmasını... Kapıyı açtığı gibi figürün üstüne atladım. Karanlıktan aydınlığa geçince gözlerim acımıştı. Bu yüzden ona güzel karşı koyamadım ve beni tekrar o odanın içine attı. Kapıyı kapatmadan dışarı çıkmak istemiştim ama kapıdan sadece elim dışarı çıkabilmişti. Ta ki acıyla parmaklarımı içeri çekene kadar. Canımın acısıyla bağırdım. Parmağımı diğer elimin içine alarak acısını dindirebilecekmişim gibi sıktım. Yerimde zıplamaya başladım. Acısı biraz olsun bile dinmeyip daha da acımaya başladı.

Dışardaki figürün Arda olduğunu biliyordum. Beni tutuşundan anlamıştım. "Eğer beni buradan çıkarmazsan seni öldürürüm" dedim ama çıkartsa da öldürecektim onu. "çok korktum" dedi erkeksi sesiyle. "Bence korkmalısın" dedim nefretimle. Canımın acısıyla oturdum soğuk taşa. Üşümeye başlamıştım ama intikam ateşi beni ayakta tutuyordu. Duvara yasladım başımı. Kapattım gözlerimi. Mavi gökyüzünü düşündüm. Beni sakinleştirmesi için. Arda'nın gözleri geldi aklıma birden. Gözlerimi açtım hızlıca. Gözler kayboldu. Tekrar kapattım gözlerimi. Bu sefer sadece mavi gökyüzünü düşünüyordum.

Gözlerimi açtığımda yine o odada olduğumu fark ettim. Uykuya dalmıştım sanırım. Yanımda saat olmadığı için saatin kaç olduğunu anlayamıyordum ama acıkmıştım ve üşüyordum. Olumsuz düşünceleri zihnimden uzaklaştırıp intikam planları kurmaya başladım. Kapının açılmasıyla irkildim. Hiç tepki vermedim. Gözlerim ışığa alışmadan ben, ona hiç bir bok yapamazdım. Kapıdaki figüre baktım. Arda'dan daha kısa boyluydu ve daha kiloluydu. Nazan Teyzeydi bu figür. Çabalamadım kaçmak için yerimden bile kalkmadım.

"Lila kalk kızım. Arda çıkmana izin verdi. Odasında seni bekliyormuş" dedi ve çıktı. Bu kadına kızmak istedim ama kızamadım. O da emir kuluydu. Olumlu anlamda başımı salladım. Yavaş hareketlerle kalktım yerden. Her yerim ağrımıştı. Nazan Teyze gittikten sonra çıktım bu odadan. Üst kata çıkan merdivenleri gördüm biraz ilerledikten sonra. Demek ki bodrum kattaydım. Evin bodrum katı olduğunu görmemiştim. Acaba başka bir yerde miydim? Merdivenin eski ve tozlu trabzanlarında gezdirdim ellerimi. Yavaş adımlarla ilerledim. Anın tadını çıkara çıkara sanki bu benim son günümmüş gibi.

Kaybolan Hayatlarımız ~Ara Verildi~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin