Yani gerçekten yazarları tebrik ediyorum. Nasıl başarabilirler düzenli yazmayı. Bazen bir hikayede yeni bölüm gelmeyince sinirleniyorum. Artık sinirlenmiyecwğim. İnsanın başına gelince anlıyor gerçekten.
Uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar
********
Yazıyı okuduğum da uzun bir süre etkisinden çıkamamıştım ve dakikalarca yazıyla bakışa bakışa ayakta dikilmiştim. Sonra geç kaldığımı hatırlayarak üzerimi değiştirmeye koyulmuştum ve şu anda aynadaki yansımama bakıyordum.
Beyaz elbise sanki nişanıma gidiyormuşum gibi dursa da vücuduma tam uymuştu ve göğüs dekoltesinin fazla olmaması benim için artı bir özellikti. Bakışlarımı yavaşça aşağıya doğru indirdim. Elbisenin kumaşı bazı yerlerde katlıydı ve bu elbiseye çok hoş bir hava veriyordu.
Sonra bakışlarım elbisenin yırtmacına takıldı. Sağ bacağımı hareket ettiğim zamanlarda ful açıkta bırakıyordu. İleri geri yürüyerek bunu teyit ettim. Tüylerimi birkaç gün önce almasaydım eğer bu elbiseyi giyemezdim. Gerçi zaten elbise için almıştım.
Ayakkabılarımla dengede durmayı öğrenmiştim ve bu topuklular bana çok sanki bu işler için doğmuşum havası katıyordu. Ve ne yalan söyleyeyim bu havaya bayılmıştır. Aynadan uzaklaşarak maskemi yüzüme taktım. Kendimi hazırlayarak aynaya doğru kendime baka baka yürüdüm. Evet gerçekten çok güzel olmuştum ve bu Arda'nın sayesindeydi.
Hazırlanmam bittiğinde odadan çıktım. Kapıyı kapatır kapatmaz refleks olarak onun odasına doğru baktım ve onu gördüm. O da bana bakıyordu. İnsan ruh eşini bulunca böyle mi oluyordu? Sürekli sanki varlığını hissetmişim gibi onu buluyordu gözlerim ve sadece saliseler sonra o da bana bakıyordu. Bu duygu çok güzeldi.
Arda bana bakarken çapkınca gülümsedi ve yanıma doğru ilerledi. Yunan tanrısı gibiydi şu an. Onu görmem bile nefesimi tutmamı sağlıyordu. Siyah ceketi bir kolunda asılırken o, beyaz gömleğinin onu ne kadar ihtişamlı yaptığından haberi olmadan kol düğmelerini düzeltiyordu. Yanıma yaklaştıkça kolları gergin olduğundan pazuları gömleğe sığmıyordu. Kolunu biraz daha sıksa gömlek patlayacak gibiydi. Etkilenmemek asla mümkün değildi.
Sadece kıyafetleri değil gülümseyişi bile bir şaheserdi. Yanıma doğru yaklaşırken şımarmasın diye ağzımı kapattım. Biraz daha ağzım açık dursaydım ağzımın suyu akacaktı. Önümde durunca sanki karşısındaki kraliyet ailesinden biriymiş gibi önümde referans yaptı.
Ayağa kalkınca bu sefer boşta duran elimi avucunun içine alıp elimin üzerini öptü ve bekledi. Dudaklarını oradan çekmedi bir süre. Kalbim yine ritmini şaşırmıştı. Nabız bilekten de ölçülüyordu ya umarım Arda'nın amacı kalp atışlarımı değiştirdiğinden emin olmak değildir diye düşündüm. Biraz sonra kafasını hafif yana eğip bana çapkınca sırıtarak baktı. Orospu çocuğu gibi davranmaya başlamıştı ama bu hoşuma da gidiyordu.
Tekrar diklendiğinde hala elimi bırakmamıştı. Ben tam elimi çekecekken o beni kendine doğru çekti. Göğsüm göğsüne sertçe çarparken ağzımdan kaçan iniltiye engel olamadım. Bu sanki onun daha çok hoşuna gitmiş gibi diğer elini belime dolayarak beni duvara doğru yasladı.
Vücudum vücuduna değerken arada mesafe kalması için biraz daha duvara yaslanmaya çalıştım ama o, belimde duran eliyle beni daha çok kendine çekti. Yavaş yavaş bu pozisyona alışırken yırtmacı olan bacağımı Arda'nın bacağına sarmaya çalıştım. Arda yaptığımı fark edip eliyle bacağımı tuttu ve bana yardım etti.
Bir elim Arda'nın elindeyken boşta kalan elimi Arda'nın boynuna sardım. Elimi tutan elini bırakarak elini boğazıma sardı ve başımı hafifçe kaldırdı. Yavaş yavaş aramızdaki mesafe sıfırlanırken o boynumu öpmeye başladı. İçimde tarif edilmez şeyler uyandı. Sanırım ölmüştüm çünkü kalbim artık cidden çok hızlı atmaya başlamıştı. Birazdan kalp krizinden ölebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Hayatlarımız ~Ara Verildi~
Chick-LitGeçmişin mürekkebi geleceği lekeledi. En güzel hikayeler içinden lekeli olan onlar için seçildi. Leke onlara lanet gibi geldi. Bu lanetten, lanet onları ele geçirmeden kutrulabilecekler mi? Birbirini gerçekten tanımayan iki insan,en olmadık zamanda...